Suriye’de maskeler düşerken!
Haberi duyar duymaz “ ‘Hizbullah’ın adını ‘Hizbüşşeytan’ olarak değiştirmesi yetmez!” diye bağırarak ayağa fırlayan âkil dostum asıl bombayı patlattı: “İran da adındaki İslâm ibaresini çıkartsın; hala, İran’ı ‘İslâm Cumhuriyeti’ zannedip her yaptığına kılıf arayan, zihin zembereği yerinden oynadığı için rotasını şaşırmış marazlı tipler var etrafta çünkü!”
Âkil dostum yerden göğe kadar haklı. Nitekim meşhur İslâm âlimi Prof. Selman El-Avde şöyle diyor: “İran bir İslâm Cumhuriyeti değildir. Bilakis Allah adına öldüren Farsçı ve mezhepçi bir devlettir.”
DİRENİŞ EKSENİ, TÜKENİŞ EKSENİ OLDU!
‘Enformatik cehalet’ körlüğü hiçbir illete benzemiyor; tedavisi çok müşkül! Hele bir de bu illete ‘siyasi yobazlık’ ve ‘ahmaklık’ da eklenirse ortaya tam bir belâ-i mübrem çıkıyor.
Suriye meselesinde de durum aynen bu şekilde cereyan ediyor maalesef!
Nasrallah öksürse, Ahmedinejad el sallasa manşet yapan medya da, bu cenahı terörist ilan etmek için yarışan basın da bugün şaşkın! Birincisi eli kanlı bu zalimlere zalim derken hâlâ zorlanıyor, ikincisi ise neredeyse bu zevatı aziz ilan edecek! Garabetten garabet beğen!
Bir kesim de yıllardır, ‘direniş ekseni’ edebiyatıyla, safderun İslamcı dostları, emperyalizm karşıtı duyguları suiistimal ederek yanlış kıbleye doğru namaza durdurmadı mı?
Daha dün bir gazeteci arkadaşım, Müslüman Kardeşlerin Hizbullah’a karşı duruşunun İslam kardeşliğine zarar verdiğini iddia ediyordu. Yahu, Suriyeliler ve İslam âlemi niçin durduk yerde Hizbullah ve İran karşıtı olsun! Suriye’ye girip binlerce insanı katledenler, fitne ateşini yakanlar İslam kardeşliğine zarar vermiyor da, masumları müdafaa edenler mi zarar veriyor? Banyas-Reyhanlı hattında tarihin en vahşi katliamlarından birisini gerçekleştiren şebeke bölgeyi kan gölüne çevirmiyor da bunlara karşı duran Suriyeliler ve Türkiye hükümeti mi bölgeyi karıştırıyor!
MEZHEP ÇATIŞMASININ ÖNÜNE NASIL GEÇİLİR?
Meseleyi ‘mezhep çatışması’ olarak okuyarak meş’um ‘blok’un katliam ve zorbalıklarını haklı çıkartmaya çalışanlara en güzel cevapları yine az da olsa Şii kesimin insaflı ilim ve entelektüel çevreleri veriyor. Ama asıl cevabı, sahada bilhassa son günlerde Kusayr’da Hizbullah’a ve Suriye’nin diğer bölgelerinde Esed rejimine ağır darbe vuran Suriyeliler veriyor; verecekler de!
‘Mezhep çatışması’ oyununa gelmemek lazım; bu önemli. Ancak, çatışmayı mezhep temelli tırmandırarak Suriyelilerin Kurtuluş Savaşı’nı lekelemek isteyenlerin oyununa gelmemek de bir o kadar mühim ve hayati. Bu fitnenin kaynaklarını bilerek, bu odakları deşifre ederek ve bunlarla mücadele ederek ancak mezhep savaşının önüne geçilebilir.
ŞAM’IN HÜRRİYETİ BİZİM HÜRRİYETİMİZ DEMEK!
Suriye’de küresel ve bölgesel güçlerin, Hizbullah ve CHP gibi partilerin ve medyadaki uzantılarının maskeleri bir bir düşüyor artık. Kim kimin hizbi, taraftarı ve dostu olduğu ortaya çıkıyor; ‘fark’ oluyor! Bedeli çok ağır olsa da Suriye İnkılâbı ümmetin inkılâbı olarak yaşanıyor, devam ediyor…
Şam, İran için Tahran’dan daha önemli olabilir; ki öyle bugün! Kezâ Şam, Hizbullah için Beyrut’tan daha mühim olabilir; ki öyle bugün!
Suriyeliler için ise Şam, canlarından bile aziz ve mühim.
Bizim içinse bugün Şam’ın hürriyeti, İstanbul’un fethi kadar önemli!
Şam’ın hürriyeti bizim de hürriyetimiz demek çünkü…
560 sene önce bugün, İstanbul’un fethiyle nasıl yeni bir asır başladıysa, Şam’ın hürriyeti ile de İslam Âlemi için yepyeni bir dönem başlayacak inşâallah!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.