Yalan söyleyeni anında tespit edin!..
Dr. Suat Arusan’ı misafir ettik…
Konumuz, “yalan!”
Dr. Suat Arusan, tabii beslenme işlerinin en büyük uzmanlarından…
Hocam, elinde bir file sebze ile geldi.
Biber, domates, salatalık, patlıcan, patates vesaire…
Deney şöyle:
Kollarınızı iki yana açıyorsunuz…
Bir arkadaşınız kolunuzdan aşağı doğru bastırırken siz de direnç gösteriyorsunuz…
Kuvvetiniz oranınca arkadaşınızı zorluyorsunuz…
Sonra…
Bir başka arkadaşınız, bağışıklık sisteminin temel organı olan karaciğerinizin üzerine, sebze veya meyvelerden birini yerleştiriyor…
Diğer arkadaşınız da, iki yana açtığınız kollarınızdan birisine bastırıyor…
Eğer ürün sağlığa zararlı bir ürünse, kolunuzun direnci azalıyor, kolayca aşağıya iniyor…
Eğer ürün sağlıklı ise, kolunuzun direnci aynı kalıyor, kol aşağıya inmemek için büyük direnç gösteriyor.
¥
DR. Suat Arusan, KON TV’deki Bir Fincan Kahve adlı programımızda defalarca üzerimizde denedi bunu…
Her seferinde aynı sonucu verdi; ürünün “sağlıksız” olanı kolumuzun direncini fena halde düşürdü.
Aynı deneyi kameraman arkadaşımız Ahmet Karaarslan üzerinde de tatbik etti Dr. Suat Arusan, sonuç yine aynı oldu.
¥
Sonra bu işi “yalan-doğru” meselesine intikal ettirdik.
Kollarımızı iki yana açtık…
Yalan söylediğimizde bastırılan kolun direnci düştü, doğru söylediğimizde aynı kaldı veya arttı!..
¥
Program sonrasında bu deneyi farklı arkadaşlar üzerinde de tatbik ettik, sonuç aynı aynı...
¥
Bu işin sırrı ne?..
Programdan sonra Dr. Suat Arusan cevapladı:
“İnsan tertemiz bir fıtrat üzere yaratılmıştır. Biz bu temiz fıtratın pratik ifadesine ‘vicdan’ diyoruz. Tabii, ‘vicdan’ çok geniş kapsamlı bir ifade. Herkes bilsin ki bir ‘biyolojik vicdan’ımız da var. Yani insandaki, sevgi duygusu, merhamet, kin, nefret duygusu gibi bir “biyolojik vicdan’ duygusu da var. Bu duygu bağışıklık sistemini yöneten duygu. Nasıl açlık duygumuz insülin ile ilişkiliyse, bağışıklık sisteminin elemanları da başta karaciğer olmak üzere, bu ‘biyolojik vicdan’ın elinde bulunmakta ve onu etkilemektedir. Dolayısı ile sağlıksız bir gıda, zararlı bir besine karşı biyolojik vicdanımız ‘hayır’ demektedir!.. Yalan söylediğimizde, farklı ifadeler kullandığımızda, kısaca doğruyu söylemediğimizde de aynı sistem çalıştığı için, bu sistem kasları idare edemez hale gelmektedir. Onun için kol aşağı düşmektedir!..”
¥
Dr. Suat Arusan’dan meseleyi izaha yarar bir örnek:
“Söz gelimi felç olan insanlar var. Felç oldu diyoruz. Diyelim ki, sol kol, sol bacak hareket etmiyor, hissi kaybetmiş… Burada problem kolda ve bacakta değil… Problem, onu idare eden beyindeki merkezlerin hasar görmesinde. Bu tansiyondan olur, kafaya cisim gelmesinden olur, vesaire… Aynı şekilde burada kol direncinin düşmesi, onun bağışıklık sistemi ve vicdanla olan ilişkisinden doğmaktadır. Anlık bir felç hali gibi!...”
¥
Dr. Suat Arusan’ın deneyi, bize anlattıkları...
Bugünkü tıp anlayışının ne kadar sakat bir anlayış olduğunu düşündürdü bana…
Dr. Suat Arusan, kendi kıt imkanları ile büyük gerçeklere ulaşıyor…
Gerçekleri, kültürel zenginliğimizin bize sunduklarından ve vicdanından istifade ile buluyor!..
“Pozitivist tıp kafası” ise, kapitalizmin kucağında ne kadar gerçek varsa, gizliyor bizden...
Rahmetli Necip Fazıl Kısakürek üstadımızın tabiri ile, “Sükût külü ile örtüyor” gerçeklerin üstünü!..