Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Sefih medeniyetten beslenen toplumlarda aile...

Sefih medeniyetten beslenen toplumlarda aile...


Toplumu ayakta tutan, ailedir. Aileyi ayakta tutan, sadakat, dürüstlük, hak, sorumluluk, vazife ve akrabalık bağlarına riayettir.

’Sefih medeniyet’ten beslenen toplumlarda ferdler ya alkolik, ya uyuşturucu veya sâir kötü alışkanlıklar bağımlısıdır. Aileler parçalanmış, dağılmıştır. Cinsî sapmalar ve intiharlar böylesi toplumları kasıp kavuruyor. İlim adamları, sosyologlar, ahlâkçılar ve bazı yerlerde kiliseler kurtuluş çareleri için çırpınıyor.
Müslüman olduktan sonra Abdülhakim Murad ismini alan Timothy J. Winter, içinde büyüdüğü ve yaşadığı Batı’da aile hayatının, sadakatin darmadağın ve toplumun çıldırmak üzere olduğuna dikkat çekiyor:
“Milyonlarca parçalanmış ailenin durumu çok acınası bir durumdur. Kadınların besleyip büyütme, terbiye etme istidatlarının bastırılmaktan ziyade övüldüğü geleneksel tek gelirli ailelerin durumu ise, liberallerin tahmin ettiğinden çok daha ahlâkî görünüyor. Yeterince aşikâr olduğu halde, radikal bir nitelik taşıyan bu teşhisten sonra sorulması gereken soru şu:
‘Acaba çare var mı? İslâm, bu sorunun cevabı olarak, Batı’da asla tasavvur dahi edilemeyecek bir çare sunar: Halveti, yani yabancı bir kadınla erkeğin, yanlarında başka kimse olmadan, tenhada buluşup görüşmelerinin günah olduğunu bildirir. Ahlâkî hastalıkların daima bir başlangıcı vardır. İslâm bu tip başlangıçların ortaya çıkabileceği sosyal bataklığı kurutmaya çalışır.”
Modern Avrupa’nın sosyal yönden çözülüşünü istatistikî verilerle açıklayan Abdülhakim Murad, postmodernitenin pençesine düşen Batı’nın ‘çıldırmak üzere’ olduğunu ifade ederek şöyle demektedir:
“Bugün İngiliz çocuklarının yüzde 34’ü evlilik dışı doğuyor. Benzer oranda yetişkin ise, boşanmanın üzücü sonuçlarını yaşıyor. Yirmi yıl içinde, ulus çapında çocukların ancak yarısından daha azı anne ve babanın beraber yaşadığı ailelerde büyütülecek.”
Abdülhakim Murad, birbiri ardınca gelen sosyal felâketlere dair birkaç tartışmalı husus hakkında ise şunları söylüyor:
“Kişisel özgürlük putuna boyun eğerek, hepimiz, haklarımız için yaygara koparıp görevlerimizi es geçiyoruz. Cinsel tacizler üzerine günümüzdeki şiddetli tartışmalardan anlıyoruz ki, bundan böyle özel arzuların tecavüz edemeyeceği bir kamusal alan yok gibidir. Erkek ve kadınların birbirine gelişigüzel karıştırıldığı, ayartma ve sadakatsizlik yönünde radikal bir şekilde artmış fırsatın bu derece herkese açık olduğu bir toplum, daha önce asla var olmamıştı. Bu, artık en ahlâk karşıtı gazetecilerin ya da sosyal stratejistlerin dahi görmek zorunda olduğu bir durumdur.” (Cihan Haber Ajansı, Yeni Asya, 26 Ağustos 2010.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi