Canlı yayınlardaki “vurgu”larımız büyük ses getirdi.

Telefon, mesaj yağmurundan başımızı kaldıramıyoruz.
Okuyucularımız, mesajları çok daha yaygın ve dikkatli bir şekilde takip edilen Yeni Akit aracılığı ile de vermemizi istiyor.
Emir baş üstüne.
Öncelikle; bu adamların terör, şiddet, tahrik dolu eylemlerinin başladığı an ne düşündüysem bugün de aynı şeyi düşünüyorum.
Uzun yıllardır girilen her seçimde sandığa gömülen, politik tavırdan kurtarılmış hukuk mekanizmalarının her operasyonunda büyük “darbe” yiyen İttihat Terakki (İ.T.) zihniyeti, gücü bir daha ele geçirememek üzere kaybetmiş olmaktan dolayı iyice şişmiş durumda.
Bu adamların gazlarını bir yere boşaltmaları gerekiyordu, “gazlı” eylemler, bu bakımdan çok faydalı oldu!..
İkincisi; Türkiye’nin gerçekten değiştiğini gösteren bir süreçten geçtik.
İ.T. zihniyeti bir kısım medyanın gösterdiğinden çok daha az taraftar bulabildi.
Zamanında “ışık söndürme” eylemlerine oldukça yaygın bir katılım söz konusuydu şimdi katılım az sayıdaki şuursuz ve bir o kadar “mezhepçi”nin desteğini alabildi.
Üçüncüsü; bu eylemler dizisi derin soldaki derin çatlakları iyice gözler önüne serdi.
Derin solun iki partisi, eylemlerin cılız rantını paylaşma derdine düştü.
Birkaç saf vatandaşın “ağaç” dalgasına ne kirli bir tezgaha “kurban” gittiğini ortaya koyan çekişmeyi hep birlikte izledik.
Biri, “Bu ayaklanma bizim eserimizdir, rantını yedirmeyiz!” derken, öteki “Avucunu yala, buradan gelecek oylar benimdir!” yollu laflar etti.
Dördüncüsü; ellerinde utanmadan Atatürk resmini taşıyanlarla Abdullah Öcalan resmini taşıyanların “Canlar Omuz Omuza” mesajları vermiş olmaları...
İki tarafın İttihatçıları bunlar,  milyonlar bunu da gördü.
Eylemlerden çıkarttığım bir başka sonuç, bunlardan çok daha önemli.
Beşinci olarak…
İktidardaki 12 yıllık performansını genel olarak başarılı bulduğumuz AK Parti’nin medya alanında  zannedildiği kadar tesirli olmadığını gördük.
Sayın Erdoğan’ın destek verdiği, bir yerlere taşıdığı adamların kahir ekseriyeti, sanki ayağının tökezlemesini beklermişçesine gerçek suretlerini ortaya koydu.
Öte yandan, medyadaki klasik muhafazakar kafası da bilinç altının empoze ettiği “ezik-büzük” ruh halini bu sefer de ortaya koydu.
Baktık; Sayın Erdoğan’a yönelik hücumların iyice arttığı bu süreçte “tarafsız” görüntü verme çabaları, inceden inceye iğnelemeler filan…
Bunlar hep böyledir…
Mesela, 28 Şubat’ta tehdit ve baskılar arttığında pısar, hatta karşı tarafa “yaranma” arzusunu açığa vuran mesajlar verir…
Sonra…
Darbeciler sindiğinde ve milletin temsilcileri iktidarı ele aldığına ortaya çıkar, aslan kesilir ve bu kesiliş üzerinden rantı devşirir!..
Bunlar, satışa hazır tiplerdir.
Korkuları ve kişisel menfaat hırsları akıllarını aşmıştır ve bu tiplere güvenmek hata oğlu hatadır!..
¥
Sayın Başbakan ve diğer karar vericiler, “İktidardayken bize böyle hafif yollu ihanet edenler, iktidardan düştüğümüzde neler neler yapmazlar!” tefekkürünü ihmal etmemelidir.
Medyada, AK Parti’de, Bürokraside böyle “satışa mütemayil” çok sayıda tip var.
Sevgili okuyucumuz hatırlayacaktır; birçok yazımızda bu sıkıntıya el atmış ve uyarımızı çok önceden yapmıştık.
Bazı bakanların, fırsatını bulduğunda Sayın Erdoğan’ı bir kaşık suda boğacak tiplere hakları olmayan makam ve sorumlulukları verdiğini belirtmiştik.
¥
Şimdi…
Sayın Başbakan, “Hiç ummadığı kişilerin kendisine haksız yere hücum etmelerinden” şikayetçi.
Bu şikayet gayet yerinde.
Delikanlı adam satmaz!..
Delikanlı adam, tarafını belirlerken gücü değil hakkı göz önünde bulundurur.
Kimin samimi olarak kimin de “ortamın gereği” olarak destek verdiğini anlamak, bunu görmek tecrübeli bir siyaset adamı, bir millet adamı için hiç de zor olmasa gerek.
Hele bu noktadan sonra!..