Yüzyıllık kördüğüm çözülüyor
Peki, kördüğüm çözülür mü?
Rabbim isterse sular büklüm büklüm burulur.
Elbet çözülür! Yeter ki, bir toplum kendini değiştirmek istesin ve değişmeye karar versin. Bu karar verilmiştir ve düğüm çözülmeye başlamıştır.
Kördüğümden geçinenler ve kördüğümün devamını isteyenler, tabii ki çözüm sürecine karşı çıkacak ve ihanet edeceklerdir.
Bu da gayet normaldir. İnsanlık boyunca tüm milletlerin tarihlerine bakıldığında; “huzur, barış ve kardeşliği” dinamitleyenler hep olmuştur.
Yine insanlık tarihi boyunca bütün kargaşaların başlıca sebepleri “din inkârı,” “Peygamber reddi” üzerine kuruludur.
Yani “inananlarla inkârcıların” savaşı hep sürmüştür. Hz. İsa (a.s.), Hz. Musa (a.s.) Hz. İbrahim (a.s.) Hz. Yakup (a.s.) ve diğer Peygamberlerimizle en son Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e kadar başlarına gelenlere baktığımızda görürüz ki, kördüğümcülerle, kördüğümleri çözenler sürekli mücadele etmişlerdir.
¥
Dünya üzerinde bizim toplumumuz kadar; “tarihi, kültürü, sanatı, dili, diyaneti, milli örf, adet ve gelenekleri” değiştirilen ve bu değişimden dolayı büyük bedeller ödeyen başka bir millet yoktur.
Meseleye sadece Kürt meselesi gibi bakmak büyük yanlışlıklar doğurur. Kürtler kadar Türkler ve diğer milletler de yüzyıllık kördüğümden çekeceği kadar çekmiştir.
Binlerce örnekten bir iki hatırlatma yapalım. Mesela Erzurum’da şapka giymemeye direnen 13 insan idam edilmiştir.
Bu adamların suçu neydi? Kime zarar vermişlerdi. Tek suçları vardı, “Bu şapka İslam milletlerinin giysisi değil” demişlerdi.
Öte yandan Dersim’de Türkçe bilmediği ve sorular sorulara cevap veremediği için derdest edilen insanlar ile varlık vergisi yüzünden işkence gören ve malları mülkleri yağma edilen insanların nesilleri, insani bir tarifi olmayan nice işkencelerin acılarıyla yaşıyor.
¥
Allah’ını, Peygamberini, vatanını, milletini, bayrağını seven her “helal mayalı” kişinin bu sürece destek vermesi, “helal süt” emmiş herkes tarafından beklenmektedir.
Akil insanlar listesine baktığımızda da görülmektedir ki, hepsinin başlıca ortak yönü; kendilerini bu toprakların sahibi kabul etmeleri ve aidiyetlerine sahip çıkmalarıdır.
Bu ortak hareket, akil insanların önce birbirlerini anlamalarını ve kaynaşmalarını sağlayacaktır.
Yani seçilen bu isimler, öyle sıradan ezbere belirlenmiş değillerdir. Elbet eksikler, fazlalıklar olabilir. Hiç olmamasından iyi değil midir?
Şimdiye kadar televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde bu işlere çözüm arayanlar, sahaya inmiş oldular, bundan daha önemli bir gelişme olabilir mi?
Ayrıca milletimizin gönlüne, yüreğine, kalbine su serpen bir başka husus daha vardır ki, benim de bayram ettiğim bir meseledir.
Listede; “darbeciler, Ergenekoncular, 28 Şubatçılar” yok. Hele hele yıllardır bu kördüğüme körüklük eden “rantçı ve emireri” gazeteci geçinen çapulcular yok.
Ez cümle; bu çözüm, bütün bir milletimizin yeniden bahtının açıldığına işarettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.