Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Sultanahmet’te Bayram Coşkusu

Sultanahmet’te Bayram Coşkusu

“Bayram, bayram gibi bayram ola” derler. Hacıbayram Veli Hz.lerinin “imdi bayram” dediği bayram da bu olsa gerek.
Anadolu’dan Rumeli’den, uzak semtlerden yakın mahallelerden binlerce insan, sabahın erken saatinde Sultanahmet’teydi.
Caminin avlusuna girmek nasip olmadı. En dış avluda da yer bulamadım. Camiinin mücavir alanı dışındaki parkta ancak yer bulabildim.
Bir Müslümanın; “mü’min bir kardeşime belki seccade lazım olur” diye aldığı kâğıt üzerinde ibadet edebildik.
Vapurların, tramvayların bu sabah ki ilk yolcuları, Sultanahmet Camii’ne bayram namazı için gidenlerle doluydu.
Mahmur gözleriyle en çok çocuklar dikkati çekiyordu. Kimi annesinin, kimi babasının elinden tutmuş, kalabalıklar arasında kendilerine yol bulabilmenin heyecanıyla tıpış tıpış yürüyüşleri, bayramın bir başka güzel anlatımıydı.
¥
Sultanahmet’teki bayram namazını Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez kıldırdı ve hutbeyi okudu.
Allah, başkandan razı olsun. Her zaman söylerim, diyanet tarihinde böyle bir başkan görülmedi. Keşke her İslam ülkesinde böyle başkanlar bulunsa, bütün İslam âlemi kardeşliğin ne demek olduğunu pekala öğrenir.
Yaptığı konuşma herkesi mest etti. “Kardeş olun” dedi, “kardeş gibi rol yapmayın” dedi. “Kur’an size ne diyorsa ona uyun” dedi. “Rasulullah size nasıl insan olmanızı istiyorsa ona itaat edin” dedi. “Nefsinize göre değil, imanınıza göre hareket edin” dedi.
Ve bayramı anlattı.
¥
“Müslüman kalma bilincini daima diri tutan bayramlar hüzün ve sıkıntıların paylaşıldığı, neşe ve sevinçlerin çoğaltıldığı günlerdir.
Bayramlar, yüreğimizin kapılarını kardeşlerimize açma, ekmeğimizi bölüşme, huzurumuzu paylaşma zamanlarıdır.
Bayramlarda ruhumuzu saran huzur, içimizi kaplayan sevinç, yüreğimizi dolduran mutluluk, coğrafyaları, dilleri, ırkları, renkleri ve kültürleri farklı milyonlarca Müslüman tarafından paylaşılmaktadır.
Aslında bu durum, İslâm ümmeti ve insanlık adına büyük bir umudu içinde barındırmaktadır. Ancak bu umut, Müslüman olmanın hakkını vermeye bağlıdır.
Müslüman olmak her şeyden önce insan olmanın hakkını vermektir. Müslüman olmak, Rabbimizin insandan beklediğini gerçekleştirmek için gayret göstermektir.
Müslüman olmak, İslam’a teslim olarak, cimriliği, kini, nefreti, ayrımcılığı, ötekileştirmeyi, dışlayıcılığı nefsinden ayıklamaktır.
Daima hakkın yanında yer almaktır. Hakka, hakikate, adalete, ahlak ve fazilete çağırmaktır. Hakikati duyurmak, adaleti yüceltmek, sevgiyi, barışı ve huzuru yaymaktır.
Kur’an’ın yanında, Rahmet Peygamberinin (s.a.s) tarafında yer almaktır.
Yeryüzünün dertleriyle hemdert olmaktır. İnsanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı şerrin kilidi olmaktır.
Müslümanlar olarak idrak edeceğimiz bu bayram, İslâm coğrafyası ve insanlık üzerindeki kara bulutların dağılması, ümitsizliklerin ortadan kalkması ve geleceğe umutla bakabilmek için Rabbimizin bizlere bir lütfu, bir ihsanı, bir armağanıdır.
O halde bilelim ki bu bayram bizim için büyük bir nimettir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi