Bu diyalog mudur?
Gezi Parkı eylemcilerini temsil ettikleri iddiasıyla bir grup, Başbakan Vekili Bülent Arınç’la görüştü.
Grup kamuoyuna bir talepler listesi açıkladı.
Birkaç valinin görevden alınması, gözaltına alınanların serbest bırakılması, haklarında soruşturma açılmayacağının garantisinin verilmesi, İstanbul’a yapılması planlanan 3. Havalimanı ve Köprü projelerinin iptali, imar planlarıyla ilgili ayrıntılara kadar maddeler halinde bildirilen bir dizi taleplerdi bunlar.
Bir nevi muhtıra verdiler.
Özellikle sağ medyanın parlattığı, televizyonlarında bol bol yer verip ünlü yaptığı “İmralı Postacısı” Sırrı Süreyya Önder zaten “lider” pozisyonuna terfi etmişti.
Doz giderek yükseliyor.
Talep listesinin yerine getirilmemesi, eylemlerin devam etme gerekçesi haline dönüştürülecek belli ki…
Yerine getirilip, birkaç vali görevden alındığında ise yeni direnişlerin zemini oluşacak.
Hükümete diyalog çağrısı yapan eylemin yöneticilerinin, içinden çıkılmaz bir ikilemle masaya oturmuş olmaları nasıl bir diyalog zemini içeriyor anlayamadım açıkçası.
Birilerinin ülkeyi belli bir noktaya götürmek istediği açık.
Gezi Parkı için iyi niyetle meydana inmiş binlerce insan var elbette.
Lakin, “yürüyenin amacı” ile “yürütenin amacı” bir süre sonra ayrışır.
Yanı başımızda Suriye ateşi varken buna dikkat etmek gerekir.
Üç gün önce Suriye’den Türkiye’ye sokulan 400 kilogram bomba yakalandı.
Bu bombaların gösteriler sırasında kullanılması ihtimali üzerine düşünmek gerekir.
Sağ seçmeni sokağa inmeye gönüllü gibi göstermek bu açıdan tehlikelidir. Göstericilere yönelik olası provokatif saldırılar muhafazakar kesime fatura edilebilir.
Göstericiler arasında özellikle Ankara’da çok farklı gruplar yer alıyor.
Geçmişte ODTÜ’de olay çıkartan KCK ekibi göstericilerin arasında.
Tabii ki gerçek kimliklerini gizleyerek.
Demokratik tepkilerle sokağa çıkanları kamuflaj malzemesi gibi kullanan bu tip gruplar, Türkiye’yi üç seçim sürecinde çok farklı noktalara çekebilir.
Papaz her zaman pilav yemez.
Türkiye’yi 60’lardan beri hemen hemen aynı yöntemleri kullanarak provokasyon ve istikrarsızlık merkezi haline dönüştürüyorlardı.
Şimdi yeni yöntemlerin kullanıldığını görüyoruz. Bu yöntemleri çözecek zeka ile karşılık verilmezse, masum kitleler de karşıya alınmış olur.
Yapmak zor yıkmak kolay…
Her şey eskiye dönebilir. AK Parti’nin 2007 yılında olduğu gibi toplumun büyük bölümüyle kenetlenmeye ihtiyacı var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.