Altın Silsile
Bu haftaki eserimizin adı, “Altın Silsile” adını taşıyor. Osman Nuri Topbaş hocaefendinin kaleme aldığı kitap, Altınoluk Yayınları’na ait.
Osman Nuri Topbaş hocaefendi, “Altın Silsile” için İslam şahsiyetinin adeta ete kemiğe büründüğü bir “insan-ı kâmil” modelini tarif edebilmek yolunda mütevazı, fakat mühim bir adım olduğunu ifade ederek şöyle söylemekte.
“Eserdeki bütün feyz ve güzellikler, en büyük örnek şahsiyetimiz Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v.)’den başlamak üzere, “Altın Silsile”nin halkalarını teşkil eden Peygamber varisi meşâyıh-ı kirâm efendilerimizin gönül âlemlerinden bizlere ulaşan ulvi akislerdir.
Bizim vazifemiz; tıpkı peteğini bal ile doldurmak için sayısız çiçeklerin özlerini toplayan bir arı gayretiyle, bu hikmetleri derleyip takdim etmekten ibaret olmuştur.
Hak dostlarının hayat düsturları, bizler için adeta yıldızlardaki ölçüler mesabesindedir. Onların yaptıklarını tam olarak yapabilmek, herkesin kârı değildir.
Fakat “Bir şeyin tamamı elde edilemiyorsa, elde edilebilen kısmından da vazgeçmek gerekmez” düsturunca, “Onların hallerine ne kadar yaklaşabilirsek kârdır” mülahazasıyla hareket etmeliyiz.
Onların menkıbe ve nasihatlerini okurken yalnızca takdir ve hayranlık noktasında kalmayıp, bir adım daha ileri giderek, kendi halimizi onların aynasında seyretmeliyiz.
Gördüğümüz noksanlıklarımızı telafiye çalışmalı, hatalarımızı tashih etmeli, varsa benzerliklerimizi o zirve şahsiyetlerin yüksek seviyesine çıkarabilme gayreti içine girmeliyiz.
Ayrıca “Salihlerin anıldığı yere rahmet iner” buyrulmuştur. Salih zatların sadece dil ile anılmış olması, rahmeti ilahiyyenin kâmil manada tecellisi için kâfi gelmez.
Asıl bu anmakla birlikte, gönüllerde onlara benzeme arzusuyla bir gayret hâsıl olursa, işte o vakit lûtfî ilahi ve feyz-i nâ-mütenâhi tecelli eder.
………………..
“Peygamber Efendimiz; (s.a.v.) zulüm, vahşet, haksızlık ve batıllara gömülmüş olan bir ‘cahiliye toplumu’nu ıslah ve terbiye ederek ondan; ahlak, fazilet ve medeniyette zirve bir ‘asr-ı saadet toplumu’ meydana getirmiştir.
Böylece; ‘cahil ve cani insanlar kültürlü,’ ‘vahşi kimseler medeni,’ ‘mücrim ve süfli karakterli kişiler muttaki,’ yani Allah sevgisi ve korkusuyla yaşayan fevkalâde sâlih ve rikkat- kalbiyye sahibi kimseler haline gelmiştir.
Ruhlarda bu muazzam inkılâbın nasıl gerçekleştiğini tam olarak anlayabilmek için nebevî terbiye metodlarını yakından incelemek gerekir.
Sahâbeyi sahâben yapan, onların hâlis bir iman ile Peygamber sohbetinin feyz ve ruhaniyetinden nasip almış olmalarıdır.
Efendimiz (s.a.v.) ashabını en çok “sohbet” ile yetiştirmiştir. Zira sohbet, yüz yüze ve sadır sadıra gerçekleşen bir eğitimdir.
Bu eğitimde Efendimiz (s.a.v.)’in söz, fiil ve takrirlerinin yanı sıra bir de güzel yüzüyle birlikte dışına yansıyan, hissedilen fakat sözle ifade edilemeyen “hal”lerinin de mühim bir tesiri vardır.”
……………….
Bilgi için Altınoluk Yayınları:
0212 671 07 00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.