Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

İttifak noktası: Tarih

İttifak noktası: Tarih

Nisan başından beri yollardayım. Özellikle Mart ayı boyunca “Çanakkale Zaferi” üzerine konferanslar verdim. Ağrı’dan Doğu Beyazıt’a, Tekirdağ’dan Rize’ye, Malatya’dan Konya’ya, Amasya’dan Samsun’a, Ankara’dan Kırıkkale’ye kadar pek çok yere gittim…
Ayak izi bırakmadığım il ve ilçe kalmadı. Umarım bu arada “yürek izi” de bırakmışımdır. Çünkü her insan bir yerlere mutlaka ayak izi bırakır. Yürek izi bırakmak ise, sadece bazı insanlara nasip olur. Bu yüzden mutluyum.
Sorulan sorulardan anladım ki, “barış süreci” ve İsrail’in özrü konusunda bazı tereddütler var. Haklı olarak İsrail söz konusu olduğunda, kafalarda soru işaretleri oluşuyor. Zira İsrail, tarihi boyunca nalıncı keseri gibi sürekli kendine yontmuş, her şeyi kullanmış, hiçbir ilke ve kural tanımamış bir devlettir.
Ancak bu kez sert kayaya tosladığını düşünüyorum. Türkiye’nin kararlı ve istikrarlı tutumu uluslararası plâtformda İsrail’i sıkıştırmış, son derece haksız ve hukuksuz Mavi Marmara baskını yüzünden uğradığı itibar kaybı, tutumunu gözden geçirmeye zorlamıştır…
ABD Başkanı Obama da bastırınca, özür dileme noktasına gelmiştir ve Türkiye’nin tüm isteklerini karşılama sözü vermiştir.
Tabii her şeyi uygulama gösterecektir. Yine de gelen özür son derece önemlidir. Zira İsrail İsrail olalı ilk kez özür dilemektedir. İlk kez ABD’yi yanında bulamamıştır. Bu da çok önemlidir: Çünkü Türkiye’nin bölgesel ağırlığına işaret etmektedir.
Bölgede Türkiye’siz var olamayacağını, Türkiye’nin de artık eski Türkiye olmadığını İsrail de nihayet görmüştür. Umarım muhalefet de görür!
Zira muhalefetin Türkiye algısında arızalar var. Türkiye’yi de, bölgeyi de, dünyayı da okumakta zorluk çekiyorlar. Buna bağlı olarak herhangi bir proje geliştiremiyorlar ve alternatif olamıyorlar. Sadece itiraz ediyorlar. Hele de Bahçeli, her şeye “sert tepki” gösterme dışında bir şey yapmıyor. Ölçüsüz “tepki”nin kendi seçmeni üstünde kısa süreli “etki”si olabilir, ancak sonrası hüsrandır.
“Barış süreci” fazla “arıza” vermeden devam ediyor. Arada bazı “çatlak ses”ler çıksa da, tarafların kararlılığı sayesinde bunlar kolayca aşılıyor. Umarım böyle devam eder. Çünkü istismar odakları boş durmuyor. Kanın akmasını isteyenler, kan üzerinden siyaset yapanlarla el ele ortamı bulandırmaya çalışıyorlar. Hassasiyetler kaşınıyor. Bir taraftan Türklere, “Doğu elden gidiyor” derken, diğer taraftan Kürtlere, “haklarınız verilmeyecek” diyorlar. Türkiye’nin kalkınması, zenginleşmesi ve bölgenin önderi olarak belirmesinden rahatsızlık duyan dış güçler de çeşitli argümanlarla sık sık devreye giriyor.
“Akîl Adamlar” projesi işte bu yüzden önemli. Şer güçlerin etkisini kıracak tedbirler bu suretle alınabilirse, hükümetin yükü azalır.
Ayrıca bu, kökleri tarihimizde olan bir müessesedir. Biliyorsunuz her padişahın “akîl adamlar”ı ve onlardan oluşan danışma meclisleri vardı. Çeşitli arızaları belirler, çözüm yolları önerirlerdi. Meselâ meşhur Koçi Bey bunlardan biridir. Padişaha sunduğu raporlarda arızalara dikkat çekmiş, çözüm yolları önermiştir.
İşimiz kolay değil. Çünkü bu iş “halka rağmen” yapılan üstyapı devrimlerine veya “zoraki barış”lara benzemez. Öyle olsaydı işimiz kolaydı: “Ben yaptım oldu” anlayışıyla bir gece içinde hallolurdu. Şimdiye kadar öyle olduğu için, ne devrimler uzun soluklu olabildi, ne de barış... Hiçbiri süreklilik kazanamadı. Umuyorum ki, bu barış kalıcı bir barış olacak. Zira halkla birlikte yapılıyor. Bu zor bir yoldur, ama sağlam bir yoldur.
Kendimizi aşmamız lâzım. Hassasiyetlerimizi ve alınganlıklarımızı öncelemek yerine ittifak noktalarımızı öncelememiz gerekiyor.
İttifak noktamız da tarihimizdir: Çanakkale’de Türk’ün, Kürd’ün, Laz’ın, Çerkez’in, Arnavut’un, Roman’ın aynı amaçlar uğruna savaşıp aynı mezarda ebediyeti yaşadıkları gerçeğini unutmamalıyız.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi