İman bilinci yerleşmemiş toplumlara hurafeler hakim olur.
 
Dikkat ediniz, hurafelere en çok inanan insanlar, dini bilgisi en zayıf olanlardır.
 
Bu bilgi zayıflığı, elbette  iman zayıflığına da yol açar.
 
Ya da, imanı zayıf olanların bilgileri de zayıf ve yetersizdir.
 
Kısacası, iman zayıflığı ve islami bilgi yetersizliği birbirini tetikleyen unsurlardır.
 
Böylece, bid'at ve hurafeler için en önemli ortam oluşmuş olur.
 
***
Bazı yörelerimizde hâlâ inanılmaya devam eden şu hurafelere bir bakınız: 
 
-Çocuğu olmayanlara deve dili yedirmek,
-Konuşamayan çocukların konuşabilmesi için cuma namazından sonra müezzin tarafından cami anahtarını çocuğun ağzına sokup çıkarmak,
-Çocuğun dindar olması için göbek bağını cami avlusuna bırakmak,
-Açık seccade üzerinde şeytanın namaz kılacağını düşünmek,
-Kırkı çıkmamış çocuğun tırnakları kesilirse çocuğun hırsız olacağına inanmak,
-Nazar boncuğunun nazardan koruyacağını düşünmek,
-Baykuş ötüşünün uğursuzluk getirmesi,
-İki bayram arasında nikah ve düğün yapmamak,
-Ezan okunurken köpeklerin ulumasını kötüye yormak,
-Merdiven altından geçmeyi uğursuzluk saymak,
-Mezara çelenk koymak,
-Yola çıkanın arkasından su dökmek,
-Türbe etrafında bulunan mermerlere madeni para yapıştırmaya çalışmak,
-Türbe ziyaretlerinden şifa beklemek,
-Türbelerde, kurban ya da horoz kesmek,
-Başı ağrıyan kişinin evden getirdiği süpürge ile cami süpürmesi,
-Gökten yıldız kaydığında birinin öleceğine inanmak...
 
Ve daha niceleri...
 
*** 
Bütün bunlar, dini bir temele dayanmadığı halde mutaassıp ailelerde bile itibar gören hurafelerdendir.
 
Bunlara karşı çıkılması durumunda, bazen ciddi tepkilerle de karşılaşmanız mümkündür.
 
"Biz böyle gördük, böyle biliriz, böyle inanırız" türünden savunmalar görürsünüz.
 
Kültürel ve geleneksel anlayışlar işte böyle din haline gelince, bunu düzeltmek gerçekten zor olur.
 
Hatta düzeltmeye çalışırsanız eğer, bir de bakarsınız "reformist" ilan edilivermişsinizdir...
 
[email protected]
facebook.com/vaktulemin