Lokantamız İçkisizdir Aile Salonumuz Vardır
Şeytan taşlamaktan hayırlı hizmetleri yazmaya ve konuşmaya fırsat bulamıyoruz.
Gerçek şeytanları halletmek kolay da şeytana fedailik yapan ve insan suretinde gözüküp, normal insan gibi hareket edenlere güç yetirmek zor.
Hakiki şeytanın işi kolay. Önce “Euzü Besmele” çekiyorsun, ardından “Ya sabır” deyip, şeytandan kurtuluyorsun.
Lakin insana benzeyip, gerçek şeytanın izinden giden ve çoğu zaman, şeytanı bile şaşırtanlara laf anlatmak mümkün değil.
Allah Başbakan R. Tayyip Erdoğan’a sabır ihsan etsin, şeytanlarla mücadele gücü versin ve yoluna çıkan her türden şeytanın şerrinden muhafaza etsin. Amin.
Ne yazmak için masanın başına oturdum, neler söyledim. Bu faslı geçelim.
¥
Malum ülkemizde bir rakı tartışması var. Alkolcüler ile toplumu alkolcülerin ve alkolün zararından korumak isteyen “insan severler” arasında bir mücadele sürüp gitmekte.
Bir taraf diyor ki;
-“Alkolüme dokundurtmam.”
Bir taraf diyor ki;
-“Senin alkolüne kimse dokunmuyor, yalnız alkol sana dokununca sen topluma ve devlete zarar veriyorsun.”
Geçtiğimiz günlerin birinde, “Alkolüme dokundurtmam” diyen CHP adlı partiye mensup bir kişi; “Alkol yasağını getirenleri Allah’a havale ediyorum” demişti.
Oysa alkolü esas yasaklayan Allah’tır. Yani ilgili kişi, Allah’ı Allah’a havale etmişti. Kişinin kişiliğini ben analiz edemem.
Hükümetin yaptığı bir alkol yasağı değil. Toplumu, aileyi, çocukları, gençleri; alkolün zararlarından ve ayyaşların tehlikesinden korumaktır. Bu da devletin görevidir.
Hatta bizim daha yeni düzenleme yaptığımız yasalar, Avrupa memleketlerinde yıllardan beri işler halde olan yasalardır.
Alkol yasağından dolayı hükümeti Allah’a havale eden ve Allah’ı bir bilip, Peygamberi Hak bilen ama sırf siyasi muhalefeti yüzünden bu meselede sarhoşlardan yana olanlara, bir İslam büyüğümüzün şu sözlerini aktarayım.
-“Allah’a muhabbetin en büyük alameti O’na itaattir. Allah’a isyan halinde olup da muhabbet iddiasına kalkışmak, kişinin kendisini ve karşısındakileri aldatmasıdır.” Geçelim.
¥
Yazının başlığı, çocuk yaşımdan beri hep dikkatimi çekmiştir.
Ankara’nın Ulus, Dışkapı, Cebeci ve Samanpazarı semtlerindeki lokantaların camlarında bu yazıyı hep görür ve bir anlam veremezdim.
Neden “Lokantamız İçkisizdir” yazar. Bu da yetmez, ayrıca; “Aile Salonumuz Vardır” diye ikinci bir levha asılırdı. Gerçi hala pek çok şehrimizde aynı levhalar var.
Biraz büyüyünce anladım ki, içkili lokantalara milli dini değerlere sahip aileler “edeben ve dinen” gitmezmiş.
Ancak aile ortamından uzak kalmış ve parçalanmış aile fertleriyle veya aile kavramını kendi dünya görüşüne göre tanzim edip, diğer alkolcülerle aynı mekânı paylaşmakta mahsur görmeyen şahıslar gidermiş.
Tabi içkili lokantalarda gece; şen kahkahalarla başlar; kavgalarla, kusmuklarla, küfürlerle bitermiş.
Bu konuda hatıralarım vardı. Yarına.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.