Dededen toruna
Sevgili yavrum, bu mektup eline geçtiğinde hayatta olur muyum yoksa olmaz mıyım bilemiyorum. Geleceği ancak Allah bilir. Artık ayaklarım tutmuyor, gözlerimin feri gitti, hafızam zayıfladı… Bana ait olmayan bu beden beni terk etmeye hazırlanıyor. Ömrüm bir bahar yağmuru gibi geçip gitti…
Seksen yıllık bir ömür ve bundan süzülüp gelen yaşanmışlıkları anlatmaya dermanım yok ama senin pek çok şeyden yoksun kalacağını şimdiden görebiliyorum…
İnsanlar donuk birer robot gibi duygularından sıyrılacak ve geriye özlemle bakacaklar… O zaman karşılıksız yapılan iyilikleri, karşılıksız verilen ekmeği, karşılıksız verilen selamı, tebessümü bir masalın kesitlerini okur gibi okuyacak ve nereden nereye gelmişiz diyeceksin. Bizler bugün insanlığın yavaş yavaş öldürüldüğünü ve sevginin katledildiğini konuşuyoruz ama hâlâ yönünü erdem ve iyiliklerden yana çevirenler var hamdolsun. Fakat bu değerler için kazılan mezarları şimdiden görüyor ve senin için endişeleniyorum. Yorgunuz ve hep beraber bir yokuşu tırmanıyoruz. İnsanların çoğu yürümekten vazgeçip geri dönüyor, zorlukları göze alarak insan kalmaya çalışanlar ise el ele tutuşarak bu yokuşu tırmanmaya çalışıyorlar. Şimdi bütün bu anlattıklarım sana hayal gibi gelebilir ama gerçek!
Biliyorum sen başka bir çağın insanı olacaksın… Parmaklarının ucuyla dünyanın öbür ucuna kadar ulaşacak, oturduğun yerden pek çok şeye sahip olacak ve elini soğuk sudan sıcak suya sokmayacaksın. Ama insanlık katledilmişse bütün bunların tek başına ne anlamı olabilir ki? Yeryüzünde en değerli şey insanlık adına çalışmaktır yavrum. Ama bu o yokuşu tırmanmadan olmaz. Bu nedenle duanı yapıp bu yokuşu tırmanmaya çalışacaksın. Seni yolundan çevirmeye çalışanlar olacak ama aldırmayacaksın. Zira en değerli yürüyüş insanlık adına yapılan yürüyüştür.
Sana tertemiz sevgi ve erdem dolu bir dünya bırakmak isterdim yavrum ama yapamadım hakkını helal et
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.