Destan Adam Muhsin Yazıcıoğlu
Memleketi, milleti ve dini uğruna destan yazan isimdir Muhsin Yazıcıoğlu. Allah rahmet eylesin. Söze başlamadan ruhuna birer Fatiha gönderelim. Muhsin Yazıcıoğlu, cüz’i iradesini Allah, Kur’an ve Peygamber (s.a.v.) uğruna harcamış, Rabbim de onun bu teslimiyetini kabul ederek; “ruhu Müslüman olan” herkese sevdirmiştir. Hem öyle bir sevdirmiştir ki, İslam Şairi Mehmed Akif Ersoy’un İstiklal Savaşı destanını yazdığı evin bahçesine defnetilmesi nasibiyle nasiplendirmiştir. Ankara Hamamönü’ndeki Taceddin Dergâhı’nın bahçesinde hiç ziyaretçisiz ve Fatihasız kalmayan Muhsin Yazıcıoğlu’nun; memleketine, milletine ve dinine nasıl bir destan yazdığı her geçen gün daha çok anlaşılacaktır.
.....................
Muhsin Yazıcoğlu, ülkemizin yaklaşık yüz yıllık yakın tarihindeki pek çok karanlık noktalara mum yakarak Hakk’a yürümüştür. Muhsin Yazıcıoğlu’na çok büyük vefa ve minnet borçluyuz. Neden minnet ve vefa borçluğu olduğumuzu şöyle izah edeyim. Ülkücülük ve milliyetçiliği, “ırkçılık ve kafatasçılık” kavramlarından uzakta tutan ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun yakın arkadaşı Lütfü Şehsuvaroğlu, Muhsin Bey’i şöyle tarif eder: -“Sadakat, mesuliyet, vefakârlık, aşk, hörmet, merhamet, tecessüs, merak, hakikat ve samimiyet çizgisi. Bir de yoldaşlık.” İşte Muhsin Yazıcıoğlu bu özellikleri çerçevesinde mevcut hükümete yardımcı olmuş ve karanlık mahfillerdeki güçlerin koordinatlarını vererek; devletin milletle, milletin devletle barışmasına katkı sağlamıştır. Bu noktada yine Lütfü Şehsuvaroğlu’nun anılarından bir anektodu paylaşmak isterim. “Son geziye çıkmadan bizim evde sabahladık. Ya bırak gitme, ne işin var lüzumsuz seçim gezilerinde dedim. İnziva kültürü salık verdim. Her şeyden bıkmış o saf pür insan yüzünü gördüm. O sanki gideceğini biliyor gibiydi. Ama ruhani bir şeydi bu. Allah onu çekti aldı bütün bu yaşanan musibetlerden.”
........................
İstanbul’a geldiği günlerden birinde kaldığı misafirhanede ziyaret etmiş ve uzunca sohbet etmiştik. Sohbet sırasında şöyle sormuştu: -“Ya Hüseyinciğim, herkesin gönlünde bana yer var, herkes çok sevdiğini söylüyor ama bu sevgi neden sandığa yansımıyor?” Soruya nasıl cevap verilebilirdi ki, sorudaki “herkesten biri de bendim.” Muhsin ağabeyi çok seviyordum ama sevgim sandığa yansımıyordu. Kendi niyetimden yola çıkarak şöyle dedim: -“Muhsin Yazıcıoğlu’nu seven herkes sizi kendi ailesinden kabul ediyor ve siyaset arenası içerisinde kaybolup gitmenizi istemiyor. Sizi siyaseti dışarıdan kontrol eden bir garantör olarak görmek istiyor. Yani siz, sizi sevenlerin sığınağı gibisiniz.” Bu sözleri işitince uzunca daldı ve; “Sığınak olmak çok zor. Siyasetten de iktidara gelmekten de ağır. Bu yükün altından nasıl kalkılır” demişti.
.........................
Muhsin Yazıcıoğlu bu yükün altından kalktı ve şehid olarak Rabbimize kavuştu. Allah ruhunu Cennet’in en güzel köşelerinde misafir eder İnşaallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.