Mormonlar da kim oluyor?
Kars’ın 40 yıl Rus işgalinde kaldığını biliyor musunuz ve Anadolu’da kurulan ilk cumhuriyetin Kars İslam Cumhuriyeti olduğunu. Ve bu cumhuriyetin Bakanlar Kurulunda bir Rus, bir Ermeni ve bir Rum bakan bulunduğunu.. Bu hükümetin konfederasyon şeklinde bir yapıya sahip olduğunu ve başkanlığın, altı aylık dönemler halinde şûra hükümetlerine geçtiğini duydunuz mu? Çoğu kimse duymamıştır. Resmi tarih kitapları bundan hiç söz etmez.. Sanki her şey Samsun, Sıvas, Erzurum’dan ibaret..
Mesela Allahuekber dağlarında şehit olanların, yaşlık elbiseleri ile Irak’tan gelen Kut’ül Ammare kahramanları olduğunu biliyor mu idiniz? İnternetten kısa bir bilgi: Kut’ül Ammare Kuşatması (7 Aralık 1915 - 29 Nisan 1916), İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen 1. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden biri. 1. Kut Muharebesi olarak da bilinir. Dicle Nehri kıyısında Kut’ül Ammare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla bitti. İngiliz ordusuna Charles Townshend komuta ediyordu, Osmanlı ordusuna ise Halil Paşa, Sakallı Nureddin bey, Ali İhsan bey ve Alman müttefik komutanı Von der Goltz paşa! Resmi tarih bu gerçeklerden söz etmez..
Ammare de İngilizleri yenilgiye uğratan birlikler, Almanlar ve İngilizlere karşı Allahuekber dağlarına gelip burada şehid olurlarken, Kars da kurulan İslam Cumhuriyeti de Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkmasından bir ay önce İngilizler tarafından tasfiye edildi. Hükümet üyeleri önce Gürcistan’a, oradan da Malta’ya sürüldüler..
Malakanlar’ı duydunuz mu mesela. Kimdir bu Malakanlar? Alman asıllı, Rus, şimdilerin “Türk”leri..
Amishleri duydunuz mu mesela, Amerika’nın bağrında, bilimi, teknolojiyi reddeden, sadece kendi elinin emeğinin ürünü ile beslenen bir halk. Bisiklete bile binmiyorlar.. Ambulans, itfaiye bile kullanmıyorlar. Vay gericiler vay! Askere de gitmiyorlar tabii..
Biliyorsunuz belki Yehova Şahidleri de askerliği reddeder. Malakanlar da öyle bir geleneğe sahip ama, kim dinler Malakanları! “Vatani görev”!
Mormonların dünyaca saygın üniversiteleri var, ama rektörün bilmem kaç eşi var. Çok evlilik geçerli ve eş sayısında sınırlama yok. Amerikan demokrasisi açısından sorun yok.
Özel hukuk, medeni hukuk sözkonusu olan dini bir konu ise zaten “cemaat”e bırakılmış, kim ne diyebilir..
Böyle bir demokrasi, laiklik, sekülarizm de olabiliyor yani. Tabii siz nasıl isimlendirirseniz isimlendirin..
Bizim batıcıların dünyadan haberleri yok..
Mesela şu haberi Beyoğlu ya da İzmir’de yaşanmış bir haber gibi okuyun bakalım, zihninizde nasıl bir düşünce oluşur: Wildwood kentinin Belediye Başkanı Ernest Troiano, bu tür pantolon ve şortları giyen ve iç çamaşırları görünen gençler nedeniyle turistlerden çok sayıda şikayet aldıklarını söyledi. Bu şikayetleri değerlendiren Belediye Başkanı, belden 7,5 santimetre daha düşük pantolonlar giyilmesini yasaklayan bir yönetmeliği uygulamaya sokuyor. Bu yeni uygulamayla Wildwood, düşük belli pantolonları yasaklayan son Amerikan kenti oluyor.Yine bu yönetmelik uyarınca, sahil kenarındaki yolda yürüyenler gömlek ve ayakkabı giymek zorunda kalacaklar. Belediye Başkanı Ernest Troiano, “İyi ailelerden telefonlar alıyoruz. ‘Biz 20, 30, 40 yıldır Wildwood’a geliriz ama artık gelmeyeceğiz. Çünkü çocuklarımızın, ana babalarımızın, büyükanne ve büyükbabalarımızın zıpır bir gencin poposunu görmesini istemiyoruz’ derlerse bir şeyler yapmak zorundasınız” dedi. Yasağa uymayanlar ilk seferinde 25 ila 100 dolar arasında değişen cezalara, suçun tekrarlanması durumunda ise 200 dolar ya da 40 saat kamu hizmeti yapma cezasına çarptırılacaklar. Wildwood’un sahil yolunda mayo ve bikinilerle dolaşılması zaten yasaklanmış durumda. Düşük belli pantolon modelinin kökeninin, Amerikan hapishanelerinde kemer takmalarına izin verilmeyen mahkûmlara uzandığı söyleniyor. Bugünlerde ise daha çok hip-hop müzisyenlerinin ve onları takip eden gençlerin tercih ettiği bir giyim tarzı.”
Kaynak mı dediniz, buyurun, haber kaynağı, BBC! İnandınız mı şimdi. İlle de batıdan referans göstermek şart mı? Peki bu haber Türkiye’den çıksaydı, BBC, CNN Int, Le Monde, Reuter bunu nasıl haber yapardı? İçki düzenlemesine verilen tepkileri hatırlayın hele bir..
Bizde bu takım sokağa çıkıp meydan okuyor.. Dünyanın neresinde marazi bir akım var, birileri hemen onu alıp buraya getiriyor. Basın da bu işte taşıyıcı bir rol oynuyor.. Belli sermaye grubları da bu işi destekliyor. Bu iş sanki yeni bir özel harp taktiği gibi, hedef ülkeleri çökertmek için kullanılan bir yöntem sanki. Basın, sermaye, reklam ajansları, modacılar bu derin çeteyle doğrudan ya da dolaylı bir şekilde işbirliği içindeymiş gibi gözüküyor..
Mormonlar, bizim laikçiler, CHP, ulusalcılar, çevreciler, Gezi olaylarını birlikte düşününce aklıma bunlar geldi. Selâm ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.