Batı Neden Kıble Oldu?
Önce şu gerçeği bir kere daha işaretle söze başlayalım: Bugün çağdaşlaşma, aydınlanma denilen şeye dün avrupalılaşma, frenkleşme, garblılaşma deniliyordu. Sonra bir müddet batılılaşma denildi. Bu hareket açıktır ki İslamı İslâm toplumlarından atarak, onun yerine kökü putperestlik ve Hrıstiyanlığa dayalı olan batı medeniyetini, yani batıl ve münkir bir yaşam biçimini İslâm toplumlarına uygulamaktı.
İslam böyle bir davranışı elbette reddedeceği için batılılaşma, çağdaşlaşma yandaşları da, elbette İslâm’ı reddedeceklerdi. Nitekim yakın tarihimizde olan da buydu. Bugünkü hazımsızlıkların ve isyanın altında yatan da budur. Yani sosyal yaşamda İslâm’ı referans almamak, onu hayattan büsbütün dışlamak.
Gezi Parkı için hala sokakta dolaşan Müslüman varsa, bunu ab-nlasın artık. Mesele üç beş ağaç ve çevre değil, çevreden İslam’ı temizleme meselesidir.
Ancak acı olan kir durum vardı: Bu gün batılılaşma, çağdaşlaşma diye kendi dinimizden, uygarlığımızdan olduğumuz insanlar kimdi? Batı kimdi? Batı dünyası neyin nesiydi? Onlar bunu hiç gündeme getirmediler.
Oysa biz, ısrarla bu soruyu soralım; kendilerine öykündüğümüz, taklit etmeğe çalıştığımız insanlar kimdi? Bizimle tanışıklıkları, ilgileri, ilişkileri var mıydı?
İşte çıplak gerçek ve işte çıplak çelişki buradan başlıyordu...
Evet, öykündüğümüz batı, yüzlerce yıl kendileriyle savaştığımız haçlı sürüleriydi...
Daha dün yurdumuzu işgal eden, şehirlerimizi yakıp yıkan, halkı katliamlarla kırıp geçiren, kadınların kızların ırzlarını kirleten alçak emperyalistlerdi..
Bilmem kaç cephede kendileriyle savaştığımız can düşmanımız, din düşmanımız olan kafirlerdi. Yani çok yakından tanıdığımız, iyi bildiğimiz insanlardı.. hani şu “tek dişi kalmış canavarlardt…”
Şimdi şu soruyu sormanın tam sırasıdır herhalde: Hadi müslümanlığlı bıraktınız diyelim, ya akıllı olmaktan, vatansever olmaktan, ırz ve namusu korumaktan, malı mülkü kurtarmaktan vazgeçecek, söz etmeyeceksiniz; ya da batılıların size işgal altında yaptıkları zulmü, kötülüğü, sömürüyü, ırza ve namusa tecavüzü unutmayacaksınız.
Unutmayacak ve onlara asla emniyet edip güvenmeyeceksiniz. İşte Gezi Parkı olayları sebebiyle asıl yüzlerini bir kere daha gösterdiler. Ey ahali, gör de ibret al!
“Araplar bizi arkadan vurdu” sözünü aslı olmadığı halde unutmayanlar, (zira üç beş çapulcu dışında bir devlet yoktur arkadan vuran,) yedi düvelin bizi işgalini neden unuttular?
Hem akıllı olmak, hem de düşman safına geçmek olacak iş değil. Düşmanı yar ve yardımcı sanmak akla, mantığa, tarihe ve vakıaya ters düşmek değil de dedir?
“Efendim, o düşmanlık bitti. Biz ise onların ilmini, kanunlarını, medeniyetini alacağız” diyorlar.
Hangi ihtiyaçtan ötürü alacaksınız?
Ey kendi iplerini çekerek kendilerini idam edenler, hangi akıl, hangi ihtiyaç, hangi zaruret onların dinini, medeniyetini, yaşam biçimlerini almamızı gerektirdi?
Kendinizi, hangi gerekçelerle inkar ederek bu kadar küçük düşürüyorsunuz? Kendinize alemi niçin güldürüyor, neden alay ettiriyorsunuz?
Burada belki makul gibi gelen bir bahane var. Ama aslında değil. Onu da gelecek yazıda görelim inşallah.