Vatan Toprağının Satışına Tepkiler!..
Başlangıç notu: Bu makale, genelde okuyucu tarafından zaten uzun bulunan yazılarımdan daha da uzundur. Hani bazı durumlarda denir ya “meraklısına” diye. Bu da öyle bir şey işte! Milletin ne düşündüğünü ortaya koyuyor. Bölmek de istemedim; merak eden okusun.
…
Yanlış anlaşılmasın bu “tepkiler” resmi makamlardan filan değil; okuyucudan, yani vatandaştan. Bu durumda, hemen “Haa öyle mi?.. O zaman ne önemi var ki?... Nasılsa bir işe yaramayacak?” diyenler olabilir. Olsun!.. Unutmayalım ki aslolan millettir, milletin görüşü, milletin kararıdır. Bir atasözümüz ne der: “Sel gider kum kalır.”
Aslında okuyucu yorumlarını makale konusu yapmak pek de âdetim değildir! Bu onlara değer vermediğimden değildir, asla. Aksine yorumları makaleye verilen önem olarak görür menfisine de müspetine de (ilgi gösterdikleri için) teşekkür ederim. Onları bu köşeye taşımamamın sebebi, sadece, “zaten internette, makalenin yayımlandığı sayfanın altındaki yorumlarda okunuyorlardır, dolayısıyla onları tekrarlamanın bir anlamı yok” diye düşünmemdendir.
Ancak bu defaki (çok yoğun) tepkileri okuyunca, onları burada tekrar dile getirmenin faydalı olacağı kanaati oluştu bende. Zira fikirler çok çeşitli, şüpheler çok yoğun, duygular çok derindi. Aralarında (doğru olup olmadıklarından emin olmamakla beraber) benim de faydalandığım bilgiler vardı. Çoğunda “vatan toprağı satıldı-satılmadı” şeklinde siyah-beyaz net ifadeler olsa da genele vurulduğunda toplumun kafasının epeyce karışık olduğu açık.
Sonuçta milletin nabız atışını hissettiğimi düşündüm bu yorumlarda ve okumayanlar da istifade etsin istedim bunlardan; özellikle de bu yazı serisini yazmamda asıl hedef kitle olan (siyasi olan/olmayan) yetkililer!
“Allah razı olsun” diyen ve şahsıma, hak etmediğim kadar iltifatta bulunan yorumlara girmiyorum. Ben de onlara; “Sizden de Allah razı olsun” diyor ve teşekkür ediyorum. Asıl dile getirmek istediklerim diğerleri.
İşte onlardan bazıları (Cümleleri aynen aktarıyorum. Sadece, çoğunun internetten kaynaklandığını düşündüğüm bazı imlâ hatalarını düzelttim ve kabaca kategorize ettim):
“Yazık ki ne yazık” diye başlayıp eleştirisini şöyle sürdürenler var:
Şaban bey neye ve nereye oynadığınızı nerelere mesaj vermeye çalıştığınızı bilemem ama
1) Yıl 2013.. 12 yıldır neredeydin. Niçin bu yazıyı yazmadın?
2) Niçin şimdi yazıyorsun?
3) Daha önce Allah rızası için hükümete yazarak (niçin ŞŞ) uyarı görevini yapmadın.
4) Şimdi bu yazıyı Allah için mi yazdın.
5) Karşı görüşteki insanlar şimdi seni “delil” gösterecekler. Bunun vebalini kaldırabilir misin?
6) Su aboneliği kiracılara da mecburi. Bodrumdaki rakamları verirken kaynağa dikkat etmediğin gibi hiç mi düşünmedin?
Tabii bunlara (özellikle de bir yerlere oynamak(!) gibi mesnetsiz laflara vs), açıklayıcı bir iki cümle dışında, bire bir cevap verecek değilim. Zaten benim yerime cevap verenler de yok değil, sağ olsunlar. İşte onlardan bir tanesi:
“Adama diyorsun ki 12 yıldır niye uyarmadın. Sen kendin ne yaptın? Yazılanlara lafın yok (su mevzu hariç) utanmadan geç de olsa uyaranlara lafın var öyle mi? Adam vatan toprağı satılıyor yazmış, senin derdin eyvah karşı görüştekiler delil yapmasın. Delil doğru ve geçerli mi onu söyle. Delil doğru ise delili karartmanın vebalini sen nasıl ödeyeceksin?”
Ben de ilgili bölümde: “… Yabancıya mülk satışında yeterli bir açıklama yapılmadığı gibi bir de ‘kim almış, ne kadar almış, kim satmış, kime satmış’ gibi bilgilere ulaşmalara da sansür konmuş!? Mesela, Didim’deki su faturaları inceleniyor ve 9 000 tane faturanın İngilizce basıldığı belirleniyor. Böylece araştırmacı ‘Haa demek ki burada bu kadar satış yapılmış’ saptamasını yapmış oluyor!!!” demiş ve ünlem işaretiyle bunun zorunluluktan doğan yanlış bir yöntem olduğuna ve şüpheyle karşılanması gerektiğine işaret etmişim zaten.
(Kayda değer) Bilgi verenler var:
“Avrupa ve dünyanın birçok yerinde İç Anadolu ağırlıklı olmak üzere Türkler yaşıyor. Sadece Hollanda'da on binlerce Yozgatlı yaşamakta. Bunlar bulunduğu ülke vatandaşı olmuş ve memleketten ev arsa almış. Bunları ileri sürerek ülke elden gitti, AKP vatani sattı demek akıldan yoksun olmak demektir. Ben şahsen Hollanda vatandaşıyım ve Nevşehir'de arsalarım var. Simdi ben emperyalist güç mü olmuş oldum ya da Türkiye'yi bölen başlıca neden miyim? Komiksiniz.”
Burada belki bilgi sunmanın ötesine geçmiş yorumcu, ama olsun (Bu arkadaşımızın yazı serisinin tamamını okuyup “komiksiniz” aşağılamasını hak edip etmediğimi bir kez daha düşünmesini diliyorum.) Ancak verdiği bilgi (eğer başka bir durum yoksa) gerçekten de “Neden Yozgat” sorusunu (en azından bir ölçüde) açıklayacak nitelikte. Kendisine teşekkür ediyorum.
“Orta Anadolu’nun toprağını zaten sahipleri satıp Batı Anadolu’ya göçüyorlar. Türkiye’de bu tartışmalar Ak Parti iktidara geldiği ilk yıllarda yapıldı. Sonra sahiller dışındaki yerler yabancı ülke vatandaşlığına geçmiş Türkler tarafından alınıyor. Sahillere gelince… İngiltere’de yaygın kanaat kendilerinin kazıklandığı yönünde. Çünkü 100 bin liraya aldıkları 60 m2 daireler geri satarken 40 bin lira etmiyor. Konu eski, araştırma detaylı değil. Sonra satın alanların emekli olması ayrı bir istifam..”
Yani şimdi bu arkadaşa da teşekkür ederim de… Konu gerçekten eski mi? Ya da eskimiş olarak kabul etsek bile peşini bırakalım mı?.. Bu arada, mesela mütekabiliyetin kaldırılması yeni değil mi? Bu yenilik hiçbir şey ifade etmiyor mu? Etmiyorsa ilgili bakanlık ve TBMM ne diye bu kanunu çıkartmakla vakit harcadı? Abesle iştigal değil mi bu?
“ABD'nde gayrimenkul alımında aslında bir kısıtlama yoktur. Kaçak yaşayan biri değilseniz... Amma velakin emlak vergilerinin de şakası yoktur! Emlak vergileri çok yüksektir. O meblağı tıkır tıkır ödemeyi göze alıyorsanız malı alırsınız! Bu emlak vergilerine bakarak dersiniz ki, zaten burada malın, mülkün sahibi ABD!”
Şimdi bir kere mevzuat, mütekabiliyet vesaire ne olursa olsun ABD ve Türkiye’nin jeopolitik durumu, demografik yapısı ve tarihsel özelliklerinin hiçbir benzerliği yoktur. Bütün bunlar bir yana ABD’ye gittiğinizde öyle bir hava çöker ki üstünüze, şehrin tamamının tapusu cebinizde olsa bile kendinizi sahip değil “emanet” hissedersiniz.
“İngiltere’de yaşıyorum ve topraktan tapulu ve kat mülkiyetli iki evimiz var. Serbest, vatandaş da olmasa olur. Yani her TC vatandaşının da İngiltere’de sonsuza kadar sahibi olacağı arsa, arazi, ev, daire, işyeri sahibi olma imkân ve kanuni hakki vardı. Nüfusumuz 200 bine yakındır. TC vatandaşları olarak sanırım 50 bine yakın gayrimenkule sahibiz. Yani İngilizler Didim’de orda burada alıyorlarsa bizde onların memleketinde alıyoruz. Hem de leasing le alınan bir kaç lüks gayrimenkulden ibaret değil.”
Bu arkadaşımıza da teşekkür ediyorum. Yalnız verdiği bilgilerden doğrusu hiç emin olamadım. Mesela “200 Bin insanımız var burada” diyor ve “50 Bin de gayrimenkul”. Yani buradan, bir aile 4 kişi olsa, herkesin gayrimenkulu olduğu anlamı çıkar ki inanılması imkânsız bir durumdur bu. Hepimiz biliyoruz ki, Türkiye’mizde bile her aile için böyle bir mülk sahipliği oranı mevcut değildir.
“Erzincan İliç ilçesi Çöpler köyü arazisi an itibari ile ülkemizin en büyük altın madenine sahip. 2007 de ABD’li ve İsrailli mühendisler keşfetti!!! 2009 İsrailli şirket madenin üzerinde bulunduğu şahıs arazisini değerinin 8-9 kat üzerinde tapuları elde etti. Ayağına pantolon alamayan köylü BMW X 5’e biner oldu. Şirket bununla da yetinmedi dönemin mülki idarecilerini (çevre ilçelerde dahil) ABD’de 10 günlük tatil yaptırdı.Sene 2013 maden yatağında Türk ve İsrail bayrakları dalgalanıyor.”
Bu bilgi gerçekten ilginç. İlginç olduğu kadar da ürkütücü. Doğru olmamasını temenni ederim. Bilmem yetkililer hiç olmazsa buna bir cevap lütfederler mi? Bu bilgiyi veren arkadaşa şahsım ve benim gibi düşünenler nezdinde çok teşekkür ediyorum.
“Evet bal gibi satıyor. Moskova’da sordum ben buradan daire alabilir miyim diye. Kırgız taksici Ali güldü: Abi sana yasak!
Üzüntüsünü, tedirginliğini paylaşanlar çoğunlukta:
“Toprak satışının ileri boyutta olduğunu bu siteden okuyorduk ama bu boyutta olduğun bilmiyordum. Üzülüyorum vatanımın topraklarına, geleceğime, bu hassasiyeti olup da ülkemi paylaştığım insanların geleceğine, hala bu işi yapanlara ve basireti bağlandığı için bu kişileri savunanlara, hükümete çaresiz mahkûm tavrı gösterenlere. Allah sonumuzu hayreylesin.”
“Bir bilgim olmamakla birlikte yazdığınız rakamların eksiği olup fazlasının olmadığını düşünüyorum. Yazınız son derece objektif ve inandırıcı geldi çünkü. Hükümetin özellikle bu konularda son derece dikkatli olmasını beklerken, bu gibi tablolarla karşılaşınca kahroluyorum, niye niye niye diye. Dediğiniz gibi bedava mı satıyoruz falan hikâye, bunu göremiyor mu hükümet? Yazık bu millete, bu vatana.”
“Biz Erzurum’da Güneydoğu’dan gelip de daire toprak satın alana küfür ediyoruz... en azından buranın PPK’lılara kısaca İsrail’e satılmasını istemiyoruz. Devlet benim adıma ne diye istiyor? Hakkınız mı var? Bellemişsiniz Suriye, Irak felan filan!... Mersin’i Kürtler, Antalya’yı Almanlar, İzmir’i İngilizler alıyor… Uyuyunnnnn… Tayyip Bey’in kendine gelmesi lazım olmaz ama…”
“İki sorunun cevabı önemli, gerisi vakit öldürmek. 1-satışlar bugüne kadar devlete milli birlik, bağımsızlık, toprak bütünlüğü ve kendi kanunlarının uygulanması bakımından bir sorun çıkarmış mı veya çıkarabilir mi?(devletler hukuku açısından) 2-milliyetçilik adına karşı çıkanlar Türk devletinin ab.ye girmesini nasıl önleyecekler(o gün geldiğinde).bunların cevabını tarafsız uzmanlar verebilir.”
“GAP Bölgesi özellikle ve Hatay ile çevresi... Buralarda rakamlar nedir çok merak ediyorum. Şaban hocam bilginiz var ise yazın lütfen. Gerçi şimdi sizi de faşist/ulusalcı diye suçlayıp, susturmak isteyenler çıkacaktır ama yılmayın Allah aşkına yazın, yazın gerçekleri.”
Düşüncelerini genel bir sıkıntıyı ifade etmekte kullananlar da çok:
“Saygıdeğer Şaban Hocam; bende sizin gibi düşünüyorum sayın başbakana oy verdik diye her yaptığını onaylıyoruz anlamı çıkmaz. Siyonistlerin emellerini en iyi başbakan bilirken vatan toprağının satışının önünü sonuna kadar açmanın anlamı nedir? Cennet mekân Büyük Hakan’ın sözlerini başbakana hatırlatırım. Prof. Dr. Ş. Şimşek'e saygılar sunarım.”
“Sayın Hocam her şeyi tartışılmayacak bir netlikte yazmış, ALLAH razı olsun, bu yazıyı anlayacak çok AKP’li çıkar ama Ne olursa olsun kabul etmeyecek uyuz takımına anlatamazsın, mutlaka bir sebep bulurlar, Mutlak itaatin yalnız Allah(cc) VE Resulüne ait olduğunu hatırlamazlar.”
“Ben de eleştirdiğim konu ve tek konu en önemli konu bu toprak mülk satışı ama eleştirince AKP düşmanı oluyorum. Haa bu arada bir rüya gördüm başbakanla ilgili ondan ötürü eleştirmiyorum “ne halleri varsa görsün, kim ne yaparsa yapsın” diyorum ALLAHA sığınıyorum. Ülkemizi milletimizi bizim gibi garip gurebayı korusun. Belki “AKP ve Erdoğan’ın bir bildiği vardır” diyorum. Bizim aklımız ermez. Bu işlere ermiyor erdiremiyorum.”
“Siyasilerimizin, yazarımızın belirttiği konularda ve her konuda günlük çıkarları bırakarak halkını düşünmesini, feraset ve dirayetli olmalarını istiyoruz. Yazarımız çok haklı ve can alıcı bir noktaya işaret etmiştir. Mesela Alanya ilçesini düşünelim. Yabancıya mülk satışı yüzünden biz yerli halk her şeye kenardan bakmak zorunda bırakıldık. Yeni evler 300-400 bin lira. Mütahit ve arsa sahibi zengin oluyor. 25 yıllık memurun, emekli tazminatı 40 bin lira, maaşım 1000-1500 lira. Bu evlerde kiracı bile olamam.”
"Dinden çıkar, mürtet mi oluruz??? Kesinlikle!.. Çünkü maalesef Türkiye'de Müslüman, bir partiye oy vermekle kalmıyor, onu din yerine, hatta dini önüne koyuyor(Mazallah)!.. Bunun delili de şudur: Partisi, Allah'ın haramlarını helal(serbest), helallerini haram(yasak) yapıyor da alkışlamaya, desteklemeye devam ediyor! Bunları gördüğü, Allah'ın kanunlarına aykırı kanun koyacağını bildiği halde, kendi adına ülkeyi yönetmek üzere tekrar vekalet veriyor ve Allah'ın bunun hesabını soracağından korkmuyor!..”
“Yüreğinize sağlık. Duyardım hep ‘AKP vatan topraklarını satıyor’ diye de acaba kuru muhalefet mi derdim. Eğer bunlar doğruysa yakın bir zamanda bu adamların ihaneti tarihe geçecektir. Muhtemelen bu yazıyı önemsemeyecekler fakat cevabı verilemezse bu adamları Mahkeme-i Kübra’da Hakim-i Mutlak olan Rabbimin huzurunda Vallahi şikayetçi olacağım. Bunlar herhalde ihanette ustalaştılar.”
Gerçekten de kilit nokta “bunlar doğruysa” sorusudur. Rakam verirken tedirginliğim hissedilmiştir sanıyorum. Bu; bir yanlış yapmamak, insanları, iktidarı ya da başka bir kurumu, yanlış bilgi ve yorumlarla töhmet altında bırakmamak içindi.
Bu arada önyargı sayılabilecek fikirlerini keskin bir dille ortaya koyan okuyucularım da var!
“Vakit yazarları günde iki defa kesin doğru saati söylüyor.”
“Zorlama yazı yazılmaz satıyor mu satmıyor mu. Uyum yasası falan filan, uyma yasaya kardeşim, satma! Önceleri şu kadar satılmış bize, bu hükümet satıyor mu satmıyor mu o lazım.”
“Soru sorarak gerçeği yumuşatmanın anlamı yok: Satıyor. Hatta babalar gibi satıyorum demişti bir AKP’li. Peşine de ilave etmişti; toprak burada bir yere mi gidiyor diye...
“Sayın prof, tavsiyem; Egeyi, Akdeniz’i ve bilhassa Hatay bölgesini gez ondan sonra yazı yaz! Yazdıkların toprak satışı yapılmadığının kanıtı değil...”
“Yahudiler Arz-ı Mevhut için çalışıyor. AKP’yi de Yahudiler iktidara getirdiğine göre sistem yavaş yavaş ilerliyor. “Toprak satışından bir şey çıkmaz” diyenlere ben de İsrail 200 yılda kuruldu diyorum. Beyinlerinizi kiradan alın ve düşünmeye başlayın. Günümüze kadar en kötü iktidarlar bile AKP kadar ihanet etmedi bu ülkeye(CHP hariç). Millet AKP sayesinde dünya sevdasına daldı. Böyle giderse gelecek vahim.”
Meseleye önerilerini sunanlar, ilgilileri göreve çağıranlar:
“Bu sistemin Ak Parti meselesi değil yıllardır böyle devam etmekte olan sistem olduğunu biliyoruz. Fakat Ak Parti buna önlem almalı. İlk zaman kalkınma para girişi ekonomik nedenlerle müsaade edildiyse de bunun sınırları artık ağırlaştırılmalı. Büyük ülke olma yolunda giden bir Türkiye bir ev arsa satarken şartlarını ağırlaştırmalı; ‘isteyen alsın istemeyen almasın’ demeli.”
“Bırakın Hocam bunları. Zenginin parası ,züğürdün/fakirin çenesini yorarmış....Bir Alparslan çıkar elbet!.. Anadolu'yu bir daha fethederiz inşaALLAH.....Sıkma canını.......Çözüm bu kadar kolay işte....Tabi BM/ABD/AB/NATO müsaade ederse tabi...........:):):).........Vesselam”
“Mısır olayları nedeniyle ara verince, ‘sıkıyı gördü, çamura yattı’ diye düşünmüştüm. Ben yanılttınız ve çok da memnun ettiniz. Vatan toprağının satılmasına karşı gösterdiğiniz hassasiyeti, sonu vatan toprağının bölünmesine varacak. Barış Süreci için de göstermenizi bekliyor; Namık Kemal'le bitirdiğiniz yazınıza ilave olarak, onun mısraı ile soruyorum: "Yok mudur kurtaracak baht-ı kara mâderini?" Vatan gönüllü Namık Kemaller, Mehmet Akifler bekliyor!..”
“Gördüğümüz yanlışları sadece ‘bunu yapanlar bizden, bizden olanlar da yanlış yapmaz’ mantığı ile olaylara yaklaşırsak, onların vebali de üzerimize olur. Yarın Ahirette onlar dahi yakamıza yapışıp bizleri niçin uyarmadınız diye hesap sorar. Tamam, doğru işlerinde yardım edelim, dua edelim ama yanlışlara bizler de müdahale edelim. Hz.Ömer Efendimiz bile: ‘Bana yanlışımı gösterenden Allah razı olsun!’ demişken, herhalde bizim yöneticilerimiz kibre kapılıp eleştirilere ve uyarılara yanlış tepki göstermez”
Ve meseleyi o kadar da önemsemeyip teenni tavsiye edenler:
“Ak Parti de yanlış yapabilir. Yanlış hesap muhasebeciden döner. İşin uzmanlarından tarafsız açıklamalar bekliyorum. Ak Parti’nin on yıllık iktidarında yaptıklarının birçoklarını ilk başlarda kabullenemiyor veya anlayamıyor, endişeleniyordum. Sonuç endişelendiğim hiç bir olayın sununda benim anladığım gibi kötü bir uygulama olmadığını gördüm. Bu nedenle ak parti iktidarına güveniyorum yanlış varsa düzeltilebilir.”
“Hepsi ne kadar eder ki? Ülke çapında sattığı ve satacağı topraktan toplam alacağı da okyanusta bir bardak su gibidir. Dolayısıyla asıl amaç herhalde para değil ileriye dönük bir yatırımdır. Alan da satan da bunun farkındadır mutlaka ama biz bilmiyoruz. Allah hayırlısını versin. Şehit kanlarıyla sulanmış bu toprakları art niyetle verenin de belasını versin.”
“Acele Etmeyin… Evet yazı serisinin tamamını okudum.. Doğru ise hakikaten kötü.. Ama bence net bilgilerin ortaya çıkmasını beklememiz lazım, hatta Şaban Bey yazıda da söylemiş, bilgilerin çoğu faturalara dayanıyor, yetkililer açıklama yapsın demiş. Tabi hükümete vurmak için elini ovuşturanlar var, her haberde olduğu gibi alelacele yorum yapacaklar... Bence biraz sabır.”
Bu yorumcumuz da bir yere kadar haklı bence. O yer neresi mi?.. Baştan beri hep söylediğimiz nokta: Bir yetkili çıkıp da ya “Ey millet bu işler Şaban Hocanın yazdığı gibi değil, şöyle şöyledir. İşte gerçek rakamlar ve ayrıntıları.” Keşke bu söylense! İnanın bunu söyledikleri an ben bu yazıları yazmak için sarf ettiğim çabaların ve aldığım risklerin değdiğini düşünecek ve iyi bir iş yaptığım için mutlu olacağım.
Bir de meseleye pragmatik yaklaşanlar var:
“Bu yazıdan Başbakanımızı haberdar etmek mümkün mü? İmkânlar zorlanmalı, Başbakan’a bu konuda mutlaka brifing verilmeli. Yatılan satışlar da iptal edilmeli.”
Valla değerli okuyucum, ben peşin söyleyeyim: Sayın Başbakanımızın bu yazının içeriğinden haberi olmaz. Olsa olsa “Şaban Hoca yine aleyhimizde yazıyor” gibi bir kuru haber ulaştırırlar ona minik kuşları, o kadar! O da ne işe yarar, bilemiyorum. Kimi arkadaşlar, şaka ile karışık olsa gerek “Silivri’de bir iki boş yer var!” diyor bana, ben de Hakkâri’ye sürülen bir arkadaştan mülhem “Amaan burası Hakkâri buradan ötesi yok gayri” diyorum.
Evet, değerli okuyucularım, görüldüğü gibi konuya ilgi bir hayli fazla. Dilerim yetkililer de bunu görür ve gereğini yapar. Başkaca bir diyeceğim yok.
Bir dua ile bitirelim: “Allah milletimizi ve vatanımızı korusun. Amin.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.