Koltuğun keyfini çıkaranlar!
İhvan sözcülerinden Ahmet Arif, Sina’da 25 Mısır askerinin hunhar bir biçimde araçlarının içinde kurşunlanarak öldürülmesinin Ebu Zabel katliamını örtbas etmek için ale’l acele devreye sokulmuş bir tertip olduğunu ifade etti. Büyük ihtimalle de öyledir. Nedenine gelince, izne giden veya izinden dönen askerlerin dönüş vaktini ve güzergahını ancak kendileri ve üstleri biliyorlardı. İnfazcılar bunu nereden öğrendiler ve savunmasız askerleri nasıl elleriyle koymuş gibi buldular?
Mürsi iktidarı döneminde 2012 ramazanında Refah’da 16 Mısır askerinin de manipülatif bir biçimde öldürülmesinde de kuşkular o dönemde askeri istihbaratın başında olan Sisi’ye işaret etmiştir. İkinci Refah katliamında da parmaklar yine onu gösteriyor! Birinci katliamla bir taşla çift kuş vurduğu ve Tantavi’nin çekilmesini sağladığı ve böylece önünün açıldığı yorumları yapılmaktadır. Oyun içinde oyun. Biz bu derin oyunları Türkiye’den de biliyoruz. Sina’daki mesele Özal’ın ölüm yılı olan 1993 yılında 24 Mayıs’ta 33 silahsız erin PKK tarafından infaz edilmesini hatırlatıyor.
Bu bir derin devlet operasyonuydu. Ahmet Arif’in kuşkuları ve anlattıklarıyla benzerlik arz ediyor. 33 silahsız askerin infazına katılan PKK’lı Mahir Tekin, 10 Mart 2000’de Antalya’da yakalandı. Tekin, verdiği ifadede “Şemdin Sakık’ın 24 Mayıs’ta asker sevkiyatı olacağını nereden öğrendiğini bilmiyorum. Bu sevkiyatı bilmeseydi, o saatte ve tarihte eylem yapılması için kesin talimat vermezdi” diyor. Demek ki Sina ile Elazığ-Bingöl hattında derin devlet operasyonları yaşandı ve masumlara kıyıldı. Mısırlı darbeciler başarılı çıkmak için her yola tevessül ediyorlar. Bunlardan birisi de İhvan’ı terörist olarak damgalamak ve onları Kaideleştirmek. Bunun için konu mankeni bile kullanıyorlar. Sina’daki silahsız 25 asker örtbas kurbanları olduğu gibi Muhammed Zevahiri de imaj kurbanı oldu. Eymen Zevahiri’nin kardeşi Muhammed Zevahiri’nin ne Müslüman Kardeşler’le ne de kardeşi Eymen Zevahiri ile hiçbir ilişkisi olmamasına rağmen kardeş olmalarının uyandıracağı imajdan dolayı gözaltına alınmıştır. Onun ismi üzerinden Kaide’yi hatırlatmışlardır! İhvan’ı şeytanlaştırmaya çalışan darbeciler şeytanı çoktan geride bıraktılar. Onlar şeytana talim dersi verirler.
*
İhvan Sözcüsü Ahmet Arif’in tespitlerine rağmen Ezher Şeyhi Tayyip Sina’daki pusuyu ve katliamı kınamaktan öte Mısır’ın istikrarının hedef alındığını söylemiştir. Kurtuluş Cephesine göre Mısır’ın istikrarını hedef alan terörist eylemleri yürüten Müslüman Kardeşler hareketidir! Ezher Şeyhi Tayyip bunu söylemiyor ama ima ediyor. Mübarek’e karşı gösterilere cevaz vermeyen Tayyip, Mürsi’nin devrilmesi için yapılan gösterilere arka çıkmış veya karşı çıkmamıştır.
Ezher Şeyhinin Ebu Zabel katliamıyla alakalı bir taziyede bulunduğunu ve suçluların ortaya çıkarılmasını istediğini de duymadık. Ban Ki Moon Ebu Zabel katliamıyla alakalı bir soruşturma başlatılmasını istemiştir. Ezher Şeyhi Tayyip tipik bir saray alimidir ve koltuğunun keyfini çıkarmaya ve bu koltuğu kendisine hediye edenlere karşı hizmette kusur etmemeye çalışmaktadır. Zor zamanlarında onların imdadına koşuyor. Ezher Şeyhine mümasil koltuğunun tadını ve zevkini ve keyfini çıkaranlardan birisi İİÖ Başkanı Ekmeleddin İhsanoğlu’dur. Adam bilim adamı olmasına rağmen Demirel gibi siyasetçilere taş çıkartacak bir tıynettedir.
Hüseyin Çelik ne işe yaradığını ve ne iş yaptığını soruyor. Bu soru abes. Adam, makamının keyfini çıkartıyor. Hüseyin Çelik bir de ‘Biz atanmasına vesile olmuştuk’ diye teessüflerini dile getiriyor. Aynı yanlışı belki de seçeneksizlikten dolayı Mürsi Sisi’yi atayarak yapmıştı. İhsanoğlu memur olmasına rağmen Mürsi’ye akıl vermiş ama dinletememiş.
*
O değerli nasihatlerini ve fikirlerini acaba krallara da saklamış mıdır? Mürsi’ye yaptığı telkinleri acaba Sisi’ye de yapmakta mıdır? Yoksa bu durumda memuriyeti mi aklına düşmektedir! Elbette onun gibi vicdanla hesap arasında veya cüzdan arasında kalanlar çok. Bunların çoğu vicdanlarını bastırarak makamlarının keyfini çıkarmaya çalışıyorlar. İhsanoğlu kralların memuru sayılır.
Buna mukabil Obama da Yahudilerin memurudur. Onların çıkarları tehlikeye düştüğü an görevini hatırlamaktadır. Yardımlarına koşmaktadır. Onun ötesinde koltuğuna gömülerek dünyanın bir numaralısı olmanın keyfini çıkarmaktadır. Ebu Zabel veya Ramses katliamı olduğu sırada Obama mütemadiyen 5 saat boyunca golf oynamış. Plajda ailesiyle birlikte hoşça vakit geçirmiş ve katliamlar üzerine ‘Mısır’da taraf tutmuyoruz ve kimsenin yanında değiliz’ sözlerini tamamlayan laflar etmiş. Mısır’da bütün tarafların söz hakkı olması gerektiğini söylemiş. Bu söz hakkı sandıkta mı tahsil edilecek yoksa başka bir yerde mi buna ise açıklık getirmiyor. Obama denilen Yahudi memuru 2013 tarihinde çıktığı tatilinde Beyaz Saray’daki köpeğini unutmuş. Özel uçağıyla köpeğini aldırtarak tatil yerine getirtiyor. Böylece müşfik Obama tatilde köpek sevgisinden mahrum kalmıyor ve köpeğine kavuşuyor. İhsanoğlu’nun da acaba böyle ince zevkleri var mıdır? Dünya yansa bunların samanı yanmaz. Ne mutlu onlara!
Züppe başkan! Kralların memuru genel sekreter! Dünya ağlarken ve zulüm altında inlerken siz keyfinize bakın. Bugünleri bir daha rüyanızda göremezsiniz. İyi mi, bulunmuş makamın keyfini çıkarın! “Yiyin efendiler yiyin. Bu hanı iştiha sizin! Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yiyin”
Özür: “Ortadoğu’da psikolojik iklim” yazımda Medine Mescid-i Nebevi Vaizi ifadesinin doğrusu Mekke İmamı Suud eş Şureym olmalıydı. Düzeltir, özür dilerim.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.