Halkımızı derinden yaralayan, içimizi hüzün dolduran, canları ve malları yok yere heba eden menfur olaylar olurken hastaydım, hiç  haberim olmamış. Pazartesiden bu yana bakıyorum ve acıyorum bu gariban milletime. Bir avuç şımarık, hazımsız, kendi görüşünden başkasına değer vermez, bencil, kibirli, kindar, azgın azınlık, ortalığı yaktı, yıktı, sövdü, saydı, tehdit etti ve hala da devam ediyorlar. Devrim naraları atıyorlar zafer sarhoşu olarak.

Ne kadar çirkin ki,  üniversiteden, medyadan, siyasetten ne kadar solcu varsa öve öve bitiremiyorlar bu başkaldırıyı. Yok, bu bir milatmış, yok hükümet artık başka bir hükümet olmak zorundaymış, yok sivil demokrasi darbe yapmış, yok bilgili, parlak zihinli gençler ülkeye el koymuş. Kimse bunu geçmiş olaylarla kıyaslamamalı imiş…

Yazıklar olsun, nasıl da yalan söylüyorlar! 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan olaylarından farkı ne? Aynen böyle başladı işler. Ama şimdi askerden umutları yok, “ordu göreve” diyemiyorlar.

Amaç ne?  İki ağaç sevdası mı?

Koca ormanlar katledilip mahkemelere rağmen kimilerine peşkeş çekilirken neredeydiler? Hadi diyelim şimdi akılları başlarına geldi, bu yakmalar yıkmalar neyin nesi?

“Ne istiyorsunuz?”

“3. Köprü yapılmasın!”

Hoppala! Ne alaka?

Hem o ne hava öyle?

Kim bunlar?

Kendilerine kalırsa sivil, her görüşten bağımsız gençler.

Hayır, Recep Tayyip Erdoğan Beye düşman, ama onu seçimde yenmekten umudunu yitirmiş marjinaller!

Ne olacak şimdi? Rejim mi değişecek? Seçimler iptal mi olacak yine Ak Parti kazanacak diye. Bundan sonra ülkeyi “Takdim Gurubu” mu yönetecek? Ne bekliyorlar acaba?

“Bu iş nasıl bitermiş?”

Herkes evine, işine gider, olay kendiliğinden biter, o kadar. Ha, hala sokaklarda dolaşmak arzu edenler varsa, yeter ki sağa sola saldırmasınlar, trafiği engellemesinler, istedikleri kadar yürüsün, eğlensinler. Onlar ya da başkaları, sokaklar her zaman insan seline mahkum. Kim demişti onu: “Sokaklar yürümekle aşınmaz.”

“Recep Tayyip Erdoğan Bey taviz vermeliymiş. Hakaret etmemeliymiş. Onlara değer verip sevdiğini söylemeliymiş, o zaman iş bitermiş”.

Bu ne demek?

Bence şu: “Yedik bir halt. İşin böyle büyüyüp zarar vereceğini düşünmemiştik. Şimdi elimizi ağzımızı nasıl temizleyeceğimizi bilemiyoruz. Hadi bize iki iyi kelam edilsin de, biz de ona sarılıp eve dönelim. Yoksa ayıp olur ellerimiz bomboş, arkada bu kadar yangın ve hasar bırakarak dönmek. Bizim onurumuzu kurtaracak iki kırıntı kelam yeter.”

Bunun için yalvarıyorlar.

Recep Tayyip Erdoğan bunu yapar mı? Bilemem. Ama keşke yapsa da bu bela daha fazla uzamasa. Ne olur yani çıksa da vatandaşlarına “sizi seviyorum” dese?

İsterse “I love you” desin, twitter  gençliği onu anlarmış övdüklerine göre…