“Helâl Kazanç!..”
“Diyanet İşleri Başkanlığı Ramazan boyunca düzenleyeceği etkinliklerle toplumda ‘helâl kazanç ve helâl lokma’ bilincinin geliştirilmesine katkı sağlayacak.”
Başta Diyanet İşleri Reisi Muhterem Mehmet Görmez olmak üzere bütün Camia’yı bu hayırlı hizmetlerinden dolayı tebrik ederim.
•
Bu duygu ve düşüncelerle dinlediğim Cuma hutbesinde maalesef konunun tafsilatına işaret eden birşeyler duyamadım.
“Yuvasından uçup aç yavrularına yiyecek getiren kuşlar”a duyulan hayranlık dile getirildi; balıkçının ağını binbir emekle çekişi, çiftçinin toprağa tohum atışı vesaire…
•
O anlarda kıymetli Metin Hasırcı ağabeyimi hatırladım.
Hutbedeki hoca, “teyemmüm abdestinin anlam ve öneminden, ne gibi durumlarda ve nasıl alınacağından” bahsedince tepki göstermişti Metin Ağabey:
“Hocaefendi onca meselemiz var. İstanbul susuzluktan kırıldı da acilen bunu mu anlatıyorsunuz cemaate?”
•
Müslümanların “güncel meseleler” karşısında nasıl çaresiz kaldıklarını ve küresel güç odaklarının kurduğu tuzaklara nasıl düştüklerini gördükçe, bende de Metin Ağabey’inkine benzer bir tepki oluştu.
“Güne mesaj vermeyen” nasihatleri çoğu zaman dışarı vurmadığım tepkilerle karşılıyorum.
•
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Ramazan boyunca düzenleyeceği etkinliklerle toplumda “helal kazanç ve helal lokma” bilincinin geliştirilmesine katkı sağlamaya matuf bir çalışma yürütmesi elbette güzel.
Ne var ki şu ana kadar duyduklarımızda “güncel” meseleleri kavrayan bir şey yok!
•
Mesela…
Biri ısrarla soruyor:
“Biraz birikmişim var. O da ev almama yetmiyor. Dolar değer kazanıyor, ABD tahvillerinin faiz oranları yükseliyor. Bu durumda bizdeki kredi faizlerinin oranı da yükselecek demektir. Kısa süre içinde kredi çekip ev aldım, yoksa bir daha ev sahibi olmam hayal gibi. Sizce bu krediyi çekmem haram mı helâl mi?..”
Biri ısrarla bunu soruyor…
Ve ben ısrarla, “Bu soruyu bana değil de Diyanet İşleri Başkanlığı’na sormasının daha münasip olacağını” söylüyorum…
Ve yine o ısrarla, “Sordum ama net bir cevap gelmedi!” diyor.
•
Kimsenin suçu değil; hep birlikte, bütün Müslümanlar, hepimiz fert fert içinde bulunduğumuz açmazın sorumlusuyuz.
İslam Dünyası, bütünüyle finans kapitalizminin boyunduruğunda.
Üretim değil, faiz.
Bankalar, ülkelerin en çok kar eden kuruluşları.
Bizdeki şu rakamlara göz atalım:
“Nisan 2013’te en çok kazananların ilk 10 sırasında 8 banka var. İlk 100’de ise 21 banka yer alıyor. Tahakkuk eden tutarın yaklaşık 3’te 1’i de bu 21 bankanın hanesinde!..”
•
Bir zamanlar yüzde 100’lere, hatta 200’lere varan faiz oranlarıyla büyük kazançlar elde eden bankalar, bu dönemde yüzde 7’-8’lik faiz oranları ile karşılaşınca çareyi vatandaşı “işlem bedelleri”yle vurmaya başladı.
Çeşit çeşit isimlerle para çekildi cebimizden.
Çekiliyor…
Ve bankaların minimum zahmetlerle katrilyonları çekiyor olması üretim faaliyetlerini “anlamsız” hale getiriyor.
•
Hükümet bu duruma seyirci kalmıyor haliyle...
Bankaların vatandaşa bindirdikçe bindirmesinin önüne geçmek için Başbakan’ın talimatıyla hareketlenen Bakanlar Hayati Yazıcı ve Zafer Çağlayan çalışma yürütüyor…
Zafer Çağlayan’ın “Vatandaşımızı, esnafımızı, KOBİ’mizi, çiftçimizi bankaların elinde oyuncak olmaktan çıkartmak istiyoruz” şeklindeki sözleriyle ortaya konulan bu irade, Gezi Ayaklanması’nın sebepleri arasında yer alıyor!...
“Kimi” bankalar böyle, siyasi iktidarın yaptıkları işlerine gelmeyince, sokak faaliyetlerine destek veriyor.
Gördük, yaşadık, görüyoruz, yaşıyoruz hepsini!
•
Rakamlar rakamlar…
Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verileri, 2012 ocak-nisan döneminde kredi kartlarıyla yapılan işlem adedinin geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10 oranında artış kaydettiğini gösteriyor.
Kredi kartı sayısında patlama var.
Bankalara çalışıyoruz!..
•
Yazıya Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “helal kazanç-helal lokma kampanyası”ndan girdik, bakın taa nerelere geldik…
Diyanet’in “Ev sahibi olmak için bankadan kredi çekmek haram mı helal mi?” sorusuna verdiği cevabı hâlâ göremedik.
•
Diyanet’e de özgürlük!..