Bilal Şahan

Bilal Şahan

Millilerimiz:Küfür, ruj ve ayran

Millilerimiz:Küfür, ruj ve ayran

Türkiye’nin başka hiçbir derdi, tasası yokmuş da artık ayrıntılarla uğraşma vakti midir ki hostesin dudağındaki rujun rengiyle uğraşıyoruz anlayabilmiş değilim.

THY’nin derdi, kendi ifadeleriyle “Ortaklığımızın mevcut üniformasında yer almayan kırmızı, koyu pembe vb. renkte oje ve ruj da görsel bütünlüğü bozmaktadır.”THY yönetimi, hosteslerin giyimlerine uygun makyaj yapmasını istiyor yani.

Bu istek, işveren ile çalışan arasında basit yöntemlerle çözülebilecekken ülkenin gündemine oturuyor olması ayrıca irdelenmesi gereken bir konu.

Oturdum bir güzellik uzmanına danıştım. Sorum şuydu “ Makyajda renk seçimi neye göre yapılır?” Aldığım cevap gayet kısa oldu “ten, göz ve saç rengi ana belirleyicidir. Elbiseye de uyumlu olmalıdır.” Makyaj yapan her kadın bunu herhalde bilir.

Milli içkimiz ayran olduğu için midir bilemem ama bizim bazı yöneticilerimiz ayran gönüllü oluyorlar; hemen kabarıp her şikayeti yasakla çözmeye çalışıyorlar. Madem ki yolcular, hosteslerin makyajından rahatsızsa o zaman eğitime ihtiyaç vardır. Bu konuyu yasakla değil eğitimle çözersin, biz de bu yazıyı yazmak zorunda kalmayız. Ülkenin gündemi de makyajlanmış olmaz.

Bakan Binali Yıldırım’ın "Kırmızı güzel bir renk. Ay yıldızlı bayrağımızın rengi" yorumunu çok tuttum.

Milli formamızın rengi: Kırmızı ve beyaz… Milli gündemimiz ruj ve ayran…
***
“Al birini vur ötekine” sözüne ne kadar güzel bir örnek oldu Kamer Genç ve Zeyid Aslan.
Partileri ayrı olsa da davranışları, sözleri aynı. Bir zamanların reklam sloganı gibi “yok aslında birbirimizden farkımız ama biz….”

Farkında değiliz belki… Aslında bir başkasının anasına küfür edince bumerang etkisi oluyor, o küfür sahibini buluyor.

Peygamber Efendimiz "Büyük günâhların en büyüğünden birisi, kişinin anasına babasına la'net etmesidir" buyurunca sahabiden birisi "Yâ Resûlallah! İnsan anasına babasına nasıl la'net eder?" diye sorar. Peygamberimiz (SAV) "O kimse birisinin babasına söver, o da karşılık olarak onun babasına söver; yine o kişi birisinin anasına söver, o da karşılık olarak onun anasına söver" diyerek cevap verir.

Bu ifadenin üstüne söz söylemeye gerek yok. “Nasılsanız öyle yönetilirsiniz” sözünü tam burada hatırlamak gerekir mi bilemiyorum.

Bakan Yıldırım’ın sözleri geçmişteki “hazır cevapları, özlü sözleri” hatırlattı. Zihnim açılsın diye birkaç olayı okumak için elime aldığım kitabın ilk açtığım sayfasındakini sizlerle paylaşayım.“Atina halkı, yöneticilerinden fena halde şikâyetçiydi, ama onları nasıl göndereceklerini bir türlü bilemiyorlardı.

Tartışmaların sonunda somut bir fikir çıkmıyordu. Bir gün Antisthenes kürsüye çıktı: Atinalılar size bir teklifim var: Hemen bir kararname çıkarıp bütün eşeklerin at olduğunu ilan edin. Bundan sonra da eşeklere eşek demeyin, hep at deyin.’’ Biri sorar: Peki bunun bize ne faydası var?` Antisthenes cevap verir: Ne demek ne faydası var? Yeni yönetici konusunda anlaşamadığınıza göre, çözüm bulunana kadar eşekler tarafından yönetilmek utancından kurtulmuş oluruz.”

İkinci bir sayfa daha açtım. Orada da“Cenap Şehabeddin: Şu edepsize neden bir tokat vurmadın? diye sorduklarında “Eldivenim yoktu, iğrendim” cevabını verişi vardı.
Başbakan böyle bir cevap vermez değil mi?

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Şahan Arşivi

Tohum

18 Eylül 2014 Perşembe 13:33