28 Şubat Davası başlarken
Bin yıl sürecekti, ama buraya kadarmış.. Son darbenin yargılaması başlarken, aslında yeni bir darbe için derin güçler, yoğun bir hazırlık içindeler..
Bu yargılama çok geç başladı aslında.. Ve tabi eğer bu dava bu sanıklarla başlayıp bitecekse bu dava gerçek bir yargılama olmayacak.. Bu dava bu anlamda sadece bir mukaddime olabilir!
28 Şubat’ı sadece askerler yapmadı. Merkezde onlar olsa da, Media, Mafia, Sermaye, Siyaset, Bürokrasi, STK herkes vardı.. Yargı da işin içindeydi, uluslararası örgütler, yabancı ülkelerde.. Diyanet de işin içindeydi, İstihbarat örgütleri de. Üniversiteler de bu kirli oyunun bir parçası idi.. Gürüz’den ibaret değildi Üniversitelerdeki yapı!
Balyozda da , Ergenekonda da aynı şeyi gördük, gizli bir el, bu işin uluslararası bağlantılarını davadan ayırıyor gibi sanki! Bir de 28 Şubat’ın devam eden ayağı var.. Muhsin Yazıcıoğlu davası açılmadan bu için yakın geçmişinde yaşananları anlayamayız.. Aslında Ergenekon-Balyoz davaları sona erse de, bu yapılar varlıklarını sürdürüyorlar. Dahası, bu süreçte bir de “Yeşil Ergenekon” oluşuyor. Kürt Ergenekonu ise henüz deşifre edilmiş değil!
Bu işlerin Yeşili, Kırmızı, Sarısı yok.. Bakarsın gün gelir, “Koç”a dokunursun “Hacı”sı ağlar! 28 Şubat’ı yaşamamış gibi “28 Şubat’ta bu günki kadar baskı yoktu” demeye getirir birileri sözü! Avla avcının aslında rol olduğunu görürsün bazan.. CHP ve MHP’nin Ergenekon’un avukatlığında buluşması gibi. Ergenekon kardeşliği kanlı geçmişin üzerini örter bir anda. Şeyh ve Fahişenin dost olduğunu görürsün gün gelir.. Gün gelir, Nobel barış ödülü almış biri, darbeci yamağı olur çıkar. Bir fizik profesörü “%1,5’un %51’den daha büyük olacağını” ispatlamaya çalışır.. “Beş 202’den büyüktür” der biri çıkar. “Beş dünyadan büyüktür” der ya da! Demokrasinin istinatgahı olduğunu söyleyen biri darbeye darbe diyemez!
Bakarsınız dün Tarikatları yoketmek için harekete geçenler, gün gelir Tarikat çatısı altında örgütlenmeye başlar! Bunların kıbleleri menfaatleri! İlkeleri yok.. Çıkarları neyi gerektiriyorsa, onlar için kutsal olan o! Dostlukları da düşmanlıkları da baki değil! Biz dünün hesaplaşmasını hukuk yolu ile başlatırken, birileri de yeni darbe planları da yapmaya devam ediyor..
Aslında Ergenekon’un bakiyesi hala dışarıda. JİTEM de öyle. Derin devlet, kayıt dışı siyaset unsurları ile, kayıt dışı ekonomisi ile varlığını sürdürüyor.. Gezi’nin arkasında bu güçler vardı. Aralarına bizim çocukları da alarak çıktılar.. Dinci takılanlar, Gay ve Lezbiyenler, solcular, Liberaller, olmayan yoktu ki! Marksistler, Anti Kapitalistler ve Kapitalistler..
Taraftarları da takıyorlar peşlerine, 2000 sedye siparişi de veriyorlar, hastahane donatacak kadar sarf malzemesini de çalıp, kamyonlara yükleyip karargahlarına taşıyorlar.. Vicdansızca yağmalar yapılır, kamu malına zarar verirken eylemin adını “vicdan” koyuyorlar. Fahişenin adını “iffet” koyar gibi! Kurban keserek genelev açar gibi!
Yine saldıracaklar. İlk işaret fişeğini İTÜ Maslak, Marmara ve Bahçeşehir’de yakacaklarmış!
Yine CHP de meydanlarda olacak, İşçi Partisi de, TKP de tabi..
Muhaberat, Şebbiha, İsral, Mısır’da yaşananlara kör olan CNN, Reuter, AFP, BBC nöbette olacaktır.. Otpor, Redhack, Avaz, daha bir sürü örgüt! Yabancı vakıfların Türkiye temsilcileri, say sayabildiğin kadar.. Tabi ki, DİSK ve KESK de, 28 Şubat’ın beşli çetesinin yanında yenileri de eklenerek yine meydanlara çıkmaya hazırlanıyorlar, Ama artık bunların kim olduklarını, gayelerini ve yöntemlerini de biliyoruz.. Arkalarında kimlerin olduklarını da biliyoruz.. Bu kez toplum da oynanan oyunun farkında.. Parti de, Üniversite gençliği de bu kez oynanacak oyuna karşı hazırlıklı.. Militanlar gözlerini karartmış ama, istihbaratından emniyetine, Savcılığından Valiliğine, belediyeye karşı bu kez herkes bu yeni saldırıya karşı, Türkiye’yi, Mısır’a ya da Suriye’ye çevirmek isteyen Sisi/Eset benzerlerinin planlarına karşı hazırlıklı.. Yani aşılı!
Niyetlerinin ağaç olmadığını biliyoruz artık! Suçüstü olmaları için bütün şartlar hazır..
Ama, geldikleri noktada köşeye sıkıştıklarının farkındalar ve tek çıkış yollarının bu olduğunu düşünüyorlar. Gazeteciliği ek iş olarak yapan darbeciler, Eylül’ü beklerken, Başbakanlığı, Meclisi, Yargıyı kuşatmaya çalışırken aslında çaresizliklerinden dolayı bu yolu tek çıkış yolu olarak görüyorlar.. Dışarıdaki uyuyan hücreler ve uluslararası lobilerden alacakları destekle son bir hamle daha gerçekleştirmek istiyorlar..
Darbeler olmasa, ya da diktatörlük rejimleri olmasa iktidar olamayacaklarının farkındalar. Onun için de ellerindeki bu tek fırsatı değerlendirmek istiyorlar.. Hali hazırda, MOSSAD, ABD’nin şahinleri, Şebbiha, Muhaberatı da arkalarına almışken, ve de Kürt ve Alevi açılımı tamamlanmadan ne yapabilirlerse onu denemeye kalkacaklar..
Anlayacağınız 28 Şubat’ın bakiyeleri, bir zamanlar Malum medianın manşetine çektiği gibi Topyekun savaşa hazırlanıyor. Hem de 28 Şubat davasının başladığı şu günlerde..
Derin devletin uyuyan hücrelerini tasfiye etmek istiyorsanız bu işe Muhsin Yazıcıoğlu davası ile başlayabilirsiniz. Bu çetenin uluslararası bağlantılarını, system içinde hala görevleri başındaki kadrolarını deşifre etmek için de Yazıcıoğlu davası önemli!
Bu arada bu tehdit algılaması, AK Parti içinde, bizim gençlik için de bir toparlanma vesilesi oldu.. Bazıları içinse durdukları yeri yeniden gözden geçirmelerine vesile oldu. Ve kimin kimin yanında durduğunu görmek açısından da önemli oldu. Nasıl Suudiler ve Ezher Şeyhi Sisi’nin dostu çıktı ise, bizim kendi içimizde de bunu görmek mümkün..
Selam ve dua ile..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.