Mustafa Kamalak ve eşine alçak saldırı!..
@sarseven twitter adresimiz, Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak ile kıymetli eşi Zübeyde Kamalak’a yönelik rezil saldırıya tepkilerle doluydu.
Saadet Partisi’ne gönül veren kardeşlerimiz, toplumu germek için elinden geleni yapan Ankara Barosu’na üye bir grup avukatın saldırısına ateş püskürüyorlardı.
Biz de bu tepkiye net ifadelerle katıldık:
“Mustafa Kamalak ve Eşine Alçak Saldırı!..”
Muhtereme Avukat Zübeyde Kamalak, o gün yine başörtüsüyle duruşmaya girmek istemiş ve yine hakim tarafından engellenmişti.
¥
Bay ve bayan Kamalak, bu hukuk dışı uygulama hakkında kameralara değerlendirmede bulunurken, gezi ayaklanmasına destek için adliye önüne biriken “ulusalcı” avukatların saldırısına uğradı.
Hanımefendi, elinden kolundan çekiştirildi!..
Adliye önündeki güvenlik güçleri zamanında müdahale etmeseydi, Kamalak ailesi, “Ulusalcı Saldırganlar” tarafından linç edilecekti!..
¥
Bu rezil tavırları sert bir dille kınayan Muhterem Mustafa Kamalak’ın tepkisi manidar değil mi:
“Ağacın hakkı var da insanın hakkı yok mu? O özgürlükse bu özgürlük değil mi?.. Başörtülü avukatların ağaç kadar hakkı yok mu?”
¥
Kamalak ailesinin şahsında bütün Müslümanlara yönelik çirkin saldırıyı şiddetle telin ediyoruz…
Kamalak ailesine geçmiş olsun dileğimizi iletiyoruz..
Ve bu vesileyle, Saadet camiası içinde çok çok azınlıkta kalan bazı kardeşlerimizi uyanmaya davet ediyoruz.
¥
Saadet Partisi kurumsal olarak, Gezi parkı olaylarında “ortada” bir görüş sergiledi.
Tavrın özeti;
“Başbakan ortalığı germesin.
Kimse de ağaca sahip çıkma bahanesiyle işi teröre, şiddete dökmesin.”
¥
Saadet Partisi’nin “ortalama” değerlendirmelerine diyecek söz yoktur.
Bir muhalefet partisidir ve tabii tabanını çekmiş olan iktidar partisi ne kadar zayıflarsa kendisinin o kadar güçleneceğini düşünmesi normaldir.
¥
Benim üzerinde durmak istediğim, partinin kurumsal duruşunun çok ötesine geçen ve “gezici” takımına açık destek veren bazı kardeşlerimizin tavırları.
Bunlardan bazılarını, “Saadet Partisi Bayrakları” ile Gezi Parkı’nda gördük.
Önceleri, “Birileri, solcuların eline Saadet bayrağı vermiş, alana sürmüş!” diye düşündük.
Lâkin…
Birtakım vesilelerle bir araya geldiğimiz bazı Saadetli kardeşlerimizin dile getirdikleri, az da olsa böyle bir eğilimin varlığını gösterdi.
Bu kardeşlerimiz, AK Parti hükümetinin “dindarları” oyaladığını, temel özgürlük alanlarında hâlâ istenilen adımları atmadığını söylüyorlardı…
Bunlara itiraz etmedik de…
“Bütün bunların Gezi Terörü ile alâkası ne?” diye sormamak da olmazdı.
¥
Sevgili kardeşlerimiz, o ilk anlarda “gezi terörü” ifadesini kabul etmiyor;
Başbakan Erdoğan’ın böylesine “sıkı” bir uyarıyı hak ettiğini öne sürüyorlardı.
¥
Sonra…
İşin rengi ortaya çıktı…
Polisin çekilmesinden sonra bile terörün devam etmesi, DSP’li Eski Bakan Hikmet Sami Türk’ün dahi linç tehlikesine maruz kalması, grupların gittikçe artan dozda mukaddesatı hedef alması, eylemlere “sıcak” bakan en azından “soğuk” bakmayan bazı kardeşlerimizi uyandırdı.
Saadet Lideri Mustafa Kamalak ile Muhtereme eşleri Zübeyde Kamalak hanımefendiye yönelik rezil saldırı idrak düzeyini zirveye çıkarttı.
¥
Saadet Partisi Genel Merkezi’nin “Gezi Terörü”ne ilişkin tavrına diyecek sözümüz yok…
Lâkin, mesajlar çok net bir şekilde verilmediğinde, bazı kardeşlerimiz yanlış sonuçlar çıkartabiliyor!..
¥
Bu meseleleri eğip bükmeye gerek yok…
Mesele nettir:
“Müslümanlar Kardeştir!..
Ve o zihniyet…
Tek Millettir!..”