Hazin karşılaşma (1)
Nursevil on yıl önce yaşadığım apartmanda suçlu ilan edilen bir genç kızdı. Ailenin iki çocuğundan biriydi. Annenin en büyük hayali kızının ihlas ve takva sahibi bir hayat üzere yaşamasıydı. Bu niyetle onu küçük yaştan itibaren çeşitli kurslara göndermiş ve ardından dualar etmişti. Ama kız büyüdükçe annenin hayalleri suya düşüyor ve kadıncağız kızını tanıyamaz hale geliyordu. Nursevil on beşine basmıştı. Artık vaktin çoğunu arkadaşları ile geçiriyordu. Anneye itiraz ediyor ve karşı çıkıyordu. Bir fert olarak duygu ve düşüncelerini dile getirdiğinde annenin öfkesi artıyor ve kıza şiddet uygulamaya başlıyordu. Nursevil’in hayatı o güne kadar annenin belirlediği bir hayat çizgisinde devam etmiş ve bu çizgiden dışarı çıkmamıştı. Ama artık dışarıda farklı insanlar ve farklı hayatlar olduğunu görüyor ve hayatı sorguluyordu. Dünya ile tanıştıkça yeni şeyler öğreniyor ve içeriden çok dışarıya odaklanıyordu. Dünya oldukça büyüktü ve genç kız kanatlarını çırparak önünü görmeden uçuyordu. Artık yeni arkadaşları, kendine ait düşünceleri, hayalleri ve sosyal çevresi vardı. Ama bu durum anneyi rahatsız ediyordu. Anne kızın büyüdüğünü bir türlü kabul edemiyordu. Anne tedirgindi, o güne kadar sözünden hiç çıkmayan kız, annenin düşüncelerini sorgulamakta ve artık bir fert olarak varlığını hissettirmekteydi. Anne için bu kabul edilir bir şey değildi.
Annenin korkuları artıyor, daha düne kadar her konuda onayımı alan kızım ne oldu da bu kadar değişti diye düşünüyordu. Anne kaybetme duygusu ile mücadele etmekteydi. Anne kızın kendisine karşılık vermesini kabul edemiyor ve şiddete başvuruyordu. Kızla anne arasında yoğun bir savaş başlamış ve anne yenilgiye düştüğünü hissedip şiddetin dozunu arttırmıştı. Anne “böyle örtünme, çıkarken süslenip püslenme, sen mahvoldun, senin sonun kötü, senden artık hiçbir şey olmaz” dedikçe kız biraz daha uzaklaşıyordu. Ona göre anne kendisini anlamadığı gibi iftira atıyor, hakaret ediyor ve arkadaşlarının yanında onu küçük düşürüyordu. Anne ise kızının sadece kendisinden değil maneviyattan da uzaklaştığını düşünüyor ve baskılarını sürdürüyordu. Anne kız arasında başlayan bu savaş öyle büyük boyutlara gelmişti ki evde her akşam kavga oluyor, anne beddua ediyor ve kızının üzerine yürüyordu. Anne kızı baskı ile ıslah edebileceğini düşünüyordu ama aralarındaki mesafe her geçen gün biraz daha artıyor ve kız sadece anneden değil kendisinden de uzaklaşıyordu.
O zamanlar Nursevil on beş yaşındaydı ve ara sıra bize gelir anne ile yaşadığı sıkıntılarını paylaşırdı. Bir gün ona “Annenin sana nasıl davranmasını isterdin?” diye sormuştum. Bana dönmüş ve “eğer bana sevgisini gösterseydi söylediği her şeyi yapardım ama o bunu yapmadı, beni hep dövdü, aşağıladı…” demişti. Anne kızını anlamak yerine, onu baskı ile istediği kalıba sokmak istiyordu; kız ise anneden uzaklaşarak uçurumun kıyısına doğru sürükleniyordu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.