Siyasî İktidar ve Dinî Baskı Grupları
Politika sahnesinde ve arenasında sadece siyasî partiler değil başka güçler de vardır. Siyasî partilerden çok daha güçlü, çok daha ağır baskı grupları mevcuttur. Ekonomi ve finans güçlerinin de ağırlığı büyüktür. Sendikaların siyaset dışında kaldığını iddia etmek realiteleri görmemek olur. Masonların, dinî cemaatlerin, tasavvuf tarikatlarının da ağırlığı vardır.
2000’li yıllarda Türkiye’de bazı dinî gruplar büyük siyasî, iktisadî, mâlî (finansla ilgili) güçler haline gelmiştir.
Bazı gruplar siyasî iktidarla iyi geçinmekte, işbirliği yapmaktadır. Bazıları ise muhaliftir.
Siyasî iktidarla muhalif bir grup arasında şu anda sanki gizli bir savaş vardır.
Bu konuda dehşetli bir satranç oynanmaktadır. Satrancın geri planında ABD, İsrail, Haçlı mihraklar, CIA, MOSSAD bulunmaktadır.
Yargıda, poliste, üniversitelerde, temel kurumlarda kadrolaşma ve bu kadrolaşmayı önleme faaliyetleri yoğundur.
Bendeniz durumun analizini yapacak değilim. Durumum böyle bir analiz yapmaya müsait değildir.
Sadece günün çok önemli bir krizine ve konusuna dikkat çekmek istiyorum.
Yukarıda mahiyetini anlattığım konu çok hassas bir konudur. Yazarken konuşurken çok dikkat edilmelidir.
İki tür darbe vardır: Askerî darbe, sivil darbe.
Türkiye askerî darbelerden çok çekti, bunlar yüzünden geri kaldı.
Halkın oyuyla gelen bir iktidar, yine halkın oyuyla gitmelidir.
Bir ülkeyi ve sistemi batıran büyük kötülüklerden biri, emanetlerin ehil olmayan kimselere, yandaşlara, bizdenlere dağıtılmasıdır.
Bir kimsenin bir makama, mevkie, başkanlığa getirilmesini haklı kılacak sebep sadece bizden olması değildir. İlle de bizden birinin o makama geçmesi isteniyorsa, bizdenliğin yanında ehil olması gerekir. Öyle bir ehliyet ki, rakiplerinkinden üstün olacak.
Türkiye Müslümanları bir tek cemaatten, gruptan, parçadan ve fırkadan ibaret değildir. Cemaatler vardır… Tarikatlar vardır… Büyük küçük parçalar vardır…
Tekelcilik yapılır ve bir cemaat veya fırka ülkeye el koymak isterse sonunda büyük bir fitne ve fesat çıkar.
Türkiye Müslümanlarının yapacağı ilk şey, bütün İslamî cemaatleri ve fırkaları bir konfederasyon veya federasyon çatışı altında birleştirmektir.
Böyle bir birliğin elbette bir genel başkanı olması gerekir.
Bu başkanın da bütün Müslümanları temsil edecek alim, fazıl, kültürlü, ahlaklı, muktedir bir zat olması gerekir.
Bu zat dünyaya dönük ve nefsine mağlub olmamalıdır.
Müslümanlar bu ülkede çoğunluğu oluşturmaktadır ama son yüzyıl boyunca egemen azınlıklar, vesayetçi diktatörlükleri tarafından ezilmişlerdir.
Bu kötü duruma son vermek istiyorsak, bir Ümmet çatısı altında birleşmeliyiz.
Birliğe engel olan sekter zihniyetten kurtulmalı, bütün cahilî holiganlıkları, fanatizmleri, militanlıkları bırakmalıyız.
Hiçbir İslamî cemaat, öteki cemaatleri yok sayarak tek başına hareket etmemelidir.
İslamî hizmetlere ve faaliyetlere; Siyonist, ABD, AB, Evangelist, Haçlı, Kapitalist ve Liberal derin güçlerin burunlarını sokmalarına izin vermemeliyiz.
Allah Kur’anda, Peygamber (Salat ve selam olsun ona) Sünnetinde biz mü’minleri, kafirleri ve İslam düşmanlarını dost ve veli edinmemek konusunda uyarmaktadır.
Kafirlerin, münafıkların, mürtedlerin, emperyalistlerin ve sömürgecilerin en büyük korkusu Müslümanların birleşip Ümmetleşmeleridir. Ümmet önlemek için Müslümanları bine yakın ve hepsi birbirinden kopuk irili ufaklı parçaya bölmüşlerdir.
Düşmanlarımız Ehl-i Sünneti yıkmak, onun yerine paramparça bir İslam Protestanlığı getirmek için yıllardan beri çalışıyor. Maalesef büyük kaosa ve anarşiye sebep olmuşlardır.
Din ile dünya, İslam ile siyaset ayrı değildir ama Müslümanlar mukaddesatı siyasete alet etmemeli, siyasetin üzerinde tutmalıdır. Alet edilecekse din siyasete değil, siyaset dine alet edilmelidir.
Dünya bir leştir, tâlibi köpektir buyrulmuştur.
İslamî hizmet ve faaliyetlerde tekelcilik, cemaatçilik yapılmamalıdır.
İslamî hizmet ve faaliyetler mu’temen kimselere danışılarak yürütülmelidir.
Emânetleri ehliyetsiz bizdenlere vermek dâvamıza hıyanet olur.
Her şeyden önce birlik… Ehliyetli bir İmama biat ve itaat etmek… Ümmet çatısı altında birleşmek… Genel bir ıslah faaliyeti v halk eğitimi başlatmak…
İslamî hizmetlerin, faaliyetlerin, toplulukların içine maalesef dini imanı para, maddî menfaat, nefs-i emmare, ün, alkış olan birtakım sefil ve beyinsiz arivist hergeleler girmiştir. Bunların mutlaka tard edilmesi, kusulması gerekir.
Kur’an, Sünnet, İslam ahlakı, Şeriat, hikmet, akl-ı selim; birliği, Ümmeti, bir İmama biat ve itaati emr ederken biz hala darmadağınık vaziyetteyiz.
(İkinci yazı)
Kırk Yıl Kaynatsan Birleşmezler
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacak, biri müstesna bunlar cehennemliktir” buyurmuş; siz ise bütün fırkalar, mezhepler, hizipler birleşsin şarkıları okuyorsunuz. Soruyorum nasıl birleşecekler?
1. Ashabı Kiram efendilerimizi sevenlerle, sadece üç (veya dört) kişi sahabedir, ötekiler münafık ve kâfirdir diyenler nasıl birleşecek?
2. Hz. Ali kerremallahu vecheh efendimize kafirdir, katli vacibtir diyen Haricîlerle nasıl birleşeceğiz?
3. Müslümanların çoğunluğunu müşrik ve kafir ilan eden Necdîlerle aramızda nasıl birlik olacak?
4. Peygamber Efendimizin türbesini yıkmak ve düzlemek isteyenlerle nasıl birleşeceğiz?
5. Allaha noksan sıfatlar, mekan, insanlarınki gibi organlar, cihet, cisim izafe edenlerle; Onu kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh bilenler nasıl birleşecek?
6. Osmanlı devleti ve hilafeti kafirdir, ona başkaldırmak vacibtir diyen âsi ve bâğilerle; Osmanlı devleti bir İslam devletidir, hatâları olsa da ona itaat gerekir diyenler nasıl birleşecekler.
7. Şefaati, kabir ahvalini inkar eden Mutezile ile Ehl-i Sünnet nasıl birleşebilir?
8. Peygamber bir postacı idi, öldü işi bitti diyerek Efendimizi ve Sünnetini inkar eden yahut hafife alanlarla; Sünneti dinin ve Şeriatin ikinci ana kaynağı kabul eden Sünnîler nasıl birleşebilir?
9. Allah katında tek din İslamdır ayetine uyanlarla; hayır bu devirde üç hak ibrahimî din vardır, üçünün mensupları da ehl-i necat ve ehl-i Cennettir diyenlerin birleşmesi mümkün müdür?
10. Paşayı evliya kabul edenlerle, Paşaya muhalif olanlar nasıl birleşecek.
11. Kur’anın bütün muhkem ayetlerinin hükümleri Kıyamete dek geçerlidir diyen Ehl-i Sünnet ile; Kur’andaki üç yüz küsur muhkem ayetin hükmü günümüzde geçerli değildir, onlar tarihseldir diyen Fazlurrahman mezhebi mensupları nasıl birleşecek?
12. Taqiyye ve kitmanı namaz gibi farz kabul eden, taqiyye ve kitmanı terk etmenin dini terk etmek olduğunu beyan eden taqiyyecilerle; böyle bir inancı ve görüşü kabul etmeyenler nasıl birleşecek ve anlaşacak?
13. Farmason, taqiyyeci, bulaşık Afganîyi baş tacı ve imam kabul edenlerle; bu adamı red edenler nasıl birleşecekler?
14. Tağutlara karşı olanlarla Tağutları sevenler ve onlarla işbirliği yapanlar nasıl birleşecek?
Hayır hayır hayır!.. Hak ile bâtıl birleşemez…
HizbürRahman ile ahzabüttâğut birleşemez.
Kur’ana bütün olarak inananlarla, Allahın bazı ayetlerini kabul, bazı ayetlerini red edenler birleşemez.
Rahmana ibadet edenlerle Deccal-perestler birleşemez.
Sadıklarla kâzibler ve hâinler birleşemez.
Birleşme ancak Kur’an, Sünnet, icma, cemaat, Sevad-ı âzam dairesi içinde olur.
Birleşme ancak sahih itikad ile olur.
Birleşme ancak dört hak fıkıh mezhebi dairesi içinde olur.
Haricilerin, Rafizilerin, Reformcuların, Afganicilerin, Abduhçuların, Fazlurrahmancıların, Mutezilenin, Necdîlerin, modernistlerin, mezhep inkarcılarının, Kadiyanilerin, Üç Hak ibrahimî din vardır deyenlerin ve diğer firak-ı dallenin birleşmesi mümkün değildir, muhaldir.
Bunları bir kazana koyup kırk gün değil, kırk yıl değil, dört yüz sene kaynatsanız yine birleşmezler.
Çünkü hak ile bâtıl birleşmez, birleşemez.
Birleşme Ehl-i Sünnette olur.
Sünnî olup da, Ehl-i Sünnet dairesi içinde birleşmeyenler ayıplanmaya layıktır.
Bütün Sünnî Müslümanlar!... Birleşiniz!..
20.05.2013