Engelli Sahabeler
Bu haftaki eserimiz, Nesil Yayınları’ndan. Kitabın adı; “Engelli Sahabiler.” Yazarı ise Mithat Eser.
Şimdiye kadar böyle bir eser yayınlandı mı bilmiyorum ama yayınlanmadıysa çok geç kalınmış demektir.
Bilirsiniz bizim ülkemizde hemen herkesin bir lakabı vardır. Bu lakapların bir kısmı insanların engelleriyle ilintilidir. Kişilerin engeli ön isim olarak kullanılır.
Halen Anadolu’nun hemen her şehir, kasaba ve köylerinde aileler, bu tür lakaplarıyla anılırlar.
Bir de romanlarda, hikâyelerde, şiirlerde, sinema filmlerinde, televizyon dizilerinde ve tiyatro oyunlarında zikredilir.
Nasıl olmuşta bugüne kadar kimse çıkıp, insanların engellerini lakap olarak kullananların kul hakkına girdiklerini söylememiş.
Meğer ne büyük ayıp ve günah.
¥
Eserde de belirtildiği gibi “Güzel ahlakı tamamlamak için gönderilmiş olan Allah Rasulü,” hiçbir engelli kimseyi hakikat anlamıyla ‘kör, sağır ve dilsiz’ vb. engellerle nitelememiştir.
Mesela Peygamberimiz (s.a.v.) annesini dile dolayarak bir köleye ilişen Ebu Zer’i; ‘Sen de hala cahiliye adetleri var’ diyerek ikaz etmiştir.
Ayrıca yine Efendimiz (s.a.v) Hz. Aişe’nin, Hz. Safiyye’nin kısalığını kastederek;
-“Sana şöyle şöyle olan Safiyye yeter” demesi üzerine, “Öyle bir söz söyledin ki eğer o söz, denize karışmış olsaydı, denizi karıştırırdı’ diyerek Hz. Aişe’yi uyarmıştır.
Sadece bu iki örnek bile göstermektedir ki, Allah Rasulü, bırakın herhangi bir engellinin engeliyle tahkir edilmesini veya sakatlığıyla hitap edilmesini, engelsiz kimselerin dahi boyu veya rengi sebebiyle ayıplanmasına sessiz kalmamış, aksine bu tür tavırlara sert bir şekilde karşı çıkmıştır.
¥
Kur’an-ı Kerim’de birkaç ayette, doğrudan engellilerle ilgili bazı hususlar dile getirilirken, dolaylı olarak engelliler konusuna işaret eden onlarca ayeti kerime vardır.
Kitapta; özellikle engelliler için birtakım ruhsatların yer aldığı, onları bazı yükümlülüklerden muaf tutan ayetlerin varlığı, Kur’an-ı Kerim’in indiği dönemin şartları düşünüldüğü takdirde, çağlar ötesine hitap eden ilahi bir hitapla karşı karşıya bulunduğumuz anlatılmakta.
Bırakın engelliliği, siyah tenli olmanın dahi bir aşağılama vesilesi sayıldığı, kölelerin insan yerine konulmadığı bir toplumda, engellilere İslam’ın gösterdiği hassasiyeti özellikle sağlıklı insanların anlaması gerekli.
Efendiler Efendisi (s.a.v.) e Peygamberlik gelmeden önce de engellilere yardım ettiğini yine bu eserden öğreniyoruz.
Peygamberimiz (s.a.v.) Hira Mağarası’nda ilk vahyi aldıktan sonra yaşadığı korku ve endişe sebebiyle hızlıca evine gitmiştir.
Biraz dinlendikten sonra başına gelenleri Hz. Hatice’ye anlatmış. Hz. Hatice ise onu şu sözleriyle teselli etmiştir.
“Hayır, Allah seni asla utandırmaz! Çünkü sen akraba ilişkilerini sürdürür, güçsüzü yüklenir, yoksulun ihtiyacını karşılar, misafiri ağırlar ve mazlum hak sahibine yardım edersin.”
Bilgi için Nesil Yayınları 0212- 551 32 25
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.