Akıl tutulması
Garip bir dünyada yaşıyoruz. Ve insanlar da iyiden iyiye garip bir hal almaya başladı.. Kimi kafasını kiraya vermiş, kiminin ne dediği belli değil.
“Darbeye darbe diyemeyen” bir batı dünyası var mesela karşımızda.. Darbeciyi ya da darbe yaptıranı suçlamayan, darbeyi eleştireni suçlayan bir dünyadan söz ediyorum.. İran’daki katliam karşısında “Muhalefet Esad’ın insafına teslim olsun” ya da “bırakınız Esad istediği gibi İhvan’ı kessin” demeye getiren bir çevre var karşımızda.. İran “Dünya savaşa karşı” derken, hangi savaş diye sormak gerek. Esad’a müdahale bir savaş mı oluyor. BM bu katliamı durdurmuyorsa, İslam dünyası ne yapıyor. İran bu 100.000 kişinin katledildiği kirli oyunda nerede duruyor!
Suudilere bakıyorum, Suriye’de Esad’ın karşısında, ama Mısır’ın yanında.. İran tam tersi, Mısır da Sisi’ye karşı, ama Suriye’de Esad’ın yanında savaşıyor. Suudiler de Suriye’de Esad’a karşı savaşan güçleri destekliyor.. Aslında Suriye’de Suudilerle İran-Hizbullah örtülü bir savaş sürdürüyor..
Sonunda Suudilere de, İran’a da yaranamıyorsunuz! İran’ı eleştirdiğinizde birileri sizi Şii düşmanlığı ile suçlayabiliyor, ya da Suudileri eleştirdiğiniz de Selefi düşmanı olup çıkıyorsunuz!
İran ABD ve Çin ile ileri derecede askeri ve siyasi işbirliği kurduğunda ya da Almanya ile ileri iktisadi bir bir işbirliği yaptığını düşünenler, Türkiye’nin batı, Çin ve Rusya ile ilişkisine aynı gözle bakmıyor mesela..
Suriye’de Osmanlı bakiyesi bir çok insan var, Suriye bir Müslüman ülke.. Komşumuz. Türkiye’nin Suriye’ye ilgisinden rahatsız olanlar, İran konusunda aynı şekilde düşünmüyorlar mesela. İran’ın Suriye’de doğrudan askeri var. Türkiye’nin yok. Hizbullah Suriye de. Suudilerin desteklediği paramiliter kuvvetler de var mesela.. Doğrudan çatışmada taraf bunlar..
Irak savaşın içinde. Irak üzerinden ABD’ye bağlı birlikler de, para askerler de girdi içeriye.
Kürtler zaten başından beri işin içindeler..
Blackwaterler Ürdün üzerinden girdiler. ABD, İngiltere, Rusya, Fransa ve bunların arasında İsrail, ayrıca Falanjalistler üzerinden Suriye’de bulunan grublar, Dürzi belgelerinde, bekleyen silahlı grublar, Lübnan üzerinden Suriye’ye giren ve fiilen çatışmalara katılan Hizbullaha bağlı paramiliter güçler..
Birileri, “aman ha Türkiye girmesin” diye kampanya yürütüyor.. Türkiye 1 milyona yakın Suriye’liyi barındırıyor kendi topraklarında, Suriye’ye çok büyük oranda insani yardım gönderiyor..
Tavrı çok açık ve net. Önce Esad’ı insan haklarına saygılı bir hukuk devleti konusunda, seçimle bir hükümet, ardından rejim değişikliği konusunda kazanmaya çalıştı. Bu olmayınca ve Esad’ın Muhaberat ve Şebbiha üzerinden gizli infazlar ve faili meçhullere, tutuklamalara başlaması üzerine, önce ikaz etti, Esad rejimi bu talebi reddedince, ardından başlayan direnişe destek verdi.. Başka ne yapacaktı!
100.000 civarında insan hayatını kaybetti. Bu bir vahşet.. Daha önce de Suriye’de kanlı operasyonlar yapıldı. İlk defa olmuyor bu.. Esasen bu rejim başından beri, tıpkı, Mübarek rejimi, Saddam rejimi gibi hep kanla ayakta durdu.. Hatırlasanıza 1992’lerde, binlerce kişi İzmit bolu arasında kayboldu, on binlerce kayıp ya da faili meşhul nasıl oluyordu. Bu durum Esad rejimi için kesintisiz hep böyle idi.. Bu insanlar, gelişmeler karşısında yine öldürülmeye çalışılacaktı ve kimsenin bu cinayetleri ruhu bile duymayacaktı..
Mısır’da 5000’den fazla şehid var. İnanın İhvan meydanları terketsin, bunun bir kaç katı, baltacılar eliyle evlerinden alınıp çölde infaz edilir ve cesetleri bile bulunmaz.
Bunlar gözü dönmüş eli kanlı katiller!
Gelinen noktadan geri adım atılırsa, çok daha vahim bir durum çıkar ortaya.. Kanla kurulan ve kanla sürdürülen, insanlık dışı bir rejim var ortada.. Ve birileri zulme direnen bir halkın direnişini görmezden gelerek, Esad rejimini görmezden gelenerek Suriye üzerinden Türkiye’ye saldırıyor.. Ne yani, batılılar gibi kafamızı kuma mı gömseydik.
Birileri de çıkmış, şimdi Esad rejimine yönelik bir hava operasyonu konusunda “Kimse Suriye’ye dışarıdan müdahale etmesin” diyor. Bırakın Esad kendi halkını öldürsün. Biz de bize sığınan Suriye halkını kasaplık koyunlar gibi, aç ve çıplak elleri ve ayakları ile Suriye mezbahasına geri gönderelim, bunu mu istiyorsunuz! İnsanlık mı bu.
Batılılar girmesinmiş! ABD, İngiltere, Fransa, İsrail, Lübnan, Suudi Arabistan, Irak, Kürtler, İran bu savaşın içinde askerleri ve silahları ile var.. Siz neden söz ediyorsunuz.. Bu olanlara sessiz kalmak, Esad’a fırsat tanımaktan başka ne anlamı var. Ha! Şu da var. Batılılar bu süreçte hiç bir konuda dürüst davranmadılar. Darbeye darbe bile diyemediler. Çıkarları sözkonusu olunca ilkelerini yiyebiliyorlar. Bu gün Suriye’ye ilgilerinin de 3 sebebi var.. 1-Esad gitmesine gidecek, bundan sonrası için masada olmak istiyorlar. 2- Paramiliter güçlerin ele geçirdikleri silahlar İsrail için tehdit oluşturmaya başladı, 3-Esad’ın silah depolarını vurma operasyonu, onlar için bir askeri tatbikat olacak, bütün bu operasyonun parasını uluslararası fonlardan geri alacaklar. Miadı dolmuş eski ve denemeleri gerek yeni silahlarını Suriye üzerinde deneyecek ve etkin bir tanıtım şovu yapacaklar. Dahası nasıl olsa vuracakları radar sistemleri, uçaklar, silah depolarında havaya uçurulacak silahları, yarın kim gelirse gelsin, batılı ülkelerden parasını verip almaya çalışacaklar. Batılılar da yeni alınacak silahları daha yakından denetleyebilecekler. Yoksa Mısır’da İhvan’a karşı savaşan Sisi Cuntasına karşı gıkını çıkartmayan, derebey darbe bile diyemeyen batı, Suriye’de niye İhvan’ın önünü açacak bir işe girişsin ki! Biz Esad’ı, Sisi’yi ve batılıları eleştirirken, İslam İşbirliği Konferansı ve Arap Birliği’nin içine düştüğü acziyete bakıp, kendi halimize ağlayalım.. Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.