Rakı rahatsızlığı
Bu ülkede iki şeyin aslı, dokunulmazlığı esastır.
Birincisi kadıncılığın, ikincisi rakının…
İkisini de alın koklayın, göreceksiniz ki burnunuzun direğine ta Tanzimat yalakalığından gelme anayasal şiddetinde bir hava esecektir.
Aydın havası diyemiyorum, çünkü iktidar alkol satışlarını belli kurallara bağlamaya kalkışınca sermayenin akşamcılardan elde ettiği yüklü gelir suya düşecek diye ödleri kopuyor.
Narayı irticadan alıyorlar Kemalizm’de noktalıyorlar…
Nasıl olur?
Sen benim nerede, ne zaman ve de kaç litre rakı devirme hürriyetimi nasıl kısıtlarsın?
Hem bu kısıtlama başta demokrasi ilkeleriyle Kemalizm’in senfonisine ters düşemez mi?!. Hadi söylemiş olayım, kanla irfanla kurduğumuz cumhuriyet tehlikeye girmez mi?!.
Yetkililer de bu tip sızlanmaların önünü kesmek için bakın ne diyorlar.
Diyorlar ki, bu şeytan pisliğini yasaklamıyoruz, aksine ayak takımının elinde oyuncak olmasına engel oluyoruz. Kokunuz korkunuz başkalarını rahatsız etmesin.
İsterseniz tıksırıncaya kadar için de; hayvan gibi değil, insan gibi evinizde için.
Hani bir de hoşgörülüğümüz(!) var ya.
İşte onun gereği, veya Kopenhag kriterleri gereği, içki içmeyip de ayran içenlerin kınanmaması için akşamcıların da hoş görülmesi gerekiyor.
Sen benim şişemi elleme, ben de senin taze ayranına karışmayayım.
Böylece kurulması kafaya alınan hoşgörü düzeninde daha neler yok ki.
“Kadıncılığı” ön planda tutarak ailelere kadar polis copunu dayamayı yenilikten sayanların gayesi toplumda erkek egemenliğine karşı kadın egemenliği.
Kadıncılık sefa, erkekçilik rafa!..
“Kadın erkek eşitliği” kesmeyince bu kez kadıncılığı birincilikte görmek istemelerinin başlıca nedeni para meselesidir. Bir kesim kadını paraya endeksledi.
Şimdi piyasada pezevenk nevinden bolca kadın zenginleri var.
İçkinin, uyuşturucunun, kumarın yanında kadın.
Sen kadına haya, edep, utanma, arlanma diye tutturursan bu işin piyasası kurumaya başlar. Sokaklarda başını dibini açarak teşhir eden bir tane avrat bulamazsınız.
Pavyonlar, buluşma evleri, lüks oteller zarar yazar…
Kadıncılık sektörünün alkolün yaygınlaşmasından geçtiği kesin.
Demokrasi afyonu bayıltmadan uyutmadan sömüremiyor.
Başbakan, “iki ayyaşın çıkardığı yasa” deyiverince, karşısına mağdur olarak Mustafa Kemal ile İsmet İnönü’yü çıkardılar.
Bu arada CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, inceden esti:
“Kim o ayyaşlar merak ediyorum. Yüreği varsa, kendini birazcık adam yerine koyuyorsa bunu açıklasın. Tabii ki Atatürk ve İsmet İnönü’yü kast etti.”
İşin garibi bu şahsın tarihten de haberi yok.
Mustafa Kemal ile Başbakan İsmet İnönü’nün arası içki yüzünden açıldı.
İnce, İsmet İnönü’nün yasaklı günlerini okusa iyi olur, hem de zihni açılır.
Bir içki masasında Mustafa Kemal, Başbakan İnönü’yü eleştiri bombardımanına tutunca İnönü’nün söylediği şu idi: “Bıktık senin içki masalarında verdiğin kararlardan”. İşte o cümleler İsmet İnönü’yü başbakanlıktan ederek yasaklı günleri başladı.
“Sen bana sarhoş kafa ile karar verdin nasıl dersin.”
İki arkadaş, bir daha M. Kemal’in ölüm anına kadar görüşmediler.
İşin en ilginç yanı…
Ülkeler Müslüman; Allah’ın (cc) yasakladığı içki hukuken helal.
Müslümanlar da haramlar karşısında dilsiz.
Hatta öyle ki, korkumuzdan sürekli çalıyı dolaşıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.