İslam Şeriatı
İSLAM dininin bir Şeriatı vardır. Bu Şeriat Kur’andan, Sünnetten, icmâ-i ümmetten çıkartılmış hükümlerdir. Şeriat kutsaldır. Ben Müslümanım ama Şeriatı istemiyorum demek saçmalıktır, çelişkidir.
Namaz, oruç, zekat, hac hükümleri Şeriattır.
İslamın muamelatla ilgili hükümleri Şeriattır.
Ukubat ile ilgili hükümlerdi Şeriattır.
Ahkam-ı sultaniye ile ilgili hükümleri Şeriattır.
Nikah, talak, arazi, miras hükümleri vardır Şeriatta.
Bendeniz bir mümin, bir Müslim, bir muvahhid olarak elbette Şeriat taraftarıyım.
Mecelle-i Ahkam-ı Adliye, Şeriattan çıkartılmış bir kanundur.
Ülkemizde artık din, inanç, düşünce hürriyeti var.
Yasal faaliyet gösteren bir Türkiye Komünist Partisi var.
Komünistler hür olacak ama çoğunluktaki Sünnî Müslümanlar hür olmayacak, olur mu böyle eşitsizlik…
Bugün yeryüzünde üç çeşit hukuk sistemi vardır. (1) Kara Avrupası hukuk sistemi… (2) İngiliz hukuk sistemi… (3) İslam hukuk sistemi…
Bu memleketin yakın tarihinde çoğunluğun temel insan hakları ayaklar altına alınmıştır.
On binden fazla cami, mescid, tekke, medrese, taş mektep ve sair vakıf binası yok edilmiş, satılmış, kiraya verilmiş, amacından başka işlerde kullanılmıştır.
Üsküdar Bülbül Deresindeki Dönmeler mezarlığına ilişilmemiştir ama binlerce tarihî İslam mezarlığı ve haziresi düzlenmiş veya büyük ölçüde tahrip edilmiştir.
Medreseler ve tekkeler kapatılmış, Ezan-ı Muhammedî okumak yasaklanmış, okuyanlara cani muamelesi yapılmış, en tabiî ve mâsum dinî hizmet ve faaliyetler suç sayılıp failleri ağır ceza mahkemelerinde yargılanmış, zindanlara atılmış, sürgünlere gönderilmiştir.
Artık o kara günler geride kalmıştır ama şirret egemen azınlıkların baskıları ve tehditleri devam etmektedir.
Lafı eveleyip gevelemeden söyleyeceğim… Sünnî Müslüman çoğunluk en az Marksistlere verilen kadar hürriyet istemektedir.
Haksız yere kapatılmış olan İslam Medreseleri tekrar açılmalıdır.
Tasavvuf tekkeleri tekrar açılmalıdır.
Müslümanların başlarına ehliyetli ve liyakatli bir İmam seçmelerine ve bu zata biat ve itaat etmelerine izin verilmelidir.
Şeriata bağlı olmak, Şeriat istemek suç sayılmamalı, tercihlerini Şeriattan yana koyan vatandaşlar tehdit edilmemelidir.
Bendeniz bir Müslüman olarak en büyük alçaklığın din sömürüsü olduğunu açıkça ve defalarca yazmışımdır ama din istismarı yapılabilir diye çoğunluğun en temel, en tabiî haklarının kısıtlanmasını, ayaklar altına alınmasını asla kabul edemem.
(İkinci yazı)
İSTANBUL’UN NÜFUSU BEŞ MİLYONA İNDİRİLMELİDİR
1. İSTANBUL’UN nüfusu beş milyona indirilmelidir.
2. Şehrin civarındaki bütün inşaatlar durdurulmalıdır.
3. Beş milyonluk şehrin yüzeyinin üçte biri parklar, bahçeler, korular, havuzlar, hava alınacak alanlar ile doldurulmalıdır.
4. Suriçi İstanbul’daki bütün çirkin, çürük, iğrenç binalar yıkılmalı; milli kültüre, milli mimariye, milli sanata uygun evler mahalleler yapılmalıdır.
5. İstanbul’u bu hale getiren rantçı zihniyet tepelenmelidir.
6. İstanbul’un en şerefli mekânlarından birine dillere destan, en az on beş milyon kitaplık bir İstanbul Kütüphanesi kurulmalıdır.
7. Eski İstanbul kültürü, ahlakı, görgüsü, nezaketi, kibarlığı canlandırılmalıdır.
8. Bu saydıklarım yapılmazsa, beklenen büyük İstanbul zelzelesinde hayatlarını kaybedecek bir milyon vatandaşın katili sorumlular olacaktır.
9. Kentsel dönüşüm faaliyetlerinde hiçbir şahsa ve kuruluşa rant yedirilmemelidir.
10. Ankara Türkiye’nin resmi başkentidir, İstanbul ise gerçek başkentidir. Bu gerçek hiç hatırdan çıkartılmamalıdır.
11. Ülkemizi her yıl 25 milyon yabancı turist ziyaret etmektedir. İstanbul’da, bunların satın alıp götürebilecekleri yüzlerce çeşit milli sanat ve eşyası üretilen küçük ev atölyeleri kurulmalıdır.
12. Sultanahmet Camii’ni her yıl 4-5 milyon turist gezmektedir, onlara çeşitli dillerde dinimizi, milli kültürümüzü anlatan, içlerinde hiçbir imla ve üslup hatası bulunmayan mükemmel tanıtım broşürleri dağıtılmalıdır.
13. İstanbul’da, Singapur’da olduğu gibi temizlik, nizam, intizam, disiplin hâkim olmalıdır. Yere bir tek kibrit çöpü, kürdan, bir tek kabak çekirdeği kabuğu atan saygısız, pis, pasaklı insanlara çok ağır cezalar verilmelidir ki bir daha yapamasınlar.
14. İstanbul’daki her on evden birinde geleneksel sanat eşyası üretilen bir köşe veya oda bulunmalıdır. Bu ürünler bilhassa turistlere devletin ve belediyelerin açıp göstereceği meydanlarda, alanlarda ucuz fiyata satılmalıdır.
15. Devlet ve belediyeler ev atölyelerinde üretilen sanat eşyalarından vergi almamalıdır.
16. İstanbul’daki her türlü organize suç örgütleri, büyük küçük mafyalar temizlenip yok edilmelidir. Meydanlar mafyası… Turistleri kazıklayan taksiler mafyası… Karı satışı seks mafyası… Uyuşturucu mafyası… Tereke mafyası… Sağlığa zararlı boyalı, aromalı, kimyalı besin maddeleri ve içecek mafyası… Ve diğer bilumum mafyalar.
17. İstanbul’un daha önce yapılmış çürük çarık, rezalet, kırık dökük bütün yaya kaldırımları değiştirilecek, en az yüz sene dayanıp sapasağlam kalacak granit taşlarından veya başka kalıcı malzemeden adam gibi kaldırımlar yapılacaktır.
18. Bilhassa Suriçi’ndeki binaların önlerine mor salkım, boru çiçeği ve sair tırmanıcı çiçekli bitkiler ekilerek bahar ve yaz mevsimlerinde şehrin bir gülistan haline gelmesi sağlanacaktır.
19. Okullarda, medyada şehir ve medeniyet terbiyesi verilecektir.
20. Liseli gençlerimizin, kılık kıyafetleriyle küçük birer İstanbul beyefendisi veya hanımefendisi olmaları sağlanacak; gömleğin üst iki düğmesi açılmış, kravat yular gibi gevşetilmiş, gömleğin etekleri pantolon dışına çıkartılmış laubali, külhani, apaş kıyafetlere izin verilmeyecek ve hoşgörü gösterilmeyecektir.
21. Büyük soygunlara, büyük gıda sahtekârlıklarına, yasadışı büyük rantlara, ihalelere fesat karıştırmaya, mafyacılığa, ölümlere sebep olan trafik cinayetlerine en ağır cezalar verilecek, suçlular doğduğuna pişman edilecektir.
Hayalperestim değil mi?.. “Az çok hayalden gelir insana tesliyet/Pür iğbirardır yüzü gülmez hakikatin.”