Bizim Tarlayı Sürmüşler
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink’i öldüren ekibin önce partisinin içine sokulup, sonra bu eylemi gerçekleştirmek üzere harekete geçildiğini anlatırken söylemişti bu sözü: “Bizim tarlayı sürmüşler.”
Türkiye’de mezhep çatışması çıkarmak için de uzun zamandır tarlalar sürülüyordu.
İlk hasatları almaya başladılar.
Esad konusundaki gerilimin Türkiye’de mezhepsel noktaya kayması alarm işaretiydi.
Esad’a verdiği destek nedeniyle İran’a yönelik eleştirilere hiç alışık olmadığımız kesimlerden tepki gelmişti.
Buna hazırlıklı olmalıydık oysa.
İran’dan Türkçe yayın yapan ve arkasında kamu gücü olan internet yayın organlarında uzun zamandır Alevi kesimini sahiplenici ifadeler yer alıyordu.
Suriye’de yaptıklarını Türkiye’de yapmak istemelerinden ibaret her şey.
Nusayriler, Suriye coğrafyasında genelde dağlık alanlarda yaşayan, inançla pek ilgileri olmayan Şialıkla da alakası olmayan bir kitleydi.
İran’da Baba Esad döneminde aniden “Bütün Nusayriler Şiidir” diye bir fetva yayınlandı.
Bu ilk önce pek karşılık bulmadı. Ama Hama katliamı dahil her dönemde ve her zeminde İran’ın rejime verdiği destekle Nusayri’ler bu kimliği benimsediler.
Aradan bir nesil geçti ve şimdi bağ oluştu.
Benzerini Türkiye’de uygulamaya sokuyorlar şimdi.
Alevi dedeleri bütün masrafları karşılanarak İran’a götürülüyor, bağlar oluşturuluyor.
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınan İranlı kişinin uzun süredir Sivas’ta bulunduğu tespit edilmişti yine.
Alevilerin yoğun yaşadığı Sivas’ta ne yapmaktaydı bu kişi acaba?
Alevi evlerinin işaretlendiğine ilişkin haberler gazetelere yansıyınca, olayı hemen araştırıp bu işi yapanların bizzat DHKP-C’liler olduğu ortaya çıkartılmıştı.
Maksat Alevi kesimde korku ve panik oluşturmaktı.
Medyada çıkan provokatif bu tip haberlerin aslını ortaya koyarak berhava etmek mümkün.
Ama sosyal medya üzerinden yayılan binlerce dezenformatif bilginin hangisiyle başa çıkacaksınız?
İnancımızın ve kültürümüzün kucaklayıcılığını ortaya koymak için çalışmadan, bu kucaklayıcılığı fiili olarak ortaya koymadan, devlet kademelerini de bu yönde hareket ettirmeden, bu provokasyonlarla başa çıkmak mümkün değil.
Gezi Parkı’ndan başlayan hadise farklı noktalara çekiliyor.
Türkiye’nin değişik yerlerinde küçük küçük yaralar açılıyor.
Tencere tava çalan insanlar ve “rahatsız oluyorum” diye tepki gösteren komşuları arasında laf dalaşıyla başlayan tartışmalar mezhep noktalı kavgalara kadar ilerliyor.
Biz sadece Taksim ve Kızılay meydanını görüyoruz.
Dediğim hadiseler doğudan batıya farklı noktalarda patlak veriyor.
Bizi biz yapan birlikteliği yıkmak için 30 yıldır PKK üzerinden yaptıkları çalışmaya, ikinci bir fay hattı ekliyorlar.
Bu fay hattı çok daha tehlikeli üstelik.
Batı’daki büyük güçlerle Doğumuzdaki güç bu konuda ittifak içinde hareket ediyor.
Fitne ateşi suyla sönmez.
Bağrımızda söndürmeliyiz.
Ah etmeden…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.