Yahudi teolojisi yerle bir
Çok önemli bir süreçte Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Katar ve Gürcistan’ı kapsayan yurtdışı seyahatine eşlik ediyoruz.
Önceki gün seyahatimizin ilk ayağını oluşturan Katar’ın başkenti Doha’daydık.
Dün de programın Gürcistan ayağı başladı.
Seyahatle ilgili rutin gelişmelerin tümünü ayrıntılı biçimde haber sütunlarımızdan takip etme imkanınız olacak.
Burada önemli olan sizlere özel izlenimleri yansıtabilmek.
İlk gün 4 saat süren yolculuğumuzda uçakta Ahmet Davutoğlu’na, ağırlıklı olarak İsrail’le yürütülen diplomatik girişimler ile özür sürecinin öncesi ve sonrasına dair sorularımızı sorduk.
İkinci gün ise diğer gündem maddelerine geçtik. Kendisi de her zamanki gibi bir akademisyen hassasiyetiyle özür sürecinin bütün boyutlarını ta başından alıp en ince ayrıntılarına kadar bizimle paylaştı.
Dönemin İsrail ve ABD’li yetkilileri ile yaptığı görüşmelerde nasıl bir tavır ortaya koyduğuna dair çok özel anekdotlar aktardı...
Mesela Bakan Davutoğlu hayatının en öfkeli anını o gün yaşamış ve en ağır ifadeleri İsrailli muhataplarına karşı o gün kullanmış.
Ancak o dönemde pek çok çevrede karamsarlığın hakim olduğunu dile getiren Davutoğlu, dinler tarihini iyi bilen ve Yahudileri iyi tanıyan çok önemli bir akademisyenin özrün gerçekleşme ihtimalinin imkansız olduğuna dair şu ifadeleri kullandığını aktardı: “Özür Yahudi teolojisinde olmayan bir şey. Öyle bir gelenekleri yok. İsrail özür dilemez.”
Gerçekten de o akademisyen gibi pek çok çevre, İsrail’in Türkiye’den asla özür dilemeyeceğini savunuyordu. Zira kibri nirvanaya yükselen İsrail için çok ağır bir durumdu bu. Davutoğlu ve geçen hafta Başbakan Erdoğan’ın Eskişehir yolunda aktardıklarından edindiğim izlenime göre; Netenyahu hayatının hiç unutamayacağı en zor günlerini yaşamış.
Edindiğim bir izlenim de; Davutoğlu’nun “Geçmiş ölüdür” diyen Peres’i samimi bulmaması.
Aydınlatıcı olması açısından Dışişleri kaynaklarından edindiğim şu bilgiyi de paylaşmadan geçmeyelim:
Davutoğlu son üç yılda kendisinin katılacağı toplantılarda İsrail temsilcisinin bulunup bulunmayacağı şartını aramış. Dolayısıyla bu tip toplantılarda da Türkiye tercih edilen ülke olmuş. Tabir yerindeyse Türkiye İsrail’e nefes aldırmamış. ABD Türkiye’nin İsrail’e karşı uyguladığı NATO blokajını kaldırtmak için o kadar gayret sarf etmiş ki; tam bir sinir harbi denebilir.
Ama hiçbir sonuç alamamış İsrail tarafı. Tabi atraksiyonlarından da vazgeçmemiş. Buna örnek olarak; tarih boyunca birbirlerini hiç sevmemelerine rağmen İsrail’in Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rumları’na yanaşarak Türkiye’yi kuşatma çabasını gösterebiliriz. Fakat somut bir ilerleme kaydedemediği anlaşılıyor İsrail’in…
Bölge’de Türkiye’nin inkar edilemez bir ağırlığı var.
İşte önceki gün Doha’da 24’ncüsü gerçekleştirilen Arap Birliği Zirvesi’nde ilk kez bir Dışişleri Bakanı devlet başkanlarına hitaben konuşma yaptı.
Bu da Türkiye’nin Dışişleri Bakanıydı.
Ayrıca kapalı oturumu da gözlemci konumdaki Türkiye’ye açtılar, üyelik teklifinde bulundular.
Davutoğlu Mısır, Lübnan, Yemen, Ürdün, Katar, Somali, Filistin Devlet Başkanları, AL, İİT Genel Sekreterleri ile S. Arabistan ve Irak devlet başkan yardımcılarıyla ikili özel görüşmeler yaptı.
Görüşmede Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın istişareleri geliştirme adına Hz. Ali’nin dargın olan iki oğlu arasındaki mektuplaşmadan örnek vermesi üzerine Davutoğlu da “Bağrımıza hançer saplayın ama bizi mezhepçilikle suçlamayın” dedi.
Davutoğlu İsrail’in özrünün bölge ülkeleri nezdinde Türkiye’nin itibarını kat be kat artırdığını vurguluyor.
Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın memnuniyetini belirttikten sonra “Rehavete düşmek yok” diye de ekliyor.
Bir de ilk defa sürpriz bir gelişmeyi bu seyahatte açıkladı Davutoğlu.
Kamuoyunun, “Özür dilendi. Artık uluslar arası ilişkilerde stabil döneme geçiliyor” diye beklentiye girdiği bir anda Kıbrıs ve İsrail’i kapsayan yepyeni bir süreç başlıyor.
İsrail’in özrünün ardından bir satranç hamlesi gibi Türkiye’nin Akdeniz’de manevra gücü öylesine arttı ki; Cuma özür alınıyor, Kıbrıs’ta kanun çıkınca Cumartesi olağanüstü toplantı yapılıyor ve yol haritası çiziliyor.
Bakan Davutoğlu 10 gün içerisinde Kıbrıs’a çıkarma yapacak.
Yani Türkiye’yi yeni sıcak gelişmeler bekliyor.
Hayırlı olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.