Değiştirilmesi Teklif Edilemez Yasalar ve Çelişkiler
Son günlerde “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”nda masaya yatırılan “değiştirilemez maddeler”le ilgili tartışmalar, beni yıllar öncesine götürdü. Daha önce de yazdığım bir yazıya atıf yaparak konuyu yeniden değerlendirmek istedim. Bazı kesimlerce tartışılmasına asla tahammül edilemeyen bu maddelerin “dokunulmazlıkları” var. Dahası, bazı kesimlerce “kutsallaştırılan“, “tabulaştırılan” maddeler bunlar.
***
Bu kesimler, lafa geldiğinde kutsallara, tabulara karşı çıkarlar. Onlara göre, laiklik ilkesinde devlet; dine ve kutsala dayanamaz, dayandırılamaz. Çünkü, “Din dogmatiktir, tabulaşmış hükümlere, değişmeyen, değiştirilemeyen ilkelere sahiptir. Bu ise, hayatın akışına terstir. Hayat ise dinamiktir, bu değişmezlik sebebiyle din, çağın gerisinde kalmıştır.” Böyle derler.
Ama iş, bu değişmeyen, hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelere gelince, izahları değişir, savunmaya geçerler.
“Devletin bekası”, “İlkelerin korunması”, “Türkiye’nin özel konumu”, “Sembol değerler”…gibi gerekçelere sığınırlar...
Amacım, bunlardaki tutarsızlığa işaret etmektir.
Hem, din (ki burada kastedilen İslam’dır); dogmatik, statik ve hükümleri değişmez olduğundan çağdışıdır, diyeceksiniz. Hem de ardından; değiştirilemez, teklif dahi edilemez diyerek bazı maddeleri tabulaştıracaksınız, kutsallaştıracaksınız, dogmatik ve statik hale getireceksiniz!... Bu ne yaman bir çelişkidir!..
***
Bu kesimler, lafa geldiğinde kutsallara, tabulara karşı çıkarlar. Onlara göre, laiklik ilkesinde devlet; dine ve kutsala dayanamaz, dayandırılamaz. Çünkü, “Din dogmatiktir, tabulaşmış hükümlere, değişmeyen, değiştirilemeyen ilkelere sahiptir. Bu ise, hayatın akışına terstir. Hayat ise dinamiktir, bu değişmezlik sebebiyle din, çağın gerisinde kalmıştır.” Böyle derler.
Ama iş, bu değişmeyen, hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen maddelere gelince, izahları değişir, savunmaya geçerler.
“Devletin bekası”, “İlkelerin korunması”, “Türkiye’nin özel konumu”, “Sembol değerler”…gibi gerekçelere sığınırlar...
Amacım, bunlardaki tutarsızlığa işaret etmektir.
Hem, din (ki burada kastedilen İslam’dır); dogmatik, statik ve hükümleri değişmez olduğundan çağdışıdır, diyeceksiniz. Hem de ardından; değiştirilemez, teklif dahi edilemez diyerek bazı maddeleri tabulaştıracaksınız, kutsallaştıracaksınız, dogmatik ve statik hale getireceksiniz!... Bu ne yaman bir çelişkidir!..
***
Açık, dürüst ve samimi olalım.
Bu beylere soralım: Eğer siz, bazı maddelerin değiştirilemez olduğunu kabul ediyorsanız, İslam’ın değiştirilemez hükümlerine karşı çıkmanızın anlamı ne?..
Bu beyler, bir yandan “şartlar değişince hükümler de değişir” kuralını kabul ediyor (ki İslam’ın da kabul ettiği bir kuraldır bu), bir yandan da şartlar ister değişsin ister değişmesin bazı hükümlerin asla değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini savunuyorlar! Bu nasıl bir tutarsızlıktır?!..
Tekrar soralım: Siz bunu savunmakta gerçekten samimi iseniz, İslam’ın değişmeyen hükümlerine “dogmatik” demeye, “çağdışı” diye yaftalamaya hakkınız var mı?
Yok savunmuyorsanız, Anayasa’nın her maddesinin veya hükmünün değiştirilebileceğini de kabul ediyor olmanız gerekir ki, dürüstlük de budur.
Aksi halde, ahmakça bir çelişkiye düşmüş olduğunuzu fark edin!..
***
Hemen belirtelim ki, Allah’ın değişmez hükümleri, muhkem nass dediğimiz dokunulmaz ahkam ayetleri sayılıdır ve çok da azdır.
Bunun dışında, değişen şartlara ve insan hayatının gelişimine göre pek çok hüküm içtihaden değişir ve zamanla da değişmiştir.
Bu beylere soralım: Eğer siz, bazı maddelerin değiştirilemez olduğunu kabul ediyorsanız, İslam’ın değiştirilemez hükümlerine karşı çıkmanızın anlamı ne?..
Bu beyler, bir yandan “şartlar değişince hükümler de değişir” kuralını kabul ediyor (ki İslam’ın da kabul ettiği bir kuraldır bu), bir yandan da şartlar ister değişsin ister değişmesin bazı hükümlerin asla değiştirilemeyeceğini, değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini savunuyorlar! Bu nasıl bir tutarsızlıktır?!..
Tekrar soralım: Siz bunu savunmakta gerçekten samimi iseniz, İslam’ın değişmeyen hükümlerine “dogmatik” demeye, “çağdışı” diye yaftalamaya hakkınız var mı?
Yok savunmuyorsanız, Anayasa’nın her maddesinin veya hükmünün değiştirilebileceğini de kabul ediyor olmanız gerekir ki, dürüstlük de budur.
Aksi halde, ahmakça bir çelişkiye düşmüş olduğunuzu fark edin!..
***
Hemen belirtelim ki, Allah’ın değişmez hükümleri, muhkem nass dediğimiz dokunulmaz ahkam ayetleri sayılıdır ve çok da azdır.
Bunun dışında, değişen şartlara ve insan hayatının gelişimine göre pek çok hüküm içtihaden değişir ve zamanla da değişmiştir.
Asli hükümler değişmez, değişen fer’i meselelere ait hükümlerdir.
Önemli olan, bu hükümlerin Kur’an ilkelerine ters düşmemesi, Allah’ın değişmez temel ahkamına aykırılık teşkil etmemesidir. (Mesela namazın farzıyyeti, Haccın zamanı, tesettür emri, zinanın yasaklanması, rüşvet, katl, hırsızlık, içki ve kumarın haramlığı...vs.gibi, bunlar değişmez.)
Buna şöyle bir itiraz gelebilir:
Madem ki, “Allah’ın değişmez hükümleri” az da olsa vardır
Peki, insanların koyduğu değişmez hükümler olamaz mı?
Eğer insan, kendini Allah’ın yerine koyarsa neden olmasın?
Ancak insan, Allah’ın yerine kendini koyma küstahlığına girişirken şunu unutuyor:
İnsan; değişen, dönüşen, hayatı sınırlı olan, muhtaç, aciz, unutkan, bilgisi yetersiz bir varlıktır.
Ama, Yüce Allah öyle mi?!..
***
Önemli olan, bu hükümlerin Kur’an ilkelerine ters düşmemesi, Allah’ın değişmez temel ahkamına aykırılık teşkil etmemesidir. (Mesela namazın farzıyyeti, Haccın zamanı, tesettür emri, zinanın yasaklanması, rüşvet, katl, hırsızlık, içki ve kumarın haramlığı...vs.gibi, bunlar değişmez.)
Buna şöyle bir itiraz gelebilir:
Madem ki, “Allah’ın değişmez hükümleri” az da olsa vardır
Peki, insanların koyduğu değişmez hükümler olamaz mı?
Eğer insan, kendini Allah’ın yerine koyarsa neden olmasın?
Ancak insan, Allah’ın yerine kendini koyma küstahlığına girişirken şunu unutuyor:
İnsan; değişen, dönüşen, hayatı sınırlı olan, muhtaç, aciz, unutkan, bilgisi yetersiz bir varlıktır.
Ama, Yüce Allah öyle mi?!..
***
Değişen varlıklar, değişmeyen yasalar çıkaramaz. Ancak, değişmeyen bir varlık çıkarabilir değişmeyen yasaları…
Çünkü O, hâkim, hakîm, kaadir-i mutlak ve her işi mükemmel ve eksiksiz olan bir varlıktır. O, ezeli ve ebedi bilgilere sahiptir. Bütün varlıkları O yarattığı gibi, insanı yaratan da O’dur. Dolayısıyla, kıyamete kadar insan ihtiyaçlarını da en iyi bilen O’dur.
Tekrar edelim:
Değişmeyen yasaları ebediyen ancak yüce Allah koyar.
İnsanların, bu yasaları değiştirmeye ve ortadan kaldırmaya güçleri yetmeyeceği gibi, kendi kendilerine değişmez yasalar koyup bunları ebedileştirmeye de yetkileri yoktur.
Aksini düşünenler, Allah ile ilahlık yarışına girişmeye kalkışan zavallı mahlûklar olmaktan öteye geçemezler!...
Çünkü O, hâkim, hakîm, kaadir-i mutlak ve her işi mükemmel ve eksiksiz olan bir varlıktır. O, ezeli ve ebedi bilgilere sahiptir. Bütün varlıkları O yarattığı gibi, insanı yaratan da O’dur. Dolayısıyla, kıyamete kadar insan ihtiyaçlarını da en iyi bilen O’dur.
Tekrar edelim:
Değişmeyen yasaları ebediyen ancak yüce Allah koyar.
İnsanların, bu yasaları değiştirmeye ve ortadan kaldırmaya güçleri yetmeyeceği gibi, kendi kendilerine değişmez yasalar koyup bunları ebedileştirmeye de yetkileri yoktur.
Aksini düşünenler, Allah ile ilahlık yarışına girişmeye kalkışan zavallı mahlûklar olmaktan öteye geçemezler!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.