Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Musallâ ve Kunût Sünneti ile Yeniden Diriliyoruz!

Musallâ ve Kunût Sünneti ile Yeniden Diriliyoruz!

Her gün her vesile ile Allah’tan yardım dileyeceğimiz zor zamanları yaşıyoruz. Rabbimiz: “Allah’tan sabırla ve namazla yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredip direnenleri sever.” (Bakara/135) buyuruyor.

Böylece namazın, müminlerin hayatındaki merkezi ve belirleyici rolü ile bir kez daha karşılaşıyoruz.

Önceki hafta Sultanahmet Camii’nde 100 bin iman kardeşimizle omuz omuza kıldığımız Ramazan Bayram Namazının ardından, geçen pazar da Şehzade Camii’nde 10 bin müminle Teheccüd namazı ve “Kunut”lu Sabah namazı eda ettik, elhamdülillah. Rabbim, her iki camimizi de hıncahınç dolduran ve gelemeseler de yüreği onlarla birlikte çarpan kardeşlerimizden razı olsun; mazlumlar için yaptıkları dualarla zalimler aleyhine yaptıkları bedduaları da kabul buyursun. Namaz Gönüllüleri Platformu ve Mihrab Gönüllüleri Platformu adına, her iki çalışmaya katkıda bulunanlara teşekkürler ediyoruz.

Efendimizin (s) Medine’de Mescid-i Nebevi’nin uzağındaki “Musallâ” (Namazgâh) denilen açık bir alanda kadın-erkek bütün Müslümanlarla birlikte kıldığı, hatta namaza özürlü olan kadınların da arkadan hutbeyi dinleyip dualara katılarak o coşkuyu yaşamalarını istediği Bayram Namazlarının, müminleri nasıl dirilttiğini, hep beraber ve Türkiye’de ilk kez Sultanahmet’te idrak ettik. Böylece bu nebevî sünnetin ümmetin yeniden ihyası ve inşasında ne önemli bir role sahip olduğunu da birlikte tecrübe ettik. Birçok kardeşimiz “ömrümde ilk kez bayram yaşadım” demişti. Doğrusu, Bayram sabahı yollara dökülüp Sultanahmet Camii’ne koşan müminlerin heyecanı, bu dirilişin işareti gibiydi.
İşte bu sebepledir ki biz, Namaz Gönüllüleri ve Mihrab Gönüllüleri olarak, önümüzdeki Kurban Bayramı’ndan başlayarak Bayram namazlarının her şehrimizdeki en büyük ve çevresi geniş tek camide kılınması için kampanya başlatmış bulunuyoruz. Sivil kuruluşlarımızdan kadın-erkek, yaşlı-genç herkesi Kurban Bayramı namazı için en büyük camiye yönlendirmelerini, il-ilçe müftülüklerimizden de Bayram Hutbesi ve namaz sonunda yapılacak duaların coşkulu olması için hazırlık yapmalarını bekliyoruz. İnanıyoruz ki, böyle coşkulu Bayram namazları, kardeşliğimizi ve ümmet bilincimizi güçlendirecektir.
Kunût Sünnetine gelince: geçen Pazar İstanbul Şehzade Camii’nde Teheccüd ve Kur’ân ziyafetini müteakip Sabah namazında Kunut okunarak Mısır mazlumları için yapılan dualara ve çağdaş Firavun’a yapılan beddualara hep birlikte yürekten ‘amin’ dedik. (Bu Pazar da herkesi Kunût’a bekliyoruz.)

Bilindiği gibi, Efendimiz (s) çeşitli zamanlarda Müslümanlara yönelik saldırı ve baskılar söz konusu olduğunda, Sabah namazlarında (bir rivayete göre bütün namazlarında) ellerini açıp Allah’tan yardım dilemiş; Müslümanlar için dua, düşmanlara da beddua etmiştir ki, buna “kunût” denir. Yetmiş Kur’an hocasının şehid edildiği Bi’r-i Maûne olayından sonra, bu katliamı yapan Benî Süleym, Rial, Zekvan ve Useyye kabileleri aleyhine bir ay sabah namazında beddua okumuş, arkasında bulunan sahabeler de “âmîn” demiştir. Peygamberimizin (s) başka zamanlarda da kunût okuduğuna dair rivayetler vardır.
“İbn Abbas’tan gelen rivayete göre, Rasûlüllah (s), arka arkaya bir ay boyunca öğle, ikindi, akşam, yatsı ve sabahleyin, her namazın arkasında, son rekâtta ‘Semi‘Allâhu li-men-hamideh!’ deyince Benî Süleym, Rial, Zekvan, Useyye kabileleri aleyhinde beddua okudu, arkasındakiler de ‘Âmin!’ dedi. Rasûlüllah (s) bu kabilelere, İslâm’a çağıracak kişiler göndermiş, onlar da bu kişileri şehid etmişlerdi. İkrime; ‘İşte Kunût’un esası budur.’ der. Ebû Hureyre de; ‘Nebi Aleyhisselam bir kimseye dua veya beddua etmek istediği zaman, rükûdan sonra Kunût okurdu.’ der”. Rasûlüllah (s); ‘Semi‘Allâhu li-men-hamideh!’den sonra ‘Rabbenâ ve leke’l-hamd!’ dedi ve şöyle dua etti: “Allah’ım! Velid b. Velid’i, Seleme b. Hişam’ı, ‘İyaş b. Ebî Rebî‘i ve müminlerden zayıf olanları kurtar. Allah’ım! Mudar kabilesine baskını artır! Onlara Yûsuf zamanındaki kıtlık gibi kıtlık ver!” (Buhari ve İbn Mace)

Hanefi ve Hanbeli mezhebinde, normalde vitir namazının son rekâtında, Maliki ve Şafii’de sabah namazının ikinci rekâtında okunan Kunût duası, sıkıntı ve fitne zamanlarında, Hanefi ve Hanbeli’de sabah namazlarında, Şafii’de ise bütün namazlarda okunur. (İkinci rekâtın sonunda rüku’dan doğrulup eller kaldırılır, dua ve beddua edilir, cemaat de ‘amin’ der; sonra tekbirle secdeye gidilir. Hanefilere göre, vitir dışında sıkıntı ve felaket zamanlarında, sabah namazında Kunût okumak sünnettir; imama uyan kişi, Kunût okunurken susar, kıraatin açıktan yapılması durumunda sadece “âmîn” der. Şafiî, Maliki ve Hanbelilerde kunût duası imam ve cemaat tarafından sesli okunabilir. Kunûtta; “Allahümme innâ nesta’înuke…” duaları okunabileceği gibi, Kur’ân ve hadislerden derlenen “Rabbenâ âtinâ…” gibi dualar ve “Rabbi lâ tezer ‘alel-ardı minel-kâfirîne deyyârâ” (Nuh 26) gibi beddualar da okunabilir.)

Şimdi gelin, müminleri iyi ve kötü günlerinde diri ve canlı tutup vahdetlerini pekiştirecek olan Kunût okuma ve Musallâ’da Bayram namazı kılma sünnet-i seniyyesini hep birlikte ihyâ edelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi