Kazak Abdal’dan…
Kimisi “müzisyen”, kimisi “yazar”, kimisi “sanatçı” geçinir…
Ayrı ayrı yerlerdedirler, ama ortak bir noktaları var: Halkımızı beğenmezler…
Kimi “bidon kafalı”, kimi “karafatma”, kimi “göbeğini kaşıyan adam”, kimi “cahil”, kimi “öcü”, kimi “hain”, kimi “köylü” diye aşağılar…
Bu tipler anlaşılan meşhur Kazak Abdal (17. yüzyıl) zamanında da varmış ki, aşağıdaki müthiş hicviyeyi kaleme almış.
Söz Kazak Abdal’ın…
•
Ormanda büyüyen adam azgını,
Çarşıda pazarda insan beğenmez…
Medrese kaçkını softa bozgunu,
Selam vermeğe dervişan beğenmez.
Alemi taneder yanına varsan,
Seni yanıltır mes’ele sorsan…
Bir cim çıkmaz eğer kamını yarsan,
Camiye gelir de erkân beğenmez.
Elin kapusunda kul kardaş olan,
Burnu sümüklü, hem gözü yaş olan…
Bayramdan bayrama bir tıraş olan,
Berber dükkânında oğlan beğenmez.
Dağlarda bayırda gezen bir Yörük,
Kimi timarlı sipahi, kimi serbölük…
Bir elife dili dönmeyen hödük,
Şehristana gelir ezan beğenmez.
Bir çubuğu vardır gayet küçücek,
Zu’mu fasidince keyif sürecek…
Kırık çanağı yok ayran içecek,
Kahvede fağfuri fincan beğenmez.
Yaz olunca yayla yayla göçenler,
Topuz korkusuna şardan (şehirden) kaçanlar…
Meşe yaprağını kıyıp içenler,
Rumeli Yenicesi duhan (sigara) beğenmez.
Aslında, neslinde giymemiş hare,
İş gelmez elinden, gitmez bir kare…
Sandığı gömleksiz duran mekkâre,
Bedestene gelir kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü,
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü…
Köyden şehre gelse bir köylü kızı,
İnci-yakut ister, mercan beğenmez.
•
Fazla söze ne hacet? Taşlama bugün de geçerli.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.