Dünyada ne kadar da ikiyüzlü, ne kadar da sahtekâr varmış!
Galiba Neyzen Tevfik’ti...
Bir defasında kalabalık bir meydanda veya çarşıda bağırmış;
“Ulan pezevenkleeer!”
Birçok insan dönüp kendisine bakınca da, demiş ki;
“Amma da çokmuşsunuz!”
Aynen bunun gibi... Dünyanın her yerinden görülebilecek bir yüksekliğe çıksanız ve yine dünyanın her yerinden duyulabilecek bir sesle bağırıp;
“Şerefsizleeeer!..”
“Alçaklaaaar!..”
“İkiyüzlüleeeer!”
“Ahlâksızlaaar!”
“Eli kanlı katilleeeer!”
“Vicdansızlaaar!..”
“Canileeer!”
Diğe bağırsanız; öyle inanıyorum ki, “herhalde bana sesleniyor” deyip, dönüp bakan o kadar çok olur ki!..
En başta ABD Başkanı Obama!..
Daha sonra da;
BM Genel Sekreteri Ban ki Moon,
İngiltere Başbakanı David Cameron,
Fransa Cumhurbaşkanı Hollande,
Suud Kralı Abdülaziz,
BAE Emiri Şeyh Halife,
Kuveyt Devlet Başkanı Cabir el Sabah, ya da İslam İşbirliği Teşkilatı Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu; anında dönerler ve derler ki; “Bize mi seslendiniz?”
Öyle ya;
TÜRKİYE’NİN AHLÂKSIZLARI!
Mısır’da “halkın oyu” ile seçilip iktidara gelen Muhammed Mursi’yi bir “askeri darbe” ile devirip, “halkın iradesi”ni katleden “ABD köpeği Sisi”nin yanında ve arkasında yer alıp, ona “lojistik ve maddi destek” veren bunlardır, bu “kanlı müttefikler”dir!..
Sadece onlar da değil;
Bir de “medyatör”ler var...
Amerikan CNN var,
İngiliz BBC var,
Reuters Ajansı var!..
Ehh, “medya” deyince, “Türkiye’deki darbe yandaşı medya”yı anmadan geçmek olmaz... Gerçi; dün, onları Ali İhsan Karahasanoğlu yazdı ama, yeniden hatırlatmakta yarar var.
İşte onlardan bazıları:
“2000 şehid verdikten sonra.. Galeyana gelen 4-5 kişi tarafından bir polis aracının, 4 metrelik köprüden aşağıya iteklenmesini fırsat bilen.. “İçindekilerle birlikte” diye başlık atıp, sözümona habercilik yapan Hürriyet’in ahlaksızları..
Sivil insanlara yönelik yüzlerce saldırıyı polis ve askerler gerçekleştirdiği halde.. O yüzlerce saldırının birkaçını verip, polis aracına yönelik bir tek örneğe, mal bulmuş mağribi gibi sarılıp, “Eylemciler polis aracını köprüden attılar” diye ana sayfalarında özel bölüme koyup gösteren Milliyet’in vicdansızları!
2000 Müslümana acımayan... “Polislere acımadılar” diye başlık atan Yavuz Semerci’nin Gazeteport ahlâksızı..
2000 Müslümanın öldüğü günde, “Batının günahları var ama.. Bir tek batı yok ki” diye sözümona katliamı eleştiren.. Ama, Batı’nın bugün yekvücut halde, katliama seyirci kaldığını görmezden gelmeye çalışan PKK teröristlerinin dağ arkadaşı Hasan Cemal’leri..”
İşte bunlar; hem “askerî darbe”nin, hem de yüzlerce insanın şehid olduğu, binlerce insanın yaralandığı önceki günkü “katliam”ın “suç ortakları”dır...
Sisi’nin eli ne kadar “kanlı” ise, ona destek veren veya hâlâ “Müslüman Kardeşler”e çamur atmaya yeltenen “beyinsizler”in de elleri temiz değildir, parmaklarının arasından “kan” damlamaktadır. Bunlar hem “darbe”nin, hem de “katliam”ın “yardımcıları ve yatakçıları”dırlar.
Sisi adlı katil ne kadar “canavar” ise, bunlar da onun “ortak”larıdır.
Bunlardan bazılarının “dil ucuyla kınama” yapmaları ya da “taraf”ları “uzlaşma”ya davet etmeleri, onları “katliamın yardım ve yataklığını yapma suçu”ndan kurtarmaz!..
ASLA SIYIRAMAZLAR!
Aynı şekilde “Mursi’nin devrilmesi için Batı ile işbirliği yapan” ve daha sonra ağzına bir “kemik” verilip, “Cumhurbaşkanlığı 1. Yardımcılığı” görevine getirilen ve önceki günkü “katliam”dan sonra “görevinden istifa ettiğini” açıklayan Muhammed el Baradey de, kendini “kanlı ittifak”tan sıyıramaz!..
Çünkü onun da; eli “kanlı”dır, alnına “kan” sıçramıştır!..
El Ezher Şeyhi Ahmed el Tayyip ve Selefi Nur Partisi’nin lideri İmad Abdülgafur da, en az “Kanlı Koalisyon”un diğer üyeleri kadar “suçlu”dur!..
ABD Başkanı Barack Obama’yı, dün yaptığı “Yaşananlardan endişe duyuyoruz. Olağanüstü hal kaldırılmalı... Mısır’ın geleceğinde bütün tarafların söz sahibi olması gerekir... Mısır ile yapacağımız ortak tatbikatı iptal ettik... Mısır’da herhangi bir tarafı tutmuyoruz... Mısır ile ilişkilerimiz siviller öldürülürken devam edemez... ABD, Mısır hükümetinin attığı adımları kınamakta ve barışçıl protesto hakkı için çağrı yapmaktadır” şeklindeki açıklama da kurtaramaz... Çünkü ortada “2 bini aşkın şehid, 10 bin yaralı” vardır...
Obama’nın bu açıklaması, belki “Sisi’nin günlerinin sayılı olduğunu” gösterebilir ama, “darbeye ve katliama yardım ve yataklık” suçu işlemesini ortadan kaldırmaz!..
DEMOKRASİ’NİN İNTİHARI
Başta ABD olmak üzere, tüm Batı ülkeleri, Mısır’daki darbeye “darbe” demeyerek ve hatta ABD Dışişleri Bakanı John Kerry gibi daha ileriye gidip, “Mısır’da ordu, demokrasiyi yeniden inşa ediyor” diyerek, “demokrasinin çukuru”nu kazmışlar ve özellikle “Ortadoğu halkları”nı; “Kahrolsun sizin demokrasiniz” deme noktasına getirmişlerdir.
Sadece “demokrasi” de değil;
Batı’nın dilinden düşürmediği “insan hak ve özgürlükleri” kavramı da, son “katliam”dan sonra ağır yara almış, “bitkisel hayat”a girmiştir.
Bırakın Ortadoğu halklarını, şahsen ben, bundan böyle her kim “demokrasi”den, “insan hak ve özgürlükleri”nden söz edip de, bir ülkeye “not” ya da “karne” vermeye kalkarsa, diyeceğim ki;
“Hadi oradan!.. Sizin demokrasinizi, sizin hak ve özgürlük anlayışınızı Mısır’da gördük... Sizin değerlerinize karnımız tok, hadi başka kapıya!”
Açık ve net söylüyorum;
“Arap Baharı” başlatarak, kendi “irade”lerini sandığa taşıma eğilimi gösteren Ortadoğu halkları, bundan böyle sandığa soğuk bakacaklar, gözlerinin önüne Mursi ve Mısır’daki “katliam” gelecektir.
Bu “katliam”dan sonra, sadece “demokrasi” değil, “kral”lar ve “şeyh”ler de ağır yara almıştır.
Krallar ve Şeyh’ler, “Darbeci Sisi”ye kesenin ağzını açmışlar ve ona milyarlarca “yeşil yeşil dolarlar” vermişlerdir... Bakalım, bu “yeşil” dolarlar, onların “yemyeşil Cennet”e girmelerini sağlayabilecek mi?..
Şimdiden Allah’tan “af” dileyip, Mısır halkından “helâllik” isteseler çok iyi olur!..
NEREDE GEZİ ZEKÂLI’LAR?
Neyzen Tevfik örneğine dönecek olursak... Dünyada o kadar “Şerefsiz!.. Ahlâksız!.. Alçak!.. Çukur!.. İkiyüzlü!.. Vicdansız ve katil” ya da onların “yardımcısı ve yatakçısı” var ki, hangi birini sayacaksın!?!..
Meselâ, şu bizim “Taksim’in Gezi Zekâlıları” nerede?.. “8-10 ağaç yerinden söküldü” diye Türkiye’yi “yangın yeri”ne çeviren, Başbakan Tayyip Erdoğan’a “diktatör” deme cür’etini gösteren bu “Gezi Zekâlılar” taifesi; Mısır’da kadınlar, çocuklar, bebeler, yaşlılar ve gencecik insanlar kurşunlanıp kara toprağa düşerken, neredeler acaba?..
Gördüler mi;
“Diktatör” kimmiş?..
Gördüler mi;
“Diktatör” nasıl olurmuş?..
Ellerinde “çakı bıçağı” bile bulunmayan Mısır’daki sivil insanların “bomba”larla, “keskin nişancı mermileri”yle patır patır yere serilmeleri, bunların ne kadar “sahtekâr” ve ne kadar “bencil” olduklarını da gözler önüne serdi...
Şu hâle bakın;
“Yüzlerce ölü, binlerce yaralı” var, “insanlar çadırlarıyla birlikte yakılıyor” ama “Gezi Zekâlı”larda “tık” yok!..
Dilleri, herhalde bir yerlerine kaçtı ki, sesleri hiç çıkmıyor!..
Ulan; “platform” mudur, “külotform” mudur, nedir; birinizden ses çıksın, hiç olmazsa kınayın!..
Ama, yok!..
Hiçbir yerde yoklar!..
“Darbeci”lere, “katliamcı”lara tepki göstermek, “diktatör” dedikleri Başbakan Tayyip Erdoğan’a ve “AK Parti kurmayları” ile İHH, Mazlum-Der, Özgür-Der, Memur-Sen, SP ve BBP gibi parti, vakıf ve derneklere düştü, iyi mi?..
Ya “Gezi Zekâlı”lar?..
Onlar ortalıkta yok...
SAHTEKÂR ÇEVRECİLER!
Sadece “Gezi Zekâlılar” mı, diğer “hümanist ve çevreci” geçinen “sahtekâr”lara, “ikiyüzlü”lere ne demeli?.. Hani, gemilere tırmanan “Yeşiller” ve “Greenpeace” üyeleri nerede?..
“Fok balıkları” için eylem yapanlar, “Caretta Caretta kaplumbağaları”nı yaşatmak için çırpınanlar, “Balina ve Yunus’lar yaşasın” diye ortalığı ayağa kaldıranlar, hani neredeler?..
Bırakın “hayvan”ları, bırakın “ağaç”ları!.. Mısır’da “insanlar” ölüyor, insanlar!!!.. Hani, neredesiniz siz?..
Niye hiçbir eylem yapmadınız, niye iki satır açıklama yapmadınız?..
Sizi gidi “sahtekâr”lar sizi!..
Sizi gidi “ikiyüzlüler” sizi!..
Hepiniz “suçlu”sunuz!..
“Batılı liderler” kadar suçlusunuz, “Kral”lar ve “Şeyh”ler kadar suçlusunuz!.. Hem “ikiyüzlü”sünüz, hem “sahtekâr”sınız!..
Neyzen Tevfik’in dediği gibi;
“Meğer, ne kadar da çokmuşsunuz!”
Uzun Eşek kiminle oynanır?.. İnsanla mı, eşekle mi?
Gazetemizde; hem “TRT’den rant devşirdiği”, hem de “Silivri eylemcilerinden” olduğu için, Suzan Aksoy için demişiz ki; “Silivri tahrikçisi, TRT beslemesi!”
Suzan Hanım, bu eleştiriyi “hedef gösterme” olarak algılayıp, accayip öfkelenmiş...
Diğer “yoldaş ve candaş”larını da etrafına toplayıp, “İP’çiler”in İstanbul merkezinde bir basın toplantısı düzenlemiş ve demiş ki;
“Ben İşçi Partiliyim... Genel Başkanım haksız yargılanırken, ben Silivri’ye gitmeyip de ne yapsaydım?.. Uzun eşek mi oynasaydım?”
Bilmeyenler için söyleyeyim; “Uzun Eşek” denilen oyun, adında “eşek” olsa da, “insan”la oynanır!..
3-4 insan eğilirler ve “eşek” olurlar...
Suzan Aksoy gibiler de, bu “eşek”lerin üzerinden ne kadar ileri atlayabilirse, o kadar başarılı olurlar...
Tabiî bu arada; “ağırlık”larıyla “eşeklerin belini kıranlar” da olur!..
Suzan Aksoy, eğer “Uzun Eşek” oynasaydı, elbette “İP’li arkadaşları” ile oynayacaktı...
Acaba, kendine kaç “eşek” bulabilirdi?.. Hele de, bu “kilo”yla!..