Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Bunlar da, problemlerine “çözüm” isteyen insanlar

Bunlar da, problemlerine “çözüm” isteyen insanlar

Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alıyoruz ya, “Çözüm Süreci”nde bize düşen görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz ya, öyle “talep”lerle karşılaşıyoruz ki, “süreç”le hiç alâkası yok.

Malûm;
Gittiğimiz il ve ilçelerde “vatandaş”larla birebir görüşmeler yapıyor, onların “görüş” ve “düşünce”lerini öğreniyoruz.
“Kahve”lere gidiyoruz,
“Salon”lara gidiyoruz,
“Dükkân” ve “mağaza”lara giriyoruz.
Bazen, bir bakıyoruz, cebimize bir “mektup” konulmuş... Bazen de, elimize “dosya” tutuşturuyorlar.
Bu mektup ve dosyaların, “Akil insanların görevleri”yle ilgisi var mı?..
Bazen var, bazen yok!
Diyoruz ki;
“Bu, bizim işimiz değil!”
Diyorlar ki;
“Siz çözüm için burada değil misiniz?.. Madem çözüm için varsınız, o halde bizim sorunlarımıza da çözüm bulun!”
Çare yok, not ediyoruz...

SALİHLİ’DEKİ GEÇİT İNŞAATI!

Meselâ, Manisa Salihli’den bir vatandaş, benim İzmir’e geleceğimi öğrenince, kalkmış, gelmiş...
“Herkesi dinliyor, onların görüş ve düşüncelerini not ediyoruz... Belli ki, bunları Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a da ileteceksiniz... O halde, Sayın Başbakan’a benim talebimi de iletin” diye başladı söze...
Başladı anlatmaya...
“Ben Salihli’nin Durasıllı beldesinde oturuyor ama Salihli’de çalışıyorum... Hemen her gün, işe motosikletle gidip geliyorum.
Yalnız, son 1.5 yıldır, Ankara-İzmir yolunun Celal Bayar Üniversitesi Salihli Meslek Yüksek Okulu civarı, bizler için tam bir işkence halini aldı.
TIR’ların ve kamyonların altında kalmamak için, adeta dans ediyoruz...
Burada; alt ve üst geçit inşaatı başladı, birbuçuk yıl önce... Etraf, adeta köstebek yuvasına döndü...
Nihayetinde burada bir geçit yapılacağı için sabrettik, zorluklara göğüs gerdik.
Gel, gör ki;
Son 4 aydır geçit inşaatı tamamen durdu... Ödenek olmadığını filan söylüyorlar ama biz inanmıyoruz.
İş makineleri neredeyse çürümeye terk edildi... İnşaat alanında yaprak kımıldamıyor.
Madem çözüm için varsınız;
Bizim derdimize de çözüm bulun, bizim derdimizi de iletin Sayın Başbakan’a.
Geçit inşaatı bir an önce bitirilsin de, TIR’ların ve kamyonların altında kalma korkusundan kurtulalım.”
Gördünüz ya;
Söylenenlerin, “Akil İnsanlar’ın görevleri” ile hiçbir ilgisi yok... Ama, madem ki Salihli’den gelmişler, bu talebi de “yok” sayamadım ve Sayın Başbakan’a ya da Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’a iletmek üzere “not” ettim...
Dilerim, “geçit inşaatı”na bir an önce devam edilir ve o geçit bitirilir de, insanlar “yol çilesi”nden kurtulur.

K-1 Mİ, KABİR Mİ?

Tam, Ankara-İzmir yolu üzerindeki “çile”yi not etmiştim ki, bu defa Mehmet Turan Aydın adındaki bir okurum, “telefonla” ulaştı bana...
Onun derdinin de, doğrudan “Çözüm Süreci”yle ilgisi yok... Biz; “Silahlar sussun, kan dursun, analar ağlamasın” diye yola çıktık ya; Mehmet Turan Aydın, “3 yıldır kan ağlıyorum, 3 yıldır anamı ağlattılar” diye girdi söze.
“Nedir derdin?” diye sordum;
Başladı anlatmaya...
“30 yıl önce, yani henüz 17 yaşında iken bir suç işledim, cezamı çektim, çıktım...
2007 yılında kamyon taşımacılığına başladım... Dediler ki, K-1 belgesi alacaksın.
Onu da aldım.
İşime-gücüme devam ederken, 2012 yılına geldim, dediler ki;
- Senin sabıkan var... Dolayısıyla K-1 belgesini iptal ediyoruz.
Savcılığa gittim, temiz belgesi aldım... Ne var ki, belgemi yenilemediler.
Şimdi, ne yapayım ben?..
Çalışmayıp aileme yük mü olayım, yoksa çalışıp onlara ekmek parası mı kazanayım?.. Söyleyin, ne yapayım?”
Mehmet Turan Aydın’ın ne yapacağını elbette ben bilemem... Onun problemini Maliye Bakanlığı’na buradan iletiyorum, ne yapılması gerekiyorsa, herhalde sayın Mehmet Şimşek yapar.
Nihayetinde, biz “aracı”yız.
Evet, bir “elçi”yiz.
“Elçiye zeval olmaz”mış!..
Kimse yetkili, onlara bir talimat verilsin de, Mehmet Turan Aydın ve onun gibilerin dertlerine derman olunsun.
Benden iletmesi...

TIR’CI VE KAMYONCULAR

Yazıya başlarken bazen “sözlü” talepler, bazen de “yazılı” talepler aldığımızı söyledim ya, cebime sokuşturulan ve “Başbakan’a” yazılan bir mektubu okuyunca, gördüm ki; onda da “TIR’cı ve kamyoncu esnaf”ın dertleri sıralanmış.
Ali Kırdar adlı vatandaş, Başbakan’a seslenen mektubunda demiş ki;
“Sayın Başbakanım; kendi aracımla yurt içi taşımacılık yapan TIR şoförüyüm... Öncelikle böyle bir yazıyı yoğun gündeminiz arasında dile getirmemin sebebi; kendi içinde yeterli düzeyde teşkilatlanamamış sesini duyuramamış pasif kalmış TIR’cı ve Kamyoncu esnafının sesini duyurmak ve bunun sonucunda bir netice alabilmek... Söyleyeceklerimi olabildiğince kısa ve net bir şekilde herhangi abartı ve duygusallığa yer bırakmadan ifade etmek istiyorum.
Öncelikle belirtmeliyim ki; amacım çalışmadan yan gelip yatarak devletimizden bir hak, bir destek beklemek değil. Bir esnaf olarak ve ekmeğimizi bu işten çıkartan biri olarak büyüyen Türkiye ekonomisi içerisinde hak ettiğimiz yere gelmek. Mesleğe 1998 yılında çalıştığım fabrikadan ayrıldıktan sonra asgari ücret üzeri bir maaşla önce şoför olarak, sonrasında borçlanıp bir kamyon alarak başladım.
Mesleğimizi icra ettiğimiz 90’lı yıllarda koalisyon hükümetleri, ağır krizler olmasına rağmen, şu ankinden çok daha fazla kazanmaktaydık... Belli bir bir seviyeye gelmek için bedeller ödemek gerekiyorsa, 10 yılı aşkın iktidar süresince alınan vergilerle yeterince bedel ödedik, ödüyoruz da.
Artık ülkemizin bir yapı taşını oluşturan esnaf topluluk içinde 1 milyonu aşan sayımızla hak ettiğimiz yere gelmek istiyoruz.
Hiçbir kayıtdışı yola başvurmadan senelerdir vergisini ödeyen bir esnafım. Mesleğimizi icra etmek için yeterli belgeleri temin etmekten de geri durmadım ve artık lütfen siz de bizleri mağdur etmeyin.
Seneler boyunca bağlı bulunduğumuz oda ve dernekler, faaliyet alanı olarak tabeladan ibaret kaldı. Bu yüzden kendi yakın çevremden başlayarak yasal mevzuatlar çerçevesinde bir sivil toplum kolu olarak teşkilatlanmayı düşünüyoruz.
İktidara geldiğiniz dönemden sonra yapılan duble yollar mesleğimizde büyük kolaylık sağladı ve bu yatırımlar için millet olarak şükran borçluyuz fakat gerçek anlamda bir kazanç sağlamak için yeterli değil.
Ülkemizi gerçekten seven kişiler olarak hâlâ neyin bedelini ödememiz gerekiyor ve neden göz ardı edilip geri plâna itiliyoruz.

BAŞBAKAN’DAN 5 TALEP

Söylenecek çok kelâm var fakat kısaca, sıradan bir vatandaş olarak aşağıda maddeler halinde yazmış olduğum borçtan kurtulamayan kamyoncu ve TIR’cı esnafı için şu düzenlemeler yapılmaz mı?
l 1- Zengin vatandaşların hobi, gezmek eğlenmek için son model lüks dizel araçlarına aldıkları mazot fiyatlarından yakıt alıyor olmamız, ekmeğimizi çıkarttığımız bu işte bizleri kaçak, ne olduğu belli olmayan mazotları almaya mahkûm etti. Kamyon ve TIR’lara yatların teknelerin aldığı fiyatlara yakın, vergilerde düzenleme yapılarak mazot almamız sağlanamaz mı?
l 2- İstanbul’un bütün sıkışık trafiğinin sebebini kamyon ve TIR’lar oluşturuyormuş gibi Avrupa ve Asya yakasında çok erken başlayan ve çok geç biten, adeta bizleri yollara tutsak ederek yarı açık cezaevi hayatı yaşatan uygulamalar, trafiğe çıkış yasak saatleri akıl mantık çerçevesinde düzenlenmesi.
l 3- Dört çocuğum var ve bunlara sosyal güvenceli bir yaşam sunabilmek için yapılandırma sonucunda 4 sene boyunca düzenli prim ödedim 2 ay boyunca ödeyemediğim için 20.000 lira zarara uğradım.
l 4- Gürcistan’dan, İran’dan, Kıbrıs’tan ucuz mazot alarak depolarını fulleyen sadece yurtdışına yük taşımacılığı yapması gereken C2 belgeli araçlar yasakları çiğneyip yurtiçi taşımacılık yaparak ekmeğimizi elimizden alıp, haksız kazanç sağlıyor, fiyatları yarıdan aşağı çekiyor.
l 5- Nakliyeci-komisyoncular da işimizi yaparken bütün bunca olanlar yetmiyormuş gibi kazancımıza yüksek kârlarla ortak oluyor.
Ülke menfaatini her şeyden üstün tutan vatandaş olarak yeterince sabrettik ve tüm bu sorunlar varken daha ne kadar sabreder, bekleriz bilmiyorum. Bu, aileleriyle birlikte 3 milyonu bulan kamyoncu ve TIR’cı esnafı, bu ülkenin başına koalisyon hükümetlerinin ne sıkıntılar getirdiğini çok iyi bilmekteyiz ve sizleri bir 10 yıl daha desteklemeye razı, fakat bizler için en kısa zamanda gerekli adımların atılması temennisiyle mektubuma son veriyorum.”

BU SES, HALKIN SESİDİR

En başta dediğim gibi;
Ankara-İzmir yolunun Salihli Meslek Yüksek Okulu civarındaki “Alt-Üst geçit çilesi”nin, sabıkalı olduğu gerekçesiyle, vatandaşın iptal edilen “K-1 Belgesi”nin ve “Kamyoncu-TIR’cı” esnafının yaşadığı problemlerin “Akil İnsanlar Heyeti’nin görevleri” ile doğrudan bir ilgisi yok.
Ama ben, nihayetinde bir “gazeteci”yim ve görevim de “halkın sesi”ni yetkililere iletmek.
Öyle inanıyorum ki;
İlgililer, bu sorunlarla ilgilenirler ve insanların dertlerine bir “çözüm” bulurlar.
Öyle ya, ne de olsa;
“Çözüm Süreci”ndeyiz...

 


Bugün ve yarın Denizli’deyiz
Ege Bölgesi Akil İnsanlar Heyeti olarak dün akşam Denizli’ye geldik... Denizli Valisi Sayın Abdülkadir Demir, Denizli Belediye Başkanı Sayın Osman Zolan ve kurmaylarıyla bir akşam yemeği yedik... Sayın Vali ve Sayın Belediye Başkanı, bizleri Denizli hakkında bilgilendirdiler.
Bugün de, Allah nasip ederse Denizli’nin STK Temsilcileri ve Kanaat Önderleri ile birlikte kahvaltılı toplantı yapacak, onların görüş ve önerilerini alacağız.
Ardından “çarşı ziyaretleri” yapacak, Denizlilerle yüzyüze görüşecek, onlarla sohbet edeceğiz...
Akşamleyin de Sanayi ve Ticaret Odası temsilcileriyle, işadamları, iş dernekleri temsilcileriyle görüşecek, “Çözüm Süreci”yle ilgili düşüncelerini öğrenecek ve elbette bizler de bir şeyler söyleyeceğiz.
Kısmet olursa yarın da Denizli’nin Tavas ilçesinde, Tavas Belediye Başkanı Mehmet Karabay’ın misafiri olacağız.
Anlayacağınız, iki gün Denizli’deyim... Denizli ile ilgili izlenimlerimi, inşallah Salı günkü yazımda anlatırım...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi