Ölelim, vuralım, ayağını kıralım... MHP nereye?
Bir “rivayet”le başlayalım...
Rivayet bu ya;
Şu anda MHP Genel Başkan Yardımcısı olan Tuğrul Türkeş, 15-16 yıl öncesinde Bakü’ye gitmiş... Otelin “bar”ında “içki”sini yudumlarken; “ülküdaşlarından biri” görmüş kendisini...
“Bu ne iş Tuğrul Abi” demiş ülküdaşı; “Biz ki, Nizam-ı Alem fikriyatını savunan bir partiyiz!.. Böyle bir tablo, hiç yakışıyor mu bir Nizam-ı Alemci’ye?”
“Boşveeer arslanım” demiş Tuğrul Bey;
“Nizam’cılar BBP’ye gitti,
Âlem’ciler MHP’de kaldı!..
Ama sen, illâ da Nizam arıyorsan; git, Muhsin Bey’e takıl!”
Dedim ya, bir “rivayet”tir...
Doğrudur, yanlıştır bilemem... Zaten “asıl mevzu”ya geçmeden önce, bir “ara taksimi” olsun istedim!..
İşte bu “âlemci” Türkeş, Adana Yüreğir’de; babası merhum Alparslan Türkeş için düzenlenen mevlid merasiminde, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın; “Milliyetçiliği ayağımın altına alırım” sözlerine, “tehdit gibi ifadeler”le karşı çıkıp, demiş ki;
“Senin o bacağını kırarlar!”
Ne demektir bu;
“Milliyetçiliği ayaklarımın altına alırım diyen Başbakan’ın bacağını kırarlar!”
Merhum Alparslan Türkeş döneminde; “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” diyen bir MHP, “âlemci” oğlu Tuğrul Türkeş’in de içinde bulunduğu bugünkü MHP döneminde, “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’in Veda Haccı”na atıfta bulunarak;
“Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok” diyor, buna da “O bacağını kırarlar” diye tepki gösteriliyorsa, vah o MHP’nin haline!..
İLÂHİ CEZAYI UNUTMA!
Herhalde hatırlarsınız...
2011 yılının Nisan ayında dönemin MHP Genel Başkan Yardımcısı Recai Yıldırım da, Adana’da yayın yapan Akdeniz Televizyonu’ndaki “Hodri Meydan” programına katılmış ve “MHP’nin barajı geçemeyeceği” yorumlarına tepki gösterip, demişti ki;
“Milliyetçi Hareket Partisi’ni
Nuh Tufanı bile yıkamaz!”
Bu sözler, elbette “Allah’a isyan”dı.
Zaten “ilâhî tokat”ı da yedi.
Bu sözlerinden iki veya üç gün sonra bir “seks kaseti” yayınlandı internet sitelerinde.
Dolayısıyla;
“Aday bile yapılmadı!”
Sizin anlayacağınız;
MHP yıkılmadı ama, Recai Yıldırım, iki seksen yere serildi!..
Öyle bir “gitti” ki;
Önce Ankara’yı terketti, sonra da Türkiye’yi terkedip, Kırgızistan’a gitti!..
Demek ki, neymiş;
“Allah’a isyan edilmez”miş!..
KAYNAĞI VEDA HACCI
Recai Yıldırım herhalde “Allah’a isyan” edilmeyeceğini anlamıştır ama görünen o ki, “isyan bayrağı”nı şimdi de Tuğrul Türkeş almış...
Dedim ya;
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın;
“Kim ki kendi ırkının, kavminin, kendi kabilesinin diğerlerinden üstün olduğunu iddia ediyorsa o kişi şeytanın izindedir. Kavimler, kabileler, ırklar, inançlar farklı olabilir, ama hepsi saygındır.
Biz, Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde hep beraber tek milletiz.
Bu millet kavramının içinde Türkü var, Kürdü var, Arabı var, Lazı var, Çerkezi var, Abazası var. Var oğlu var.
Bizim kadim medeniyetimizde asla böyle bir farklılık, asla ayrım olmamıştır. Bizim kültürümüzde, geleneklerimizde özellikle bu hassasiyet hep korunmuştur. Etnik milliyetçiliği kim yaparsa yapsın o sapkınlığın içindedir, fesat içindedir, fitne peşindedir.
Bin yıllar boyunca bu topraklarda nasıl bir ve beraber olduysak Allah’ın izniyle yine bir olacak, diri olacak, bu topraklar üzerinde iri ve güçlü olacağız.
Bu süreçte kimse bizim karşımıza Kürtlükle de Türklükle de çıkmasın. Biz her türlü milliyetçiliği, ayaklarının altına almış bir iktidarız. Kuru milliyetçilik yok.”
Sözlerinin kaynağı, “Veda Haccı”dır.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav) Veda Haccı’nda buyurmuştur ki;
“Ashabım!.. Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır... Kaldırdığım ilk kan dâvâsı Abdulmuttalib’in torunu Iyas bin Rabia’nın kan dâvâsıdır.”
Gördüğünüz gibi;
“Kan dâvâları” değil, “cahiliyeden kalma bütün adetlerin ayaklar altına alındığını” söyleyen, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)’dir.
Başbakan Tayyip Erdoğan da, “Veda Haccı”ndaki bu ifadeye dayanarak, “ırk, kavim ve kabile milliyetçiliği”ni ayaklar altına aldığını söylemiştir ki; Tuğrul Türkeş’in, “O bacağı kırarlar” şeklindeki tepkisi acaba kimedir?..
Peygamber Efendimiz’e mi,
Başbakan Tayyip Erdoğan’a mı?..
Gösterdiği bu tepki;
“Merhum Türkeş’in oğlu”nun tepkisi midir, bir “âlemci”nin tepkisi mi?..
VURARAK-KIRARAK NEREYE?
Ne ilginç değil mi;
CHP Adana Milletvekili Turgay Develi bile; “CHP’nin küçülmesi” ve “bir türlü iktidara gelememesi”ne sebep olarak; “halkın gündeminden ve dertlerinden kopuk bir siyaset” izlemelerini gösterip; “Yıllarca başörtüsü ile uğraştık!.. Halkın derdini bırakıp, laiklik peşinde koştuk!.. Cami cemaatinden korktuk, camiden uzaklaştırıldık... Tam bir sosyete partisi olduk” derken, MHP Genel Başkan Yardımcısı Tuğrul Türkeş’in “dinî kavramları” dikkate almadan konuşması, herhalde; “MHP’nin de niye iktidara gelemediğini” göstermeye yeterlidir!..
Malûm, MHP’de; artık unutulan bir slogan vardı: “Titre ve kendine dön!”
Adları, “seks kasetleri” ve “âlem”lerle anılan MHP’liler de, artık titremeli ve kendilerine gelmelidirler.
Aksi halde;
“Ölerek!.. Vurarak!.. Bacakları kırarak!..” bırakın iktidara gelmelerini, muhalefette kalmaları bile tehlikeye girer.
Demedi demesinler...
Akil insanlar yola çıkarken... Ben Ege’deyim!
Öncelikle, Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan’ın göstermiş olduğu “teveccüh”e teşekkür ediyorum...
Lütfetmişler, “Akil İnsanlar Heyeti”ne, beni de lâyık görmüşler...
Bugün, “63 kişilik heyet” olarak, kendisi ile bir toplantı yapacak ve herhalde bir “strateji” belirleyeceğiz...
Yazarımız Abdurrahman Dilipak, Doğu Anadolu Bölgesi Heyeti’nde yer alıyor... Ben ise Tarhan Erdem’in Başkan, Avni Özgürel’in Başkanvekili, Arzuhan Doğan Yalçındağ’ın Sekreter olacağı “Ege Bölgesi Heyeti”nde; Hilal Kaplan, Fuat Keyman, Fehmi Koru ve Baskın Oran’la birlikte görev yapacağım.
Duam odur ki; üzerimize ağır bir yükün yüklendiği bu “Çözüm Süreci”nden inşaallah “yüzümüzün akıyla” çıkarız...
Herkes gibi, ben de, elbette “Türkiye’nin normalleşmesi” için çalışacağım...
Bitsin artık bu kan, dursun artık bu gözyaşı... “Terör”ün, toplumda yol açtığı maddi ve manevi tahribatı gidermede bizim de tuzumuz olursa, ne mutlu bize...
Allah utandırmasın, yolumuzu açık etsin inşaallah...