Erdoğan, Cindoruk, Ergenekon vs.
Cindoruk ve Haberal’ı yakın takibe almak gerek..
Türkiye’de hedefte bu çok açık.. Fırsat bulurlarsa, Türkiye’yi Suriye’ye, Mısır’a çevirecekler.. 40’a yakın yaz kampı örgütlemişler, yarıya yakını katılım olmadığı için kapatılmış.. Moralleri bozuk aslında. Ne yapacaklarını da bilmiyorlar.. Ufukta seçim de var!
Onların planı bu, ama herkesin bir planı var. Sonunda gerçekleşecek olan Allah’ın planıdır..
Gezi ile başlayan süreç devam ediyor, ama artık giderek umutları azalıyor.. Mevcut yapıyı var güçleri ile canlı tutmaya çalışıyorlar.. Bir iki ay sonra yaz tatili bitecek. Okullar açılıyor.. Futbol taraftarları ve öğrencilere, gençlere bağlamış durumdalar umutlarını.. 29 Ekim’e kadar yeniden kitleleri harekete geçirebilirler mi, onu deneyeceklermiş.. 29 Ekim’e kadar, Cumhuriyet Bayramı öncesinde, mutlu bir azınlık, “bizim beyaz Türkler” yani, milli iradenin çoğunluğuna karşı yeniden meydanlara çıkacakmış!
Hani, bu arada biraz terör, bir ekonomik kriz filan.. Hayalleri, umutları bu! “Barış” isteyenlerin umutları biraz bomba patlaması.. Çevrecilik yapanların parkı ve çiçekleri tahrip etmesi gibi..
Aslında istedikleri gerçek olsa, yine en çok ağlayacak olan kendileri. Tahrir zekalılarla Gezi zekalılar aynı! Tahrir, İhvan’a karşı Sisi’yi destekledi, Sisi de, Mübarek’i geri getirdi!. Onların dediği olsa, gelen gideni aratır aratmasına da, işte durum bu. Tarih ne yazık ki, tekerrür ediyor. Ama Türkiye’de hem Mısır tecrübesi, hem de sürdürülen yoğun bir kampanya ile halk oynanan oyunun farkına vardı..
Gayri milli “Milli Merkez” Zekeriya Beyaz çalışıyor .. “Güniz Sokak” yanına Cindoruk’u da almış çalışıyor.. Yaşar Okuyan çalışıyormuş.. ANAP’ın tasfiye sürecini AK Parti’nin tasfiyesi için model olarak kullanmaya çalışıyorlar.. Tabii DYP tecrübesinden de yararlanıyorlar.. “Samiriler” AK Parti’yi yiyip, sofra duasına “Amin” demek için iş başındalar.. eski dostlarına umut vermek için “Aydınlık” bir gelecek vaad ediyorlar.. Tamam bu adamlar cep telefonu kullanmıyor olabilirler. Kuryelerle haberleşiyorlardır da, MİT’de herhalde bütün bunlar olurken yatıp uyumuyordur.
İşe bakar mısınız, eski ANAP’lısı, eski DYP’lisi, MHP’lisi, Aydınlıkçısı, emekli paşası, Mason Biraderi, dindar çevrenin saygı gösterdiği bazı isimler bir araya gelmişler Erdoğan’ı nasıl tasfiye ederiz onun hesabını yapıyorlar..
-Erdoğan’la olmaz bu iş azizim.. Adam Kasımpaşalı. Diplomasi biraz incelik ister!
-Dünya gerçekleri diye bir şey var, isteyen istediğini yapamaz. Çok fevri canım!
-Fazla gerdi ama.. Gerdikçe geriyor. Asabi adam.
-Sağlığı da iyi değil zaten, dünya tecrübesi olan, dil bilen, Türkiye’yi kucaklayacak biri lazım..
-Herkesle kavgalı adam, canım. Bu kadar da olmaz ki, cemaat da artık köprüleri attı! Sen kimsin kardeşim, kendini ne zannediyorsun! Haddini bileceksin. Bu işler adab, erkan gerektirir.. Bükemediğin eli öpeceksin. Tedricilik diye bir şey var. Her şey bir anda olmaz ki!
-Tek adam olmak istiyor, Tek adam.. Fethe çıkacak dünyayı.. Maceracı bir siyaset izliyor..
-Bu kadar Arapların işine karışmak doğru mu şimdi canım.. Gördük işte elimizi verdik, kolumuzu alamıyoruz.. Bana ne elin Arabından, ne Arab’ın yüzü, ne Şam’ın şekeri!
-Sıfır sorun diyorlardı, sorunsuz komşu mu kaldı.. Halklar bize dostmuş. İhaleyi halk mı veriyor.. No’lacak şimdi..
-Sen kimsin kardeşim batı ile boy ölçüşmeye kalkıyorsun, etin ne budun ne. Bizi yine en iyi anlayan batıdır, tüm kazanımlarımız batılılaşma yolunda elde edilen kazanımlardır. Bu gidişle Türkiye Arap ülkelerine benzer. Bernard Levy de aynen böyle düşünüyor bu arada.. İsrail Mediası da!
İsraillilerle Mısır seçim sonrası İhvan’ın iktidara gelmesi halinde darbe konusunu konuşan Levy’nin bizim benzer konularda “malum media” ile aynı üslub ve içerikte konuşması dikkatinizi çekmiş olmalı.. 2011 seçimleri öncesi bir oturumda Müslüman Kardeşler’in seçimi kazansa bile iktidarı ele alamayacağını, “demokrasinin sadece sandık olmadığını” söyleyen Levy, Erdoğan’ın kendisine karşılık sözlerine cevap verdi: Cumhuriyet’e konuşan Fransız Bernard-Henri Levy, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Mısır’da yaşananlar için Batı’yı suçlamasına karşılık olarak, “Sayın Erdoğan sayıklıyor. Fransa’da aklını kaybettiği ve saçmaladığı konuşuluyor. Fransa’da ve ABD’de herkes ona gülüyor artık” dedi. Bu arada dikkatinizi çekti mi, Erdoğan İsrail’i ve Sisi’yi, bir Fransız’ı suçluyor, cevap ABD’den geliyor..
Daha bir sürü hikaye.. Kimse Kur’an’ın penceresinden bakmıyor sanki hayata!
Günde 40 kez okudukları Fatiha’nın farkında değiller. Bunların dindarları ile Ezher Şeyhi ya da Suudi Sudeysi zihniyet ikizi aslında.. Bir takım dini toplulukları da aralarına alarak, derin birileri yeni bir senaryo yazmaya çalışıyor sanki.
Bir iddia atıyorum ortaya.. ABD, İngiltere, İsrail sanki derin devletin eski kadroları ile yeşil kadroları bir araya getirecek yeni bir model üzerinde çalışıyor.. Yani keskin bir ray değişikliğinden vaz geçip ara bir model benimseyecekler gibi..
Güniz sokağın arka bahçelerindeki hareketliliğe bakarsanız, CHP’nin başına aranan adam, kimi MHP’lilerin yeni rotası ve yeni dindarların işin içine dahil edileceği yapı yeni bir model arayışını işaret ediyor. Haberal da hani bu iş için uygun bir karakter.. Demirel deseniz tek başına bütün karakterlerle iç içe.. DYP’li Haberal’ı CHP’ye milletvekili yapan irade ya da CHP ile MHP’yi Ergenekon’un avukatlığında buluşturan irade şimdi bir kısım yeşil sermaye ve dini grubları da işin içine katarak, AK Parti’ye karşı yeni bir koalisyon arayışı içinde.
Tamamlanmış bir proje değil bu. Çalışıyorlar, bakalım. Aza koysalar dolmuyor, çoğa koysalar almıyor. İsrail’in korkulu rüyaları, hırçın tavrı uzlaşıyı imkansız kılıyor sanki.. İsrail’in çılgın talepleri, en ılımlı dindarları bile çileden çıkartmaya yeter..
Erdoğan’a gelince, bu kadar ağır saldırı, tehdit ve iş yoğunluğuna rağmen bu kadar itidal sahibi olması olağanüstü bir durum.. Birileri ufacık eleştiri ve kuşku ifade eden sorular karşısında bile fevrileşirken; Erdoğan’ı bu şekilde eleştiriyor olmaları da ilginç.
Eğer Erdoğan’ın bu öfkeli tavrı, kendi politik tercihleri doğrultusunda olsa idi, Baradey’e verdikleri Nobel barış ödüllerinden birini de Erdoğan’a verirlerdi.. Selâm ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.