Cür’etten Öte bir Cinnet
Dindar Müslümanları (hürmette kusur etmemeye çalışarak) uyarıyorum:
Taqiyye ve kitman yapan, asıl kimliklerini ve amaçlarını saklayan sinsi güçler ülkemizde son derece tahrip edici, yıkıcı, köklü bir dinde değişim, dinde yenilik reformu yapmak için çalışmaktadır.
Meşhur BBC bu konuda yayınlamış olduğu bir makalede, 1400 senelik İslam tarihinde görülmemiş bir reform demektedir. (BBC, Turkey in Radical Revision of Islamic Textes, by R. Pigott, 26 Feb. 2008)
Reformcular, Ehl-i Sünnet İslamlığını ve Ümmet birliğini kaldırıp, onun yerine bin parçalı bir İslam Protestanlığı mozaiği getirmek istiyorlar.
Avrupa Birliği, ABD, Vatican, Evangelist agresif Haçlılar, Siyonistler, modern İbn Sebe’ler, emperyalist ve sömürgeci güçler; Türkiyemizde Fazlurrahman’ın Tarihsellik mezhebinin hakim olmasını uygun görmüşlerdir.
İslamı içten yıkmak için birtakım aşırı ve militan Feministler vazifelendirilmiştir.
Diyanet, merhum Ahmed Davudoğlu Ezherî hocaefendinin çok değerli Sahih-i Müslim şerhini, AB standartlarına uymadığı için yayınlamamıştır.
Vaktiyle uzun yıllar boyunca yayınlanıp nice baskıları yapılan Tecrid-i Sarih tercümesi de yayından kaldırılmıştır.
Ehl-i Sünnet kitapları yayınlanmazken, Allah gerçek bir Janustur (iki çehreli bir Roma putu) diyen İranlı zındığın diğer kitapları Diyanet Kitabevlerinde satılmaktadır.
Yüz ilahiyatçıya “ayıklanmış” bir hadîs külliyatı hazırlatılmış, birkaç cilt halinde yayınlanmış, fakat piyasaya şimdilik verilmemiştir.
En son büyük bir ilimizde Feminist bir Diyanet memuru, cami görevlilerini, emrimi yerine getirmezseniz canlarınızı fena yakarım diyerek tehdit ederek kadınlara ait bölmelerdeki kafes ve perdeleri çıkarttırmıştır.
Büyük Selçuklu devletinin, Anadolu Selçuklu devletinin, Beyliklerin, Osmanlı devletinin bin yıl boyunca koruduğu Ehl-i Sünnet İslamlığı büyük tehlike ve tehditlerle sarılmıştır.
Ehl-i Sünnet İslamın ana caddesidir… Ehl-i Sünnet Sevad-ı Âzamdır… Ehl-i Sünnet cumhur-i ulema yoludur… Ehl-i Sünnet Kur’anın doğru yorumudur… Ehl-i Sünnet Resulullah Efendimizin yolundan ve izinden gitmektir…
Ehl-i Sünnet yıkılırsa Türkiye de yıkılır.
Ehl-i Sünnet yıkılırsa enkazının altında, savunma yapmayan Sünnîler de kalacaktır.
Ehl-i Sünnete mensup bir gazeteci olarak bütün Sünnî Müslümanları birleşmeye ve İslamı savunmaya çağırıyorum.
Reformcular, Fazlurrahmancılar, Mutelize mezhebi mensupları ve diğer fırkaların bağlıları taqiyye ve kitman yapmaktadır.
Ehl-i Sünnet gazeteleri, dergileri, Tv’leri reform hareketlerine karşı çıkmalıdır.
Sünnîler ayakta kalmak istiyorsa, en az reformcular ve Feministler kadar cesur ve gözü kara olmalıdır.
İslamı AB norm, standart ve ilkelerine uydurmak cür’etten de öte bir cinnettir.
(İkinci yazı)
Dünyanın en Önemli Dedikodularının ve Çekişmelerinin
İki Rekat Namaz Kadar Değeri Yoktur
Onların dünya tantanaları, dedikoduları, magazin haberleri, boş ve kof heyecanları, hop oturup hop kalkmaları birer aldanmadan ve aldatmadan ibaret olup, en önemli sandıkları dünyevî fânî hadiselerin ve gelişmelerin bile iki rekatlık bir namaz kadar değeri yoktur.
Kılıçlızade ile Baltacızade birbirlerine vermiş veriştirmişler. Boş boş boş…
Filancaların muhteşem, mutantan, debdebeli, şaşaalı, israflı, göz kamaştırıcı, dillere destan, muazzam iftarı… Boş boş boş…
Lüks otomobiller… Lüks meskenler… Lüks giysiler… Lüks yazlıklar… Lüks hayat… Hepsi boş hepsi boş…
Hiçbirinin ihlasla kılınan iki rekat namaz kadar değeri yok.
Her ne faaliyet ki, içine lüks girer, israf girer, kibir ve gurur girer, büyüklenme girer, boştur o boştur o.
Benim şeyhim çok büyüktür, senin şeyhini döver… Müslüman hiç böyle aptalca konuşur mu?
Cemaat cemaat cemaat… Başına cemaat kadar taş düşsün, be adam bir kere de Ümmet desene!..
Müslümanları bizden olan Müslümanlar, bizden olmayan Müslümanlar diye ikiye ayıranlar, soruyorum size: Bizden olmayan Müslüman olur mu hiç?
Allahü Teala, Kur’anın kesin ayetiyle bütün mü’minleri kardeş kılmamış mıdır?
Bid’ati, fıskı, fücuru, günahı küfre yol açmayan bütün Müslümanlar kardeşimizdir.
Hiçbir mü’minin, mü’min kardeşlerini ötekileştirmeye hakkı yoktur.
Ehl-i Sünnet Müslümanlarının kılageldiği namaza Emevî namazı derse kişi, o zaman araştırma yapılır. Bu söz küfür sözüyse, söyleyen mürted olur, Ümmet güvenliği şemsiyesi altından çıkmış olur.
İslamda kader yok derse, o kişi de dinden, Ümmetten çıkmıştır.
Kur’anı kendi heva ve re’yi ile tefsir edenler… Ne kötü yoldadır onlar… Men fessere’l-Kur’ane bi re’yihi fekad kefer tehdidine hedef olmuşlardır.
Zina ve riba helaldir diyenler. Vah onlara vah onlara…
Küfür düzenini beğenenler, bu düzen iyidir haktır diyenler. Eyvah onlara.
Tağut’tan yana olanlar. Ekinlerini kendi elleriyle yakıyor onlar.
Deccalperestler, kezzabperestler…
Allah gerçek bir Janustur diyerek, kemal sıfatlarla sıfatlı ve noksan sıfatlardan münezzeh Hak Tealayı iki çehreli bir Roma putuna teşbih eden zındığı ve sapığı din imamı kabul edenler…
Zaruriyat-ı diniyeyi inkar ve reddedenler…
Bu saydıklarım hakkında icazetli ulema, fukaha ve müftüler tarafından dinden çıktıklarına dair fetva verilirse ve bu fetva kadı tarafından hükme bağlanır, İmamü’l-Müslimîn bu hükmü tasdik ederse, onlar kendi istekleriyle iman dairesinden çıkmış ve irtidat etmiş sayılır. Vah onlara, veyl onlara…
İmanı sahih olan bir Müslüman, günahından dolayı tekfir edilmez. Yeter ki, günahı helal kabul etmesin. Lükse kapılmış, çok israf yapıyor. Yaptığı israfları helal kabul etmedikçe iman dairesi içindedir. İsrafa israf değildir, ben zekatımı verdikten sonra her haltı yerim derse tehlikededir o. Başta bir İmam olacak, bir Ümmet teşkilatı bulunacak ki, Müslümanlara etkili nasihat edilebilsin, emr-i maruf ve nehy-i münker yapılabilsin.
Sevgili Müslüman kardeşlerim:
Ümmet çatısı altında yer alalım. Ümmet şuuruna sahip olalım.
Cemaat, grup, parça, hizip, fırka asabiyeti gütmeyelim, holiganlık ve militanlık yapmayalım.
Ehl-i Sünnet ana caddesinde yürüyelim, Sevad-ı Âzam dairesi içinde bulunalım.
Bütün mü’minleri kardeş bilelim. Benim şeyhim senin şeyhini döver eşekliklerine tevbe edelim.
Ehl-i Sünnet dairesi içinde olmak şartıyla meşreb çeşitliliğini zenginlik bilelim. Peygamberimizin (Salat ve selam olsun ona) vekili, vârisi, halifesi durumundaki ehliyetli bir zat-ı muhtereme biat ve itaat edelim.
Mü’minlerin Allah katında en üstünü en fazla taqva sahibi olandır.
Taqvalı olmaya çalışalım. Taqva üstünlüğü ilimle, o ilmi hayata geçirmekle, ihlasla, irfanla, yüksek ahlak ve karakterle, salih amellerle, nefs-i emmaresiyle büyük cihad yapmakla, şeytanın tuzaklarına karşı uyanık olmakla, dünya alayişine kapılmamakla, mürüvvet ve fütüvvetle (biiznillah) elde edilebilir.