Olaylar, olaylar... Ha parti yöneticileri, ha kulüp yöneticileri!
Televizyonlarda izlemiş, radyolarda dinlemişsinizdir... Sunucular; mesela, “Saat 13.00... Şimdi haberler” dedikten sonra, hemen ilâve ederler: “Önce özetler.”
Ben de, “Akil İnsanlar Heyeti Ege Grubu üyeleri” olarak, geçtiğimiz haftanın Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Manisa’ya gerçekleştirdiğimiz ziyaretin “ayrıntı”larına geçmeden önce, “programın özeti”ni aktarmak istiyorum.
YEREL MEDYA VE PARTİLER
l 10 Mayıs Cuma, saat 17.00: Aralarında Manisa Olay, Denge, Yenigün, Hür Işık, Yarın, Güne Bakış, Manisa Manşet, Manisa Haber ve Manisa Hayat gazetelerinin ve televizyonların temsilcileriyle, saat 17.00’de başlayıp, 19.30’a kadar süren bir sohbet gerçekleştirdik.
l 10 Mayıs Cuma, saat 20.00: Anemon Otel’de “siyasî parti temsilcileri”yle, yemekli bir toplantı gerçekleştirdik... Toplantıya; davetimize rağmen CHP ve MHP’den temsilci katılmadı.
Buna karşılık AK Parti’nin, Saadet Partisi’nin, BDP’nin, Yeşil ve Sol Gelecek Partisi’nin, Halkların Hakları Demokrasi Partisi’nin, Emek Partisi’nin il başkanları veya temsilcileriyle 2 saati aşkın bir toplantı gerçekleştirdik.
Yemeğin başlarında, Manisa Valisi Sayın Halil İbrahim Daşöz de hazır bulundu... Kısa bir selâmlama konuşmasının ardından, başka bir programa katılmak üzere, izin isteyip aramızdan ayrıldı.
STK’LAR VE AKHİSAR
l 11 Mayıs Cumartesi, saat 10.30: Sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle birlikte kahvaltıda bir araya geldik...
Manisa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ertuğrul Aytaç başta olmak üzere Alevi Kültür Derneği’nden Serpil Hanım, Kırsal Kalkınma Derneği’nden Gediz Acar, Altı Nokta Körler Derneği Başkanı ve İşçi Partisi Temsilcisi Arif Zengin, Atatürkçü Düşünce Derneği Manisa Şube Başkanı Nilüfer Özkan, Sağlık İşçileri Sendikası Şube Başkanı Figen Pehlivan, Avrupalı Gençlik Derneği Başkanı Hilmi Polat ile Empati Kadın ve Çocuk Derneği Başkanı Nuran Ocak’la iki saati aşkın bir sohbet yaptık...
l 11 Mayıs Cumartesi, öğleden sonra: Akhisar’a gittik ve yemeklerimizi yedikten sonra, “MHP’lilerin aleyhte gösterileri”ne rağmen caddede yürüyüp hem esnafla, hem de çay bahçesinde oturan Akhisarlılarla sohbet edip, görüşlerini öğrenme imkânı bulduk.
l 11 Mayıs, saat 20.30: Otele dönüp, STK’lar ve iş adamlarıyla akşam yemeğinde bir araya geldik...
Memur-Sen Şube Başkanı Mehmet Emin Sofuoğlu’nun, oldukça derinlikli konuşmasından sonra, Celal Bayar Üniversitesi Rektörü Sayın Prof.Dr. Mehmet Pakdemirli’yi, KESK’ten Ali Gök’ü, Sadık Özkasap’ı, Manisa Tabip Odası’ndan Dr. Rahmi Sever’i, Ziraat Mühendisleri Odası’ndan İbrahim Devran’ı, Manisa Genç İşadamları Derneği’nden Ömer Özkara’yı, Avrasya Genç İşadamları Derneği’nden Fatih Efe’yi, Dr. Münir Çelik’i, Eğitim-Bir-Sen’den Yüksel Bey’i, Manisa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Ahmet Sofuoğlu’nu, Sağlık-Sen’den Mustafa İrşat’ı ve Hamza Gökdeniz ile MÜSİAD Şube Başkanı Abdullah Tekin’i dinledik, müstefid olduk...
CELAL BAYAR’DA ÖĞRENCİLERLE
l 12 Mayıs Pazar, saat 11.00: 36 bin öğrencinin öğrenim gördüğü Manisa Celal Bayar Üniversitesi’ne gidip, 25 civarında öğrenci ile bir araya geldik, onların hem “görüş”lerini hem de “endişe”lerini dinledik.
Muammer Çetin’in, Fatih Bayrak’ın, Furkan Kaya’nın, Ahmet Altun’un, Selime Barcın’ın, Seren Dönmez’in, Abdülkadir Tartılacı ve Ömer Kara’nın soruları ve görüşleri dikkate değerdi, hepsini not ettik, saat 15.00 uçağı ile de İstanbul’a döndük.
Bu vesileyle; yakın ilgilerinden dolayı Vali Halil İbrahim Daşöz’e, üniversite rektörü Mehmet Pakdemirli’ye, Akhisar Belediye Başkanı Salih Hızlı’ya ve güvenliğimizi sağlayan “emniyet mensupları”na teşekkür ediyorum.
Anlayacağınız;
Cuma, Cumartesi ve Pazar’ı alan 3 günde, birçok insanla bir araya geldik, onlarla saatlerce konuştuk...
Bütün “yıpratma” ve “itibarsızlaştırma” çabalarına rağmen görevimizi lâyıkıyla yapmaya, “saldırı”lara ve “provokasyon”lara göğüs germeye çalışıyoruz.
HEP AYNI GÖSTERİ
“Provokasyon” dedim de aklıma geldi... Yazımın başında da ifade ettiğim gibi, Cuma günü “yerel basın temsilcileri” ile bir araya geldik.
Heyet Başkanımız Tarhan Erdem, tam açış konuşmasını bitirmişti ki, Günebakış Gazetesi Sahibi olduğunu söyleyen Mevlüt Çırakoğlu’nun; “Türke Türk propagandası” yapmayı amaçlayan şovu başladı.
“Bu salonda niye Türk bayrağı yok?.. Niye İstiklâl Marşı okunmadı?” diye bağırdı ve hemen yerdeki çantasını açıp, Türk bayrağı çıkardı ve bunu Tarhan Erdem’e vermeye çalıştı...
Tarhan Erdem, son derece kibar bir ifadeyle; “Bu yaptığınız hem bize, hem Türk bayrağına hakarettir” dese de, Mevlüt Çırakoğlu, belli ki “hazırlıklı” gelmiş.
Bağırmaya devam edince, bu defa Prof. Baskın Oran bağırmaya başladı;
“Tanıdım seni” dedi;
“Tanıdım seni!.. Sen hemen her salonda, her caddede boy gösteren o provokatörsün!.. İşiniz-gücünüz, bir şekilde olay çıkarıp, toplantıyı sabote etmek!”
Tarhan Erdem’in; “Çık dışarı” demesiyle, Mevlüt Çırakoğlu dışarı çıkarıldı ve toplantıya ancak bu “gösteri”den sonra devam edebildik...
Bu vatandaş, ertesi günkü gazetesinde, “Yazıklar olsun” dediği bizleri “Türk bayrağından utanmak ve rahatsız olmakla” itham etmiş, iyi mi?..
TEK SUÇLU FANATİKLER Mİ?
Ona bir sözüm yok... Sözüm, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na...
“Eserinizle övünebilirsiniz!”
Ankara’dan kışkırttığınız MHP’liler, Ülkücüler, CHP’liler ve “gazeteci”(!)ler, yurdun her tarafında terör estiriyor, provokasyon sergiliyor!..
Bu işler, sadece “bayrak”la, “bağırmak”la ve “slogan”la kalsa, hiç dert değil!..
Ama İstanbul’da Galatasaray ve Fenerbahçe arasında oynanan maçtan sonra neler yaşandığını, bir gencin bıçaklanarak nasıl öldürüldüğünü, İzmir’de de Göztepe ile Tavşanlı Linyitspor arasında oynanan maçta, stadyumun nasıl tahrip edildiğini hepimiz gördük, biliyoruz...
Peki, bu olaylarda tek suçlu “fanatik taraftarlar” mıdır?..
Bence, en büyük suçlu; maç öncesi ve sonrasında “tahrik dolu sözler” sarfeden ve ortamı geren “kulüp yöneticileri”dir!..
Bu nahoş olaylarda nasıl ki asıl suçlu “kulüp yöneticileri”dir, Akil İnsanlar’a yönelik saldırılarda da Devlet Bahçeli ve MHP yönetimi ile CHP ve İP’in büyük rolü vardır.
Demedi, demesinler!..
Manisa’dan not ettiğim soru ve görüşler
Manisa ve ilçesi Akhisar’da dinlediğimiz vatandaşların, STK temsilcisi, parti yöneticisi ve iş adamlarının soru ve endişelerinden birkaçı şöyle:
“Türkiye Cumhuriyeti bölünecek mi?.. Çözüm süreci başarıyla ulaşmazsa ne olur?.. PKK’nın çekilme sürecinde kirli eller devreye girebilir mi?.. BDP’lilerin tahrik dolu sözlerini ve tavırlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?.. Çözüm Süreci’nden maksat, Başkanlık Sistemi’ni getirmek mi?.. Akil İnsanlar fikir mi empoze ediyor, görüş mü alıyor, yoksa gaz mı alıyor?.. Barış geliyorsa, karakol inşaatları niye devam ediyor?.. Türk de ölmesin, Kürt de... Bir Kürt olarak özgürce yaşamak istiyorum... Savaşın iyisi, barışın kötüsü yoktur... Apo’ya af çıkacak mı, T.C. kalkacak mı, PKK ayrı devlet kuracak mı?.. Konuşurken matematiği unutalım, acıları yarıştırmayalım... Hiç kimsenin ötekileştirilmediği bir ülke istiyoruz...”
Gördüğünüz gibi, sorular ve görüşler böyle... Bir “görüş” de benden... Ege Heyeti’nde olduğum halde, program önceden yapıldığı için Salihli’ye gidemedim, iyi mi?.. Salihlili hemşehrilerimden özür diliyorum... En yakın zamanda görüşürüz inşallah...