Esed Lawrence ve Adamları
Suriye “şehir devletlere” doğru gidiyor.
Osmanlı Devleti’ne bölgeden el çektirilmesiyle, bu coğrafyada bir daha “huzur, güven ve istikrarın” adı duyulmadı.
Yüzyılı aşkındır sürekli diken üzerinde yaşayan ve halkına devamlı zulmeden Suriye rejimi, küçük devletçiklere hazır hale getiriliyor.
Söz konusu ortak çıkarlar olunca ezeli düşmanlar bir araya gelebiliyor. ABD, İsrail, İngilizler ve İran, Suriye’de kurulacak devletçiklerin patronları.
Çünkü hepsinin de Suriye üzerinde planları var ve tek başlarına hâkim olamazlarsa, en azından kendi paylarını almanın hırsıyla ortaklık etmekteler.
Bu sebeple malum dörtlü başta olmak üzere, Türkiye dışında Suriye’nin parçalanmasına “dur” diyen yok.
Yine Türkiye dışında daha doğrusu hükümet ile sağduyu sahibi sivil toplum kuruluşları haricinde kimse ses çıkarmıyor.
Katliamdan kaçanlara bizden başka kucak açan yok. Sınırlarımız mültecilerle dolup taşıyor. Şehirlerimizin hemen hepsinde Suriyeliler var.
¥
Osmanlı Devleti Ortadoğu’dan çıkarılırken de böyle yalnız kalmıştı. Neredeyse bütün İslam âlemi, o yıllarda Lawrence ve adamlarının oyununa gelmişti.
Oysa esas gaye, Osmanlı’nın Ortadoğu’dan çekilmesi değil, Müslüman dünya ile Medine’nin irtibatının kesilmesiydi.
İngiliz Ajan Lawrence’nin amacı, yani efendilerinin amacı buydu.
Osmanlı Devleti Medine’den koparsa, bütün İslam âlemiyle irtibatı kesilirdi ve Müslüman coğrafya paramparça edilebilirdi.
Medine ile irtibatın kesilmesine Lawrence’nin gücü yetmemişti ama yıllar sonra Halifelik kaldırılarak, tüm İslam dünyası ile Türkiye’nin bağları koparılmıştı.
¥
Neyse şimdi araya bir de bu mevzu girmesin ve Lawrence’nin yaptıklarına dönelim.
Lawrence’ye askerlik yapan ve Medine’yi Suriye’den ayıran çölde, gece gündüz uşaklık eden yağmacı bedeviler ve Şerif Hüseyin’in İngiliz liralarıyla kandırdığı ayak takımı, sürekli iş başındaydı.
Medine’yi Suriye’ye ulaştıran demiryolunu korumak imkânsız hale gelmişti. Lawrence, aldatılmış ve aldatılmaya hazır uşaklarına, demiryolunu belli aralıklarla dinamitlettirerek Medine yolunu kapamıştı.
Osmanlı Devleti’nin hem içeriden hem dışarıdan ortak düşman kuvvetlerince hitama erdirilme süreci başladığında, dinamitlenen demiryolu değil, koca bir İslam âlemi olmuştu.
İşte bu parçalanmalardan sonra özellikle Ortadoğu’da barıştan değil sürekli savaştan söz edildi.
¥
Aklı eren her “iyi niyetli Müslümanlar,” iyi niyetli Müslümanlar denilince belki akla şu soru gelebilir. “Art niyetli Müslümanlar da mı var?” diye. Evet var. Olmaz mı?
Esed’e destek veren ve halen desteğini sürdüren nice Müslüman kisveli insanlar mevcut. Hangi akıl ve mantığa göre destek verdikleri anlaşılmış değil.
İyi niyetli Müslümanlar başta olmak üzere, diğer inanç ve ırklara mensup normal bir insan vicdanının kaldıramayacağı zulüm var ortada.
Elbet bu zulmün sonu gelecek. İnşaallah pek yakındır ve zafer, bütün kayıplarıyla birlikte Suriye halkının olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.