Yatıp kalkıp Özal’a dua etmeliler
ülke olarak rahmetli özal’a çok şey borçluyuz. özal’ın eli hâlâ yönetimde bir yerlerde var ve kendisini her fırsatta hissettiriyor.
Ak Partililer yatıp kalkıp özal’a dua etmeliler. özal olmasaydı, kapatma kararı farklı çıkabilirdi. Gerçi her şey bir nasip kısmet meselesidir. İnancımız böyle söyler ama nasip kısmet için de illa bir sebep lazım.
Kendini bilen herkesin dikkatini çekiyordur da bir kere daha söyleyelim. Siyasi tarihimizi göz önüne getirdiğimizde devlet millet kaynaşmasını sağlayan ve en çok sevilen liderleri sıralayacak olsak, kaç liderin adını zikrederiz.
Rahmetli Menderes, Rahmetli özal ve Allah sağlıklı uzun ömürler versin R. Tayyip Erdoğan ilk akla gelen isimlerdir. Milletimizin büyük çoğunluğu, evet çok büyük çoğunluğu, bu üç liderin hakkını teslim eder.
özal, Menderes’in mirasına kondu ve hakkını Menderes’e helal ettirdi. İadeyi itibarını sağlayarak yan yana yatmayı yeğledi. Ak Parti de özal’ın yönetim mirasına ve yetiştirdiği adamlarla yolunu aydınlattı.
Memleketin kötü gidişini CHP’nin elinden kurtarmak için, Menderes çok uğraştı ve başardı ama darbeyle gitti. özal da Menderes’in mirasını sürdürdü, yine CHP zihniyetinin memleketi getirdiği kötü durumdan kurtardı ve o da şüpheli bir şekilde öldü.
Dünya değişti, Türkiye değişti, Erdoğan’a karşı da her yol denendi ama başarılı olamayınca, kısa bir dönemde olsa, Türkiye’yi ayağa kaldıran Refah Partisi gibi kapatma davası açıldı ama tutmadı. Ergenekon ve benzeri örgütlerle darbeler planlandı o da tutmadı.
Son çare Anayasa Mahkemesiydi. Gözler aylardan beri bu mahkemedeydi. “Kapanacak” diyenlerle, “Kapanmayacak” diyenler aylarca konuştu, yazdı, çizdi ve yaklaşık 4,5 ay ülke meşgul edildi.
Halk bu işten sıkıldıkça sıkılmış, kimse işine gücüne bakamaz, yarınına dair hesaplar yapamaz hale gelmişti. Hükümet tıkanmış, muhalefet sakız ettiği lafları çiğneyip durmakta iken Anayasa Mahkemesi, hızlı bir mesai uygulamasıyla sonucu getirdi ve mahkeme başkanı Haşim Kılıç, memleketi rahatlatan, milletin yüreğine su serpen açıklamayı yaptı.
Şimdi artık kapatılmayla ilgili günlerdir tartışmaları, yorumları dinliyoruz. Daha da dinleyeceğiz. Bu konuşanların pek çoğunun tuzu kuru. İşleri yok, güçleri yok. İşsizler demiyorum, işleri yolunda, artık yapacak işleri olmadığı için ekran ekran gezip, radyo radyo dolaşıp, gazete gazete fır dönüyorlar.
Aklı başında olanlar bunları bir tarafa bırakıp işine gücüne bakmalı. Hatta şu sıcaklarda böyle programları hiç izlememeli. İnsana faydasından çok zararı olur. Kendisine faydası olmayanların başkasına faydası olmaz. Faydasız ve anlamsız konuşmalardan uzak durmalı.
özallı yılları hatırlarsanız, Rahmetli özal böyle polemiklerin içine hiç girmez, işine gücüne bakardı. Kendisini iyi yetiştirmişti ve hâlâ da her gün bir şeyler öğrenmenin peşindeydi. Boş adamlar özal’ı konuşurken, o ülkeyi kalkındırmakla meşguldü. Türkiye’yi karanlıklardan kurtarmanın peşindeydi.
Ak Partililerin de, hükümetin de bundan sonra yapacağı o. Millet hizmet bekliyor ve devlet hizmet istiyor. Devlet millet kaynaşmasının yolu, birbirine hizmetten geçer. özal’ın aydınlattığı yoldan yürümeliler ve özal gibi adam yetiştirmeli ve tayinler yapmalılar.
özal belgeselinde seyretmiştim. özal parti kurarken, hemen herkese danışmıştı. çok sevdiği tecrübeli birini de çağırmış ve parti kurma fikrini açmıştı. O tecrübeli ağabeyi özal’a şöyle demişti: “Evladım 56 yaşına gelmişsin, bu yaştan sonra politika senin neyine, neyin eksik ki, bu işlerle uğraşırsın, gel vazgeç bu fikrinden.”
özal misafirinin bu düşüncesine karşı; “Allah yarın huzuru mahşerde; ‘Sana bu kadar imkanlar nasip ettim, tam hizmet edeceğin sırada neden vazgeçtin’ derse ben ne derim” der. O zaman karşısındaki zat; “Yürü evladım, yolun açık olsun, Allah yar ve yardımcın olsun” deyip çıkar gider. Ben R. Tayyip Erdoğan’ın da aynı şekilde düşündüğüne inanıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.