Sıcak eylül, soğuk ruhlar!..
Sokaktaki vatandaş, -normal yurdum insanı-, gayet samimi duygularla hareket ederken, bir takım yerleri, köşeleri tutmuş olanların büyük bölümü “kişisel çıkar” hesapları ile meşgul.
¥
Görseler ki bunlar boş hesaplardır…
İşler olacağına varır, insanoğlunun varacağı yer de “orası”dır.
Küçük hesaplar mânâsız; olan bitene bakmak, görmek ve tavrı ona göre belirlemek lazım.
Birileri, “Başbakan zor durumda cancaazım, artık yeni şeyler söylemek lâzım!” havalarında.
Küçük hesaplardan kurtulabilseler ve 11 yıl öncesi ile bugünün mukayesesini şöyle bir vicdan gözüyle yapabilseler, meseleyi çözecekler ve “ihanet”e asla yanaşmayacaklar!..
On bir yıl önce hastanelerde rehin kalan vatandaş, bugün o dönemlerle kıyas kabul etmeyecek kadar rahat ve kaliteli sağlık hizmeti alıyor mu almıyor mu?..
Sağlık Sen Genel Başkanı Metin Memiş, basın toplantısında sağlık sistemindeki problemleri masaya yatırırken, bu süreçte hasta memnuniyetinin katlandığını belirtti.
Sağlık çalışanlarının memnuniyeti ise azalmış.
Her iki tarafın da aynı ölçüde mutlu olduğu noktaya oluşmak ideal ama unutmamak lazım ki, 11 yıl evvel sağlık hizmeti diye bir şey neredeyse yoktu.
Babasını zamanın sağlık sistemindeki aksaklıklardan doğan ihmallere kurban vermiş bir kardeşiniz olarak, bu konuda ziyadesiyle hassas durumdayım.
Sokaktaki vatandaş, sağlık hizmetlerinden büyük ölçüde memnunsa ve imandan sonra en büyük nimet sağlık ise, yapılanın kıymetini bilmemek “hayvanlık” olur.
Ağlamayı bile yadırgayan, sağlık alanındaki dev hizmetin kıymetini nasıl bilecek!
¥
Sık sık Anadolu yollarına düşüyorum; bir zamanlar tek gidiş tek geliş yollarda karşı taraftan gelen tırlar kamyonlar birer belâydı; ya direksiyonu üstümüze doğru kırarsa, ya arkasında ok gibi fırlamayı bekleyen bir bıçkın vasıta varsa!..
Bir zamanlar, her gün en az 20 vatandaşın ölümüne sebep olan ilkel yolların oranı ne denli azaldı görülmez mi?..
¥
Her alanda büyük atılımlar gerçekleşti bu dönemde.
On yıl kadar önce “batı” standartlarının en az 50 yıl gerisinde olan bu ülke, bugün en fazla 20 yıl gerisinde.
Önümüzdeki vakti sağlıklı bir şekilde değerlendirebilirsek, batıdaki krizden de istifade farkı kısa sürede kapatabiliriz.
Zamanında Merhum Özal’ın yaptıkları küçümsenirdi.
Yıllar geçtikçe görüldü ki, Merhum Özal çok büyük adammış; o kesif darbeci baskısına rağmen büyük mesafeler aldırmış memlekete.
O gün Merhum Özal’a daha fazla sahip çıkılmalıydı.
Bugün de, enflasyon, faiz oranlarını 10 sene evvel hayali kurulan noktalara çekmeyi başaran, memleketin her yanında ve her alanda yatırım seferberliği yürüten Başbakan’a sahip çıkmak lazım.
¥
Zira, iş ciddi!..
Şu üniversitede olan bitene bakın; Mütevelli Heyet Başkanı, üniversiteyi basan gayet etiketli bir güruhun, “Eylül’de her yer direniş, İstanbul’u kana bulayacağız!” diye bağırdığını söylüyor.
Gözler dönmüş; çıkarları memleketin gerilemesine endeksli olan menfaat odakları her türlü tezgaha büyük kaynaklar aktarmaya hazır.
O sütü bozuk 28 Şubat döneminin “tekelci sermaye grubu”, “Recep Tayyip Erdoğan’dan kurtulma” projesine sunacağı katkının karşılığında bugün elde ettiğinin milyon katına ulaşmanın peşinde.
İsrail- Ergenekon-PKK hattı tam mesaide; Gezi eylemlerinin simgesi “Ekonomiyi batıralım ki gitmeye mecbur kalsınlar!” yollu dahili ve harici twitler, yapılmak isteneni gözler önüne seriyor.
“Bu sonbahar çok sıcak geçecek!” tehditlerini “Isıracak olsa dişini göstermez!” diyerek göz ardı etmek yanlış olur.
Mısır’daki darbe ve katliamlar karşısında sessiz kalan; ne sessiz kalması destek bile olan “batılı unsurların” Gezi ayaklanmasına tam destek vermiş olmasının sebepleri üzerine kafa yorun.
Gezi olayları İsrail’de niçin kutlandı?..
“Baas” katilleri Gezi’ye niçin koltuk çıktı?..
¥
Erdoğan’ı niçin “yemek” istiyorlar?..
Tefekkür!..