Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

Hedef göstermiyoruz... Tam aksine, hedef gösteriliyoruz!

Hedef göstermiyoruz... Tam aksine, hedef gösteriliyoruz!

Başlıktaki konunun ayrıntısına geçmeden önce bir hususu aydınlatalım...
Hemen her zaman söylediğimiz gibi; bu “hedef gösterme” hikâyesinin cılkı çıktı, kabak tadı verdi.

Birisine; “Gözünün üstünde kaşın var” desen, hemen cayırtıyı koparıyor:
“Beni hedef gösterdiler!”

Bir başkasına; “İşte Gezi Zekâlıların lideri; eylemleri bu kişi yönlendirdi” desen, nasırına basmışçasına çığlık atıyor;
“Beni hedef gösterdiler!”
Uzatmaya gerek yok...

Adam veya madam; hem “sahne”ye çıkıyor veya “meydan”a fırlıyor, orada her haltı yiyor, ama bir gazete veya televizyon bu “halt yeme”yi haber yaptığında, basıyor çığlığı;
“Beni hedef gösterdiler!”

Bu “cayırtıyı koparanlar”a, bu “çığlık atanlar”a ve nasırına basılmışçasına “bağıranlar”a bir Allah’ın kulu çıkıp da, demiyor ki;

“Arkadaş, her eylemin bir bedeli vardır... Bedel ödemeyi göze alamayacaksan, o sahnede, o meydanda ne işin var?
Madem ki meydandasın, madem ki sahnedesin, o zaman; deşifre edilmeyi de, eleştirilmeyi de göze alacaksın!..

Bütün bunları göze alamıyorsan, ortaya çıkmayacak, o haltı yemeyeceksin!”
Bunu diyen biri olmadığı içindir ki; ortalık “halt yiyenler”den, sonra da “Hedef gösterildim” diye çığlık atanlardan geçilmiyor.
Tamam bağırsınlar, cayırtı koparsınlar, ortalığı velveleye versinler de, adama sorarlar;
“Ne işin vardı orada?..
O haltı niye yedin?”
Hem “gözüm camda, canım cennette olsun” istiyorsun, hem de eleştirilmeyi göze alamıyorsun!
Nerede bu yoğurdun bolluğu?..

“TRT BESLEMESİ, SİLİVRİ TAHRİKÇİSİ!”
Bu “genel değerlendirme”den sonra, geçen hafta yaşanan “özel bir olay”a gelmek istiyoruz...
Hemen söyleyelim;
“Olayın aktörü kişi”yi ciddiye alıyor ya da ona değer veriyor değiliz... Hani; “Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” atasözümüz var ya, tıpkı onun gibi; “ortalığı ayağa kaldıran kişilere” söz söylüyoruz ki; zırt-pırt ortaya çıkıp, “hedef gösterildim” diyecek kişiler de ne demek istediğimizi anlasın ve bir an önce bu “paranoya”larından kurtulsunlar!..

Efendim, olay şu:
Akit’in 12 Ağustos Pazartesi günkü 1. sayfasında; “TRT beslemesi, Silivri tahrikçisi” başlıklı bir haber vardı... Ankara muhabirlerimizden Sinan Yavuzoğlu’nun haberi özetle şöyleydi:

“Türkiye düşmanlarının organize ettiği Gezi eylemlerine destek veren unsurlar arasında sanatçıların varlığı dikkat çekici seviyedeydi.
Gezi eylemleriyle beraber, geçtiğimiz hafta yapılan Ergenekon Terör Örgütü davasının karar duruşmasında da mahkeme salonunu basarak ortalığı karıştırmak ve sözde ‘adaleti’ kendi elleriyle oluşturmak derdindeki marjinal kalabalığın başını çeken bir isim özellikle dikkat çekti: Tiyatro sanatçısı Suzan Aksoy..

İşçi Partisi’nin yayın organı Ulusal Kanal’da vatandaşları açıkça isyana teşvik ederek, “Nasıl, ‘Her yer Taksim her yer direniş’ dediysek, 5 Ağustos’ta da ‘Her yer Silivri her yer direniş’ diyeceğiz. Tüm halkımızı hukuksuzluğa, adaletsizliğe, bu vicdansızlığa son vermek için ve orda ciddi bir direnç göstermek için Silivri’ye davet ediyoruz. Ben gidiyorum” diyen Suzan Aksoy, devlet kesesinden beslenmeye devam ediyor.

Sosyal paylaşım siteleri üzerinden mütedeyyin insanlara hakaretler yağdırmaya devam eden Aksoy, TRT’de yayınlanan ‘Bir Yastıkta’ isimli dizinin de as oyuncuları arasında. Aksoy’un durumu, ‘Hükümet, muhalif olanların ekmeğiyle oynuyor’ diyerek ortalığı velveleye verenlerin yalanlarını yüzlerine vuran en çarpıcı misal olarak ortada duruyor.
İşçi Partisi’nde yönetici olan Suzan Aksoy, Ulusal Kanal’da ‘Kadınca Kararınca’ adında bir de program yapıyor.

Aksoy’un başrollerinde oynadığı, ‘Bir Yastıkta’ adlı dizi ise TRT’de dönmeye devam ediyor.”

O HABER YALAN MI?
Sinan Yavuzoğlu’nun haberi, özetle buydu... Ne demiş muhabirimiz;
“İşçi Partisi yöneticisi Suzan Aksoy... Ulusal Kanal’da program yapan Suzan Aksoy... Mütedeyyin insanlara hakaret eden Suzan Aksoy... Ulusal Kanal ekranlarından halkı isyana teşvik ve tahrik eden Suzan Aksoy... TRT’deki dizi filmde oynayan Suzan Aksoy!..”

Peki, muhabirimiz Sinan Yavuzoğlu’nun bu yazdıklarının içinde bir tek “yalan” var mı?.. Bırakın yalanı, bir tek “abartma” var mı?..
Hele söyleyin;
Bir tek “hakaret” var mı?..

Muhabirimiz, nihayetinde Suzan Aksoy’un “maske”sini indirmiş, onu “deşifre” etmiş...
Yani, bir “durum tesbiti” yapmış!..

İşin doğrusu, TRT’ye mesaj gönderip, demek istemiş ki; “Uyuma TRT!.. Darbe plânları yapıp Hükümet’i düşürmeyi, Meclis’i lağvetmeyi amaçlayan Ergenekon Terör Örgütü gibi bir yapılanmaya destek veren, ona sahip çıkan ve hatta onları Silivri’den kurtarmak için eylem yapan bir kadını beslemek senin işin mi?..”
Söyleyin Allah aşkına;

Aslında “TRT’ye mesaj” göndermeyi amaçlayan bu haberde, “Suzan Aksoy’un hedef gösterildiğine” dair bir ibare, bir işaret, bir kelime var mı?..
“Yazılanlar”ın tamamı doğru...
Suzan Aksoy; “İşçi Partisi’nde yönetici” midir?.. Evet... Ulusal Kanal’da program yapmakta mıdır?..
Evet... “TRT’de oynayan dizi”de rol almakta mıdır?..
Evet... “Silivri kalkışması” için davette bulunmuş mudur?.. Evet!..
Eee, daha ne?..
“Hedef gösterme” bunun neresinde?..

Kaldı ki;
Bu “haber”lerden, bu “eleştiri”lerden rahatsız oluyorsan, bu işlere soyunmayacaksın... “Kahraman” olmak o kadar ucuz değil... “Şöhret” ya da “kahraman” olmak istiyorsan, “eleştiri”lere tahammül etmeyi bilecek, öğreneceksin!..

İŞÇİ PARTİSİ’NDE BASIN TOPLANTISI
Peki, Suzan Aksoy ne yapıyor?..
“Suzan Aksoy’un yoldaşı ve candaşı gazeteler”e göre, 13 Ağustos Salı günü bir “basın toplantısı” düzenleyip; “kendisini hedef gösteren(!) Yeni Akit Gazetesi’ne sert yanıt veriyor.”

Lütfen dikkat;
Suzan Aksoy’un “basın toplantısı” yaptığı yer, “Ergenekon Terör Örgütü Dâvâsı’nda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Doğu Perinçek’in genel başkanı olduğu İşçi Partisi’nin İstanbul İl Teşkilâtı”dır!..
Zaten, kendisi de “İşçi Partisi yöneticisi” olduğunu inkâr etmemekte, “Akit’in yazdıkları”nın tek kelimesine “yalan” diyememektedir.
Demektedir ki;
“İşçi Partisi ve TGB legâl kuruluşlardır... Beni böyle yıldıramaz, sindiremezsiniz!.. Ben, bir İşçi Partili’yim... Genel Başkanım haksız yargılanırken Silivri’ye gitmeyip de ne yapsaydım?.. Uzun eşek mi oynasaydım?..”
“Uzun Eşek” mi oynar, “İnatçı Katır” ya da “Boynuzlu Öküz” mü oynar, orasına elbette karışamayız...

Ama, “hedef gösterildiğini” iddia eden Suzan Aksoy’un şahsında; “asıl kendilerinin Akit’i hedef gösterdiğini” söylemek durumundayız...
Evet, evet;
Her kim ki, “Akit bizi hedef gösteriyor” diyorsa, kesin olarak bilin ki, asıl onlar “Akit’i hedef tahtasına oturtmaktadır”lar!..
“Suzan Aksoy ve yandaşları”nın yaptığı da; hem “Akit’e mahalle baskısı” uygulamak, hem de “Akit’i militan TGB’lilere hedef göstermek”tir!..

HEM DE SANATÇI ORDUSUYLA!
Bir ayrıntı daha;
Suzan Aksoy, madem ki “hedef gösterildiğini” iddia etmektedir, bunu niye “tek başına” ifade etmemiştir?.. Niye etrafına, “yoldaş ve candaş”lardan seçilmiş bir “sanatçı ordusu” toplamıştır?..
Eğer yine “Hedef gösterildik” demeyeceklerse; “Akit’e tepki göstermek” için basın toplantısı düzenleyen Suzan Aksoy’un etrafındaki “sanatçı”(!)ları da dikkatlerinize sunalım...

Akit’in haberinde zerrece isimleri geçmediği halde, Suzan Aksoy’un “İşçi Partisi İstanbul İl Başkanlığı’nda düzenlediği basın toplantısı”na katılan “sanatçı”ların isimlerini, biz de Aydınlık’tan öğrendik...

İşte, “kuru pastalarla donatılmış masa”nın etrafındaki “sanatçı”(!)lar:
“Bedri Baykam, Hayati Asılyazıcı, Adviye Bal, Alişan Birlikoğlu, Aslı Nişancı, Engin Ayça, Erdener Koyutürk, Faruk Karaca, Mustafa Bilgin, Mutlu Yuluğ, İsmet Arslan, Şihsan Topakoğlu, Tarhan Gözübüyük, Ufuk Karali, Zafer Bilgin, Orhan Aydın, Janset Çapal, Tansu Bele, Ataol Behramoğlu, Aysun Bitir ve Cihat Tamer.”
Hepsi de “İşçi Partili” veya “TGB destekçisi” midir, elbette bilemiyoruz... Bildiğimiz şu ki; hepsi de “Akit’in haberini görmedikleri” halde, “ahkâm kesmeye” geldiğinde mangalda kül bırakmamışlardır!..

Amaçları,
“Suzan Aksoy’a destek” vermekten ziyade, “Akit’i hedef göstermek”tir!..
Evet, evet;
Akit’i; “illegal eylemler”e imza atan “örgüt”lere hedef göstermişlerdir...
Ne ilginç değil mi;
“Hedef göstermek”le itham ediliyoruz ama aslında “hedef gösteriliyoruz!”
Haa, susacak mıyız?..

Hayır...
“Eleştirmeye... Deşifre etmeye... Maskeleri düşürmeye” devam edeceğiz...
“Suzan Aksoy gibiler” rahatsız olsalar da!..
Selâm ve saygılarımızla!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi