Özür dileme ve yüzün kararması!
Ayette ‘ve kanel insanu eksere şey’in cedela’ buyrulmaktadır. İnsan ne kadar da cedelcidir! Şairlerin her vadiye dalması gibi insanoğlu da her türlü tartışmaya hazır ve amadedir. Tartışmadan tanışmaya veya tanımaya vakit ve fırsat bulamaz. Şimdi İsrail’in özrü üzerine öyle bir tartışma tufanı yaşanıyor ki işin özü kaçıyor. Bu tartışmayı izleyen birisi neredeyse Türkiye’nin özür dilediğini sanır. Elbette özür dilemenin birçok nedeni ve boyutları vardır. Lakin temel boyutunu gözden kaçırmamak gerekir. İsrail neden özür diledi? İsrail kibrinden dolayı özür diledi. Kibir gösteren özür dilemek zorunda kalır. Kibir özrün kardeşidir. Araplar yerde sürünmeye inbitah diyorlar. İsrail oğulları kibir yaptıklarından ve Allah’ın verdiklerinden dolayı şımardıklarından dolayı onları zillete mahkum etti ve çarptırdı. Böbürlendiler ve Allah da onlara alçak sürünme cezası verdi. Alçak koltuk gösteriyle bu komplekslerini kapatmak ve tedavi etmek istediler. Kur’an bunu açıkça ifade eder ve onların üzerlerine zillet ve meskenet vurulduğunu haber verir.
Geçenlerde İstanbul’un Bahçelievler semtinde Vera derneğinde bir sohbette idik ve özür meselesini orada da dile getirdim. Mühim olduğu için bir kez burada da tekrar ediyorum. O da şudur: Yahudiler İsra Suresi’nde haber verildiği gibi tarihte ikinci kez büyüklenecek ve kibirlenecek ve bozgunculuk yapacaklardır. Birincisi tarihte olmuş ve geçmiştir. Müfessirler ve alimler bu devre konusunda ihtilaflı yorumlar yapmışlardır. Genel kanaat, Yahudilerin birinci büyüklenmesinin Medine’de olduğu yönündedir. Müslümanlar Hayber’de onları sokak sokak kovalamışlardır. Bugün dünya ve İslam dünyası Yahudilerin ikincisi büyüklenmeyle karşı karşıya kalmıştır. Kur’an-ı Kerim onların çok ululanacaklarını ve kibirleneceklerini ve adeta hindi gibi şişineceklerini ifade etmektedir. Aynen günümüzde olduğu gibi.
•
Elbette büyüklenme döneminin bir çıkış bir de iniş çizgisi var. İsrail kurulalı 65 yıl oldu ve Yahudiler inişe geçtiler. Hatta 40 yıldır inişte oldukları da söylenebilir. Lakin 20 yıldır bu daha bariz hale gelmiştir. Kur’an-ı Kerim Yahudilerin veya İsrail devletinin iniş çizgisinde yüzlerinin kararacağını haber veriyor. Müslümanların Mescid-i Aksa’yı yeniden fethetmeden evvel Yahudilerin yüzlerinin kararacağı ifade edilmektedir. Bu güçlerini kaybedeceklerinin ilk işaretidir. Tarihte böbürlendikleri ve kibirlendikleri gibi şimdi de burunlarından kıl aldırmıyorlar. Lakin son dönemlerde yalnızlaştılar. Son virajlarına geldiler. Meçhul gelecek karşısında Türkiye’yi can simidi gibi görmeye başladılar. Özür dilemeleri kibirlerinin çöküşü anlamına geliyor. Yine Vera derneğinde de ifade ettiğim gibi, özür dilemeleri çöküşten önceki son halleri yani yüzlerinin kararması halidir. Elbette yüzlerinin kararmasını sadece Türkiye’den özürle sınırlı görmüyoruz. Elbette yüz kararmasının değişik işaretleri ve anlamları var. Devletleri dize getiren İsrail’in son dönemlerde örgütlerle bile başa çıkamayışı yüzünün kararmasının ve ihtiyarlığının ve zevalinin işaretidir.
•
Ulusalcı kesim ise her şeye bir kulp bulduğu gibi buna da bir kulp buluyor. Ulusalcıların anlamadığı bir şey var. Arap Baharındaki pozisyonu ve siyaseti nedeniyle Türkiye’nin yalnız kaldığını söylüyorlardı. İsrail özür diledi ve Irak’ın mezhepçi Başbakanı Maliki de havada kalma pahasına el uzatıyor. Türkiye ile ilişkileri tazelemek istediğini söylüyor. Çünkü eli mecbur. Kimileri bu işin de arkasında ABD’nin olduğunu ve onun bu işi pişirdiğini söyleyebilir. Lakin CHP komşularımızla aramızı ABD’nin açtığını söylemiyor muydu? AKP’nin de onların taşeronu olduğunu söylemiyor muydu? Öyleyse taşeron patronun emrinden nasıl çıkar? Evet! Washington Post’a yazdığı son makalesinde de ifade ettiği gibi Maliki ABD’ye göbeğinden bağlıdır. Kukladır. İşgalle gelmiştir. Demek ki Kılıçdaroğlu meseleye tersinden bakıyor. Öyle baktığı için de bu kadarını görebiliyor! Maliki, Irak bayrağını saymazsak çift bayraklı. Hem Amerikan hem de İran bayrağı taşıyor. Bu bölgesel ve uluslar arası patronajına rağmen Türkiye ile ilişkileri eski düzeyine çıkarmak istediğini ilan etti. Herhalde bu da Türkiye’nin zaafı olmasa gerek. İsrail’in yüzü kararırken ve şişerken Kılıçdaroğlu’nun da yüzü kararmıyor mu? İlla da hükümeti vurmak istiyorsanız doğru yerinden vurmalısınız. Lakin doğru vurmak için Calut değil Davut olmak gerekir. Esat ve Maliki rejiminin arkasına sığınanlar şimdi dımdızlak ortada kaldılar. Peş peşe gelen özürleri engellemek için bari ABD’ye el açıp yalvarsınlar! Belki ABD kellerine merhem olur. Muhammed Ali Sabuni’nin oğlu Ahmet Sabuni, ‘Devrimler Maskeleri Düşürür’ diye bir kitap yazmıştı. Şimdi maskesi düşenini mi ararsınız yoksa yüzü kararanı mı? Bölgede yüzü kararan kararana.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.