Bu Azgınlığın Sonu Azap ve Felakettir
ALLAH’IN emri, iradesi, yaratması ve ilmi olmadan minik bir sinek kanadını çırpamaz... Bu dünyada öyle işler vardır ki, onları zahirde kullar yapar sanılır. Yapanların ötesinde ve üstünde bir Yaptıran vardır... Bazen (sık sık) bir zalim başka bir zalime saldırır. Hak böyle cezalandırır.
ülkelerin, halkların, devletlerin başlarına gelen belâlar, musibetler, afetler, felâketler birer cezadır.
Müslüman bir ülkenin, bir halkın, bir devletin başına musibet ve azap gelmesine sebep olan kötülükler nelerdir. Aklımın erdiği kadarını sayayım:
(1) Haram yemek yaygınlaşınca.
(2) İman, İslam, Kur’ân, Sünnet nimetlerine küfranda bulunma genelleşince.
(3) Dinin direği olan namaz terk edilince.
(4) İnsanlar çeşit çeşit şehvetlerin esiri olunca.
(5) Marufu emr etmek ve münkerden nehy etmek farîzası büsbütün terk edilince.
(6) Emanetlere hıyanet edilince; riyasetler, makamlar, mevkiler, memuriyetler, işler, vazifeler ehil ve layık olmayanlara verilince.
(7) Fuhşiyat yani çeşit çeşit azgınlıklar ayyuka çıkınca, alenileşince, yaygın hale gelince.
(8) Toplum seks manyağı haline gelip, ar ve haya şişesi taşa vurulup ahlaksızlıklar ve rezillikler köpeklerin yaptığı gibi alenî yapılır olunca.
(9) Haram, kara, necis servetler çoğalınca.
(10) Kadınların hürmet ve iffet perdeleri yırtılıp, onlara birer zevk, şehvet aleti gözüyle bakılınca.
(11) Namusluluk ve faziletli olmak aptallık; hırsızlık ve talancılık marifet sayılıp yapanlara gıpta edilince.
(12) Para put haline getirilip insanlar Altın Buzağıya tapmaya başlayınca.
(13) İsraf, saçıp savurma, lüks, gurur, kibir, sefahat, Nemrud ve Firavun gibi tantanalı ve ihtişamlı bir hayat sürmek yaygın hale gelince. Fakirler böyle yapan fasık ve facirlere imrenip, onlar gibi olmak için çalışıp çırpınınca.
(14) Toplum içinde fitne fesat, nifak şikak, çekişme tepişme, tefrika, hizip ve fırka asabiyeti yaygın ve yoğun hale gelince.
(15) Müslümanlar birbirlerine düşmanlık edip, iman kardeşliği bağlarını kopartınca.
(16) Rüşvet, suiistimal, irtikâb, devletin ve belediyelerin mallarını, bütçelerini hortumlamak, âmme hizmetlerinden komisyon almak...
(17) Ribanın çok yaygın hale gelmesi. İçine riba karışmamış para, gelir, kazanç kalmaması...
Liste bu kadar değil... Fazla yazmıyorum. İşte bir Müslüman ülkede bu saydığım kötülükler yaygın, yoğun hale gelir; büyük günahlar cehren (açıkça) işlenir, fesat umumileşirse oraya bela, musibet, azab, felaket gelir.
Terör... Kıtlık pahalılık... Irz, can, mal güvenliğinin olmaması... Esrarlı hastalıklar... Zehirli hayvanların, böceklerin yayılması... Tavuk boğazlanır gibi adam öldürülmesi... Zelzeleler, yangınlar, su baskınları, toprak kaymaları... Göllerin, nehirlerin kuruması...
Bugün Türkiye’de mutlu, putlu, azgın küçük bir azınlık çılgınlar gibi yaşıyor, sofralarında bir kuş sütü eksik, zevk ve sefa peşinde koşuyorken en az beş milyon vatandaşımız perişanlık, yoksulluk, sefalet içinde sürünüyor.
Büyük günahlar, azgınlıklar, çeşit çeşit şehvetler, riba, emanetlere hıyanet, nepotizm, isyanlar, tuğyanlar, Tağut taraftarlığı, olanca münkeratın alenen işlenmesi, hayasızlık, iffetsizlik, mukaddesata saldırılar bu şekilde devam ederse çok büyük ve nihaî bir felaket ve azapla karşı karşıya gelebiliriz.
Bunlardan kurtuluş yok mudur?
Elbette vardır. Nelerdir?
Tevbe etmek.
Toplumun ıslahı için çalışmak.
Mârufu emr etmek, münkerden nehy etmek.
Haram kazanç ve riba yememek.
Dinin direği olan namazı eda etmek.
Müslümanların ehil, layık, adil, alim, arif, salih, fazıl bir
İmam-ı Kebir seçip ona biat etmeleri.
Günahtan taate... Fısktan salaha... Gurur ve kibirden tevazua... İsraf ve lüksten kanaat ve zühde... Tefrikadan ve parçalanmışlıktan birliğe ve ittihada... Merhametsizlikten merhamete... Bedevîlikten medenîliğe... hicret etmemiz gerekir.
Bu toplum azgınlığı ve zulmü bırakmazsa Sodom ve Gomore gibi helâk olmaya adaydır.
Yaklaşan İstanbul büyük depremini düşünün.
Aklı olan, azaptan Rahmet-i Rahman’a kaçsın.
Bu kaçış lafla, edebiyatla olmaz.
Salah salah salah... Kendimizi, ailemizi, toplumu, ülkeyi islah etmek için var gücümüzle ve tesirli metotlarla çalışmalıyız.
çalışmazsak felâketleri ve büyük felâketi bekleyelim.