Gençlere Dini Anlatım
Akademik eğitim almış bir grup eğitimci, aralarında tartışıyorlardı.
İçlerinden birisi, günümüz gençliğine İslamî kavramların öğretilmesi gerektiğini söyleyerek bir dizi kelime sıraladı. Bunların arasında tövbe ve istiğfar da vardı.
Diğer biri buna itiraz etti ve bu yöntemle bir sonuç alınamayacağını söyledi. Ona göre, şimdiki gençler cami cemaati değil ki, tövbe ve istiğfarı anlayabilsin!”
Bir başka eğitimci tartışmaya katıldı. Bu kavramların güncelliğini kaybetmemesi gerektiğini, gençler anlamıyorsa hatanın bizde olduğunu söyleyerek tartışmaya bir başka boyut kazandırdı.
Hatanın ne olduğu sorulunca da, şu ilginç açıklamayı yaptı:
“İslam’daki kavramlar, genellikle Kur’an ayetlerine ve Hadis metinlerine dayanır. Bunları her fırsatta kullanmamız ve yaşatmamız gerekir ama gençlerer farklı anlatım ve örneklerle tabii ki… Eğer bizler, tövbe ve istiğfarı cami cemaatinin diliyle anlatırsak bu, gençlerin ve çocukların ilgisini çekmez! Onlara, onların anlayacağı dilden konuşmak ve örnekler vermek gerekir.
Şimdi, bu iki kavramı ele alalım: Tövbe’nin aslı Arapça’dır ve kısaca “dönmek” anlamına gelir. Dini terim olarak anlamı da; “günahtan dönmek” demektir. Günah; yapılması yasaklanan, haram kılınan, çirkin ve kötü olan şeylere dendiğine göre, tövbenin izahı da bu doğrultuda olacaktır. Yapılan kötü bir fiilden dönen, yaptığına pişman olan, üzüntü duyarak bundan vaz geçen, tövbe etmiş sayılır.
İstiğfar ise, bağışlanma ve affedilme isteğidir. İnsan niye bunu ister? Yaptığı işin kötü, çirkin ve yanlış olduğunu bildiği için. Önceden bilmiyorsa, bildikten, öğrendikten sonra bunu yapar. Başka bir ifadeyle, suçunu, kusurunu, hatasını veya yanlışlığını itiraf edip bundan dolayı muhatabına karşı af ve bağışlanma talep eder.
Mesela, yolda giderken arabadan çöp poşeti atan bir adam düşünelim. Bu poşet, bir adamın gözüne isabet etti veya arkadan gelen aracın camına düşüp kazaya sebebiyet verdi. Bu adamın bir daha böyle bir işi yapmaması, tövbedir. Yaptığı işin yanlış olduğunu bilip muhataplarından özür dilemesi de istiğfar…
Önündekinin ayağına basan birinin yine bundan dolayı pişmanlık duyup bir daha bunu tekrar etmemesi bir tövbe, ayağına bastığı adamdan af dilemesi de bir istiğfardır. Örnekleri çoğaltabilirsiniz.
Esasen, bu suç, kusur, hata ve yanlışlar; ister Allah’a karşı, ister insanlara, hayvanlara karşı, ister bitkilere ve tabiat varlıklarına karşı olsun, sonuçta hepsi Allah’ın yarattığı varlıklardır. Çünkü, her birinde Allah’ın mülkü, hakkı, hukuku, dahli, eli vardır.
Öyleyse, tüm bu varlıkların haklarına karşı yapılan ihlâller, doğrudan veya dolaylı yoldan Allah’ın haklarını da ihlâl etmeye sebeptir. Bu yüzden, tövbe ve istiğfar, dönüş ve bağışlanma, pişman oluş ve af dileme, bunların hepsi güncelliğini korur ve insan var olduğu sürece var olacak kavramlardır.
Bunları yeni yetişen nesillere, onların anlayacağı tarzda ve örneklerle anlatamıyorsak, kabahat onlarda değil bizdedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.