65. Yılında İsrail’in İnsanlığa 65 Önemli Katkısı
14 Mayıs, İsrail’in kuruluşunun 65. Yıldönümü. İsrailliler için bir “kuruluş”u hatırlatan bu tarih, esasen bir gaspın, bir işgalin, insanlık tarihine sürülen kara lekenin, kısacası bir felaketin yıldönümüdür. Zaten Filistinliler de bu tarihi “Nakba” yani “büyük felaket” günü olarak hatırlıyor. Felaket günü, çünkü yurtları yuvaları ellerinden alınan Filistinlilere her çeşit zulmün, ambargo ve katliamın reva görüldüğü bu 65 yıl, arkasında yüzbinlerce Filistinli şehit, bir o kadar da dul, yetim ve öksüz bıraktı. İsrail Savunma Bakanlığı verileri bile 1920-2012 yılları arasında şehit edilen Filistinlilerin sayısının 90 bin 794 olduğunu gösteriyor.
Bilindiği gibi İsrail devletinin fiili olarak kurulma süreci, 1897 yılında Theodor Herzl’in İsviçre’de I. Dünya Siyonist Kongresi’ni toplaması ile başladı. Kongreden Filistin topraklarının gasp edilerek bir Yahudi devleti kurulması kararı çıktı. Başta İngiltere olmak üzere Batılı devletler de bu kararı destekledi. Derhal durumdan vazife çıkaran belki de tek vazifesi bu olan Birleşmiş Milletler, 29 Kasım 1947'de, Filistin topraklarının yüzde 56'sının 650 bin kişilik Yahudi nüfusuna, yüzde 44'ünün ise 1 milyon 300 bin nüfusu bulunan Filistin'e verilmesini ve Kudüs'ü uluslararası statüye alan bir planı onayladı. İsrail devletinin kuruluşu, 14 Mayıs 1948 tarihinde ilan edildi.
Ancak bu oranlarla yetinmeyen İsrail, 1948'de Filistin'in neredeyse yüzde seksenini işgal etti, Yahudi halkı bölgeye yerleştirirken yerli Filistin halkına "etnik temizlik" uyguladı. 1950 yılında BM tarafından yayınlanan rapora göre dönemin Filistin nüfusunun yaklaşık yüzde 60’ına tekabül eden 957 bin Filistinli topraklarından göç ettirildi. Günümüzde yeryüzünde yaşayan 11 milyon Filistinlinin 5 milyonu hala mülteci durumunda. Bu da dünya üzerindeki her iki Filistinliden birinin mülteci kamplarında zor şartlar altında yaşam savaşı vermesi anlamına geliyor. Öyle ki bugün Ürdün nüfusunun yarısı Filistinlilerden oluşuyor.
1948’den bugüne İsrail’in haritada kapladığı alan ve nüfusu her geçen gün artarken, Filistin toprakları da tıpkı nüfusu gibi her geçen gün azalıyor. İsrail Merkezi İstatistik Bürosunun verilerine göre geçtiğimiz yıl İsrail’in nüfusu 137 bin kişi artmış ve İsrail’deki Yahudi nüfusu ilk kez 6 milyonun üzerine çıkmış. Bu verilere göre İsrail’de yaşayan Yahudi oranı yüzde 75’e ulaşırken 1,6 milyon olan Filistinlilerin oranı da yüzde 20,7’lik bir orana gerilemiş. Başbakan Benyamin Netanyahu da geçtiğimiz hafta düzenlenen Holokost’u anma törenlerinde İsrail’in artan nüfus oranına dikkat çekerek “Holokost’ta 6 milyon Yahudi yaşamını yitirdi. Ancak bugün İsrail kurulduğundan beri ilk kez İsrailli Yahudi nüfusu 6 milyonu geçmiş bulunuyor. Siz İsrail vatandaşları, bizim zaferimizin şahidisiniz. Holokost uçurumundan Siyon tepesinin zirvesine kadar tırmandık. Derin bir çukurun dibinden doruklara ulaştık. ” demiş.
İsrailli bir internet sitesi de cûş’u hurûşa gelip “65. Yılında İsrail’in İnsanlığa 65 Önemli Katkısı” başlıklı bir liste yayınlamış. İnsan bu başlığı görünce, adı insanlık düşmanlığı ve terörle eşleşen bir devlet, insanlığa hangi katkıları sunmuş olabilir ki, diye meraklanmadan edemiyor. Ben de meraklandım ve hemen sıralananlara baktım.
O katkılardan bazıları şöyle imiş:
-İsrailli bir şirket su gerektirmeyen bir tuvalet geliştirdi. Kendi enerjisini üreten bu tuvalet, katı atıkları 30 saniyede kokusuz ve steril gübre haline getiriyor.
- 50 sene kadar önce Viktorya gölündeki sazan balığı Ugandalı köylülerin en önemli protein kaynağıydı. Fakat bu göle Nil levreği getirilince sazanlar azalmaya başladı. 2 metreye kadar varabilen bu balığı yakalamak için imkânları olmayan köylülerin çocuklarında protein eksikliği görülmeye başlandı. İsrailli bir profesör geliştirdiği proje ile köylülere havuzlarda sazan yetiştirme tekniklerini öğretti ve protein eksikliği sorunu kökten çözüldü.
-Orta ve Batı Afrika’da yok olma tehlikesi içinde olan binlerce hayvan İsrailli bir firmanın Kamerun'da kurduğu "Son Büyük Maymun” adlı, Afrika’daki vahşi hayvanları koruma kanunlarına uyulduğunu denetleyen ilk sivil toplum kuruluşu sayesinde daha güvenli bir hayata kavuştu.
-İsrail Deniz Kaplumbağası Kurtarma Merkezi, Akdeniz’de yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalan kaplumbağaların kurtarılması için yoğun çaba gösteriyor.
-İsrailli bir bilimadamı köpeklere kenelerden geçen bulaşıcı ve tehlikeli bir hastalığa karşı aşı geliştirdi.
-İsrailli bir psikolog travma sonrası stres bozukluğu yaşayan Amerikan savaş gazilerini iyileştirmek için yeni bir tedavi metodu geliştirdi.
-2010 yılında Haiti’de meydana gelen depremde sağ bacağını kaybeden profesyonel dansçıya İsrailli bir uzman tarafından hassas bir protez bacak üretildi.
-İsrail, Güney Sudan'da yerli çiftçilere İsrail tarım teknolojileri ve yöntemlerini öğretmek üzere model tarım köyü kurdu. Amaç, bu genç Afrika ülkesinde tarımın geliştirilmesi.
-Gazze filosu nedeniyle iki ülke arasında yaşanan diplomatik krize rağmen İsrail, Ekim 2011’de Van’da meydana gelen deprem sonrası Türkiye’ye yardım teklif eden ilk ülke oldu. İsrail, 1999 yılında meydana gelen depremde de Türkiye’ye yardım göndermişti.
-İsrail, 4 Ocak 2010’da Haiti'de meydana gelen ve üç yüz bin kişinin ölümüyle sonuçlanan deprem sonrası felaketzedelere gönderdiği süratli yardımlarla dünyanın övgüsünü kazandı.
-2010 yılında Haiti’de meydana gelen depremde sağ bacağını kaybeden profesyonel dansçıya İsrailli bir uzman tarafından hassas bir protez bacak üretildi. Dansçı, şimdi İsrail’e teşekkür etmek için daha çok dans ediyor.
-İsrail, 2004 yılında Sri Lanka’da meydana gelen tsunami sonrası bu ülkeye yardım gönderdi. 2007’dePeru’da meydana gelen deprem sonrası bölgeye sağlık personeli gönderdi.
-Japonya’da meydana gelen tsunami sonrası İsrail, bölgeye sahra hastanesi kurmak için doktor ve gönüllüler gönderdi.
-İsrail, ABD’de 2012’de meydana gelen Sandy kasırgası sonrası bölgeye yardım ekipleri gönderdi.
Ne yalan söyleyeyim “65 yıl gibi kısa bir süre içerisinde insanlığa bu kadar faydalı olmuş bir millete haksızlık mı ediyoruz acaba?” diye endişe ile baktığım listenin yarısının sadece bir madde ile özetlenebilecek deprem yardımları diğer yarısının da kaplumbağa ve maymunla dolu olduğunu görünce derin bir “oh” çektim ve rahatladım.
Yazısında listede yer alan mükerrer maddeleri ayıklayıp İsrail’in insanlığa sunduğu katkıları 11 maddede özetleyen yazar, öğüt vermeyi de ihmal etmemiş. Bakın ne diyor insanlık aşığı yazar:
“İsrail’in çevresindeki ülkeler kendi içlerindeki çekişmelerden ve savaşlardan dolayı gelişemezken İsrail bir yandan Ortadoğu sorunuyla uğraşıyor diğer yandan da teknolojisini geliştirerek tüm insanlığın yararına sunuyor.
Filistinliler, İsrail ile barış yolları arayıp ekonomilerini geliştireceklerine dogmaların peşinde koşmayı ve her geçen gün radikalleşmeyi tercih ediyorlar.
Acaba, İsrail’in komşuları biraz daha zeki olup da İsrail ile savaşmak yerine, İsrail ile işbirliği yapıp dünya üzerinde Ortadoğu’yu yeni bir ekonomik cazibe merkezi haline getiremez miydi? Ve insan soramadan edemiyor. Durum böyle olsaydı Filistinliler, Suriyeliler halen bugün bulundukları durumda mı olurlardı?”
Biz biliyoruz ki, İsrail’in insanlığa katkıları diye değil 65, 65 bin maddelik bir liste bile hazırlansa bu listede sevgi, barış, kardeşlik ve insanlığa katkı, asla yer almaz.
“Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını (yakında) göreceklerdir.” Şuara 227
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.