Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

İmtiyaz

İmtiyaz

Hollanda Başbakanı’nın bisikletle makamına geldiğini, bakanların ve milletvekillerinin Roma Dondurması almak için öğle paydosunda öğrencilerle birlikte kuzu kuzu sıra beklediklerini gördüğümde çok şaşırmıştım…

İster istemez “bizim-kiler”in görkemli makam arabaları, eskortları, korumaları gözümün önüne gelmişti…

“Hangisi daha Müslümanca?” diye düşünmekten kendimi alamamıştım.
Bırakınız Müslümanlığı, acaba hangisi daha insanca?

Millete “hizmet” için gelenlerin “nimet” için geldiklerini düşündürecek davranışlardan kaçınmaları lâzım. Aksi davranışlar hem siyaseti, hem de parlamentoyu yaralıyor. Çünkü millete bunun sebepleri kolay kolay anlatılamıyor.

Aslına bakarsanız, “mücbir” bir sebep de yoktur. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve hadi diyelim ki bakanlar için korumalar gerekir, bir takım imtiyazlardan yararlanmaları da yaptıkları görev icabıdır…
Ama sıradan milletvekillerinin “imtiyaz” peşinde koşmaları anlaşılır şey değildir. Bu yüzden “Milletvekillerine yeni imtiyazlar verildi” şeklindeki haber başlığına hiç mi hiç ısınamadım.
Anlayamadığım şudur: “Vekil” olan biri, “asil” olanlardan neden daha imtiyazlı bir hayat yaşasın?..
Neden VİP kullansın?..

Neden uçağın ön kısmındaki “ayrıcalıklı kişiler” arasında sehayat etsin?..

Ekonomiden giriş yapsa, iki garibanın arasına otursa, fırsattan istifade kendisine anlatılacakları dinlese, notlar alsa, Ankara’ya gidince bu konuları Meclis’e taşısa, yaldızı mı dökülür?

Hayatının büyük bölümünü “Lâstikçi Mehmed Ağa’nın oğlu” olarak imtiyazsız yaşayan biri, çarıklıların oylarıyla milletvekili seçildikten hemen sonra neden yüz seksen derece değişir?..

Bakan yapılınca neden daha ziyadesiyle farklılaşır?..
Kendi cebinde olması gereken “cep telefonu” neden korumalarının, sekreterlerinin, özel kalem çalışanlarının ceplerinde gezer de, eski dostların tüm çağrıları koruma duvarına toslayıp geri döner?

Vatandaştan “farklı” görünmek, vatandaşa tepeden bakmak, vatandaşta olmayan üstün hakları tepe tepe kullanmak insanın gururunu tabii ki okşar (çünkü gurur Şeytandandır), ama aynı zamanda da “gurur âbidesi”ne dönüştürür.
Meclis’te yemeği ucuz yesinler…

Meclis berberinde tüm çoluk çocuklarıyla birlikte üç kuruşa tıraş olsunlar…
Tedavilerini yurtdışında yaptırsınlar…
Üst sınırdan maaş alsınlar…
Bunlar tamam da, neden yetmiyor, neden hâlâ “padişah imtiyazı” peşinde koşup iktidarı muhalefetiyle anında anlaşıyorlar:
“İmtiyazlı olacağız!”
Makam arabaları, sekreterler, danışmanlar, VİP’ler, lâcivertler, dinlenme tesisleri, özel oteller, vesaireler…

Milletvekili lojmanları satılıp tüm tatil tesislerinin ve tüm lojmanların satılacağı konusunda iri lâflar edildiğinde çok mutlu olmuştum…

Nihayet askerlerimizin, vekillerimizin ve bilumum “üst düzey”lerimizin artık “bizden biri” haline geleceğini sanmıştım…

Benim için bu çok önemliydi, zira “tecrit” yaşamaktan kurtulacaklar, oy aldıkları kitlelere karışacaklar ve halkın dertlerini halkın arasında yaşayarak öğreneceklerdi.
Rüya görmüşüm…

Meğer “saltanat”, “imtiyaz” şeklinde devam edecekmiş.
Hayırlı olsun bakalım!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi