Akif Meâli (1)
“Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince,
Günler şu heyulayı da, er geç silecektir.
Rahmetle anılmak, ebediyet budur amma,
Sessiz yaşadım, kim beni, nereden bilecektir?”
Mehmed Akif Ersoy.
Bizim D. Mehmet Doğan’ın çok güzel isimlendirdiği ve üzerine eser yazdığı, “Yüzyılın Soykırımı”nda anlattığı gibi “dil değişim ve tahribatına” dünya üzerinde Türkler dışındaki milletler uğramamıştır.
Sadece şu an yaşadığımız coğrafyada değil, dünyanın diğer coğrafyalarında da ne kadar Türk topluluğu varsa, hepsinin dilleri hem de birkaç kez değiştirilmiştir.
Eğer Osmanlı Türkçesi, bir soykırıma uğramamış olsaydı, bugün Sudan’dan Tunus’a, Kamçatya’dan Balkanlara kadar anlaşıyor, bilişiyor, tanışıyor ve “kardeş topluluklar” olarak belki de dünyaya nizam intizam veriyor olacaktık.
Ne yazık ki bir gecede bütün bağlarımız koparıldı. Bırakın dünya ile irtibatımızın kesilmesini, bugün halen, büyük atalarımızın, dedelerimizin mezar taşlarını okuyamıyoruz.
Kuru mezarlıklarda kuru taşlara el sürüp Fatiha okuyoruz. Onu da yerinde bulabilirsek tabii. Çünkü sarıklı ve Osmanlıca yazan mezar taşları kırılıp kaldırım taşı yapılmış.
Tekrar sözü Akif’e bırakarak devam edelim. Ne diyor Akif;
“İbret olmaz bize her gün okuruz ezberde
Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde
Lafz-ı muhkem yalnız anlaşılan Kur’an’ın
Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın
Ya açar nazm-ı celilin bakarız yaprağına
Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına
İnmemiştir hele Kur’an şunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için.”
Mehmed Akif Ersoy.
¥
Pazar günü Mehmed Akif’in Kur’an-ı Kerim Meâli’nin tanıtım toplantısındaydım. Toplantıdan notlar aktarmak üzere yazıya başlamıştım ama olmadı, böyle devam edeyim.
Akif Meâli’nin hazırlanması ve basımıyla bizzat ilgilenen Recep Şentürk’ün, Kur’an-ı Kerim Meâli üzerine şu sözleri son derece önemliydi:
“Bin yılı aşkın bir zamandır, Kur’an-ı Kerim’in; medeniyetimizin, kültürümüzün ve toplum hayatımızın her alanındaki belirleyici rolü tartışma üstü kalmıştır.
Yakın geçmişte ise bazı siyasi gruplar çok başarılı bir manevra ile Kur’an’ı asırlardır bulunduğu belirleyici konumundan indirmişlerdir.
Bununla da kalmayıp, asırlardır eğitim sisteminin temelini oluşturan Kur’an-ı Kerim, tamamen eğitim sisteminden çıkarılmıştır.
Bu siyasi gruplar daha da ileri giderek, inkâr ve alay ettikleri Kur’an-ı Kerim ile nasıl ibadet edileceğine de karar verme gayreti içinde olmuşlardır.
Bir yandan Kur’an’ı inkâr kampanyaları yürütürken, diğer yandan Kur’an’a inananların, Kur’an ile kuracakları ilişkiyi belirlemeye çalışmışlardır.
Bu nedenle, son yüzyılımızın tarihi; milletimizi asırlardır başı üstünde taşıdığı Kur’an’dan uzaklaştırıp, ‘Kitap’sız’ bir millet inşa etmek ve gençlik yetiştirmek isteyenlerle bunlara karşı direnenlerin mücadelesinin tarihidir.
Bu direnişin tarihini “Akif Meâli” üzerinden okumak, anlamak ve yorumlamak pekâla mümkündür.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.