Bir gece kulübünde
Mesleğe başladığım ilk seneydi. Bizim zamanımızda gazetecilik, emniyet muhabirliğiyle başlardı.
Henüz çiçeği burnunda bir muhabirdim, hatta bazen makineye film takmayı bile unutup, habere gittiğim olurdu.
Emniyet haberlerini takip ederken duyduk ki, Ahlak polisi, gece Dışkapı ile Ulus’taki içkili lokanta ve gece kulüplerinde uygulama yapacak.
Meslekte haber atlatma taktiğini de yeni öğreniyorduk. Ben ve bir arkadaşım, Ahlak polisini atlatıp, onlardan önce içkili lokanta ve gece kulüplerine dalıp, yapılacak uygulamayı izleyecektik.
Öyle yaptık ve içkili bir lokantanın kapısına vardık. Kapıda cüsseli ve gösterişli bir hatun karşıladı bizi ve direkt; “Buyurun çömezler,” dedi.
Biz de lokantaya geldiğimiz söyledik. Diğer bir kadın daha geldi, ikisi birbirine bakarak güldü ve irice olanı; “Burası cami değil aslanım meyhane” dedi.
Neden kovulduğumuzu merak edip sorduk. Meğer ikimiz de kadınların vaziyetinden utandığımız için yüzlerine bakmadan konuşmuşuz.
“Alkol kadını kurt” oluyor. Halimizden anlayıp öyle demişler. Neyse denemeden vazgeçmedik. Dersimizi almıştık, acemice davranmayacaktık.
¥
Gece ilerleyince kulüplerden birinin kapısına dayandık. Kapıda bu sefer erkek vardı. O da bizi şöyle bir süzdü ve içeriye başını uzatarak bağırdı.
-“İki kaz gönderiyorum, ne var ne yok baksınlar, kazlar zayıfa benziyor” dedi.
İçerisi erkekten çok kadın kaynıyordu. Masalarda kadınlı erkekli muhabbet gırla gidiyordu.
Biz de bir köşede suçlu suçlu oturuyorduk. Büyük suç işlemiş halimiz vardı ve kendi kendimize konuşuyorduk.
-“Bunların annesi babası var mıdır, bir aileleri, bir evleri var mıdır” derken, bayanlardan biri gelip; ne içeceğimizi ve kendisine ne ısmarlayacağımızı sordu.
Biz de gazoz içeceğimizi ama ona bir şey ısmarlamayacağımızı söyledik. Çünkü sırnaşıp duruyordu. Belli ki alkol, kadınlık haysiyetini zedelemişti.
Aslında kadının haline üzülmüştük. Sırnaşıklığının altında büyük bir acı yatıyordu. Alkolcüler kadını, bir meta olarak kullanıyordu.
Neyse daha ilk dakikalarda kazların biz olduğu anlaşılmıştı. Çünkü gazoz istemiştik. İçki içilen bir yerde, gazoz istenirse kazlıktan başka ne olur?
Kadın kapıyı göstererek;
-“Burada gazoz yok aslanım. Gençlik Parkına gidecektiniz. Orada salıncaklar da var, hadi bakalım oraya” dedi ve arkamızdan bağırdı.
-“Kazları göle yolladım, buranın insanı değiller, dokunmadan uğurla.”
¥
Tam çıkıyorduk ki, içeride müzik kesildi, herkes bir yerlere kaçışmaya başladı. Ne oluyor demeye kalmadan, Ahlak polisi uygulamayı başlatmıştı.
Meğer polis bizden çok önce oraya yerleşmiş, olup biteni izlemiş ve tam biz çıkarken düğmeye basmış.
En son duyduğumuz diyaloglar şöyleydi:
-“Ne olur ailem duymasın,” “karım duymasın,” “kocam duymasın” “Çocuklarım duymasın.”
İşte bu yalvarmalar, “alkolüme dokundurtmam” diyenlerin “eseri” ve “esiriydi.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.